English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bu kadar mı

Bu kadar mı Çeviri Portekizce

21,233 parallel translation
- Bu kadar mı?
- Só isso?
- Bu kadar mı?
- É isto?
Bu kadar mısın?
É isso?
Bu kadar mı yani?
Então é assim?
Bu kadar mı?
Só isso?
- Ve tüm hatırladığın bu kadar mı?
- É só isso que se lembra? - Sim.
- Yani bu kadar mı?
Então é isso?
Bu kadar mı yani?
Então, é só isso?
Richard, haksız olduğumun kanıtlanması için hiç bu kadar heyecan duymamıştım.
Nunca estive tão ansiosa por estar errada.
Belki de bu kadar çok paylaşmamızın sebebi paylaşmadan hayatta kalamayacağımızı anlamamızdır.
Talvez partilhemos tanto porque percebemos que sem partilhar não sobrevivemos.
Sanırım bunu söylemek için pek iyi bir zaman değil ama Pied Piper'ı anlamadığım için cidden özür dilerim. Dürüst olmam gerekirse, bu kadar hatalı olduğumu görmek çok utanç verici.
Esta é uma altura tão boa quanto outra para dizer que lamento muito não ter percebido a Pied Piper e, para ser sincera, é muito embaraçoso ter estado tão errada.
Memleketime, "saksağanımın" bu kadar komik olmadığı yere.
A minha terra natal, onde o meu sotaque não é tão ridículo.
Daha önce bu kadar mutlu olmamıştım.
Nunca fui mais feliz.
Daha önce bu kadar mutlu olmamıştım.
Nunca estive mais feliz.
Arkadaş, kendi bölgemize döneceğimiz için bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmezdim.
Caramba, nunca pensei que ficaria tão contente por voltar para o nosso arrondissement.
Daha önce hiçbir yere bu kadar uyum sağladığımı hissetmemiştim.
Nunca me senti mais à vontade.
Bir kölenin, sahibiyle bu kadar samimi olabilmesini hiçbir zaman anlayamayacağım.
Nunca vou entender porque é que um vocalista era tão bom amigo do seu senhorio.
Bu halatın bu kadar gevşek olmaması lazım.
A corda está muito solta.
Bu kadar önemli bir şeyi iyi tanımadığım birinin eline bırakmaya nasıl güvenebilirdim?
Como podia confiar uma coisa tão importante nas mãos de alguém que mal conheço?
Çünkü anladığım kadarıyla onu bu işe sen bulaştırmışsın.
Porque, pelo que percebi, tiveste... uma relação com ela.
Tanrım, eğer Julian'dan bu kadar nefret ediyorsan...
Céus, se odeias assim tanto o Julian, - não podes ir lá matá-lo tu?
Bu gecelik bu kadarı yeter sanırım.
Acho que já chega por uma noite.
Bu bok çukurunda o kadar uzun zaman kaldım ki artık dışarı çıkmaya karar verdim.
Fiquei presa neste buraco durante tanto tempo que decidi sair.
Bu kadar mı?
É tudo?
Belki bu o kadar iyi bir fikir değildir, ama burada oturmaktan sıkıldım.
Talvez não seja boa ideia, mas cansei-me de estar aqui sentado.
Bu kadar mı?
E é tudo?
Watergate kadar büyük bir haberi en büyük rakibimin ellerine vererek kendini cesur ve kahraman gibi gördüğünü biliyorum ve Daily Planet bu haberi yayımladığında orada güzel bir mevkiye geleceğini ve nihayetinde senin bu girişkenliğini takdir edeceğimi ve tekrar buraya gelmen için yalvaracağımı düşündüğünü biliyorum.
Sei que te vês como uma heroína corajosa que descobriu uma história tão grande como "Watergate" e a deu ao meu maior concorrente, e sei que pensas que, depois dela ser publicada pelo "Daily Planet", vais ter um bom trabalho lá. E sei que acreditas que, no fim, admirarei o teu bom senso por me teres deixado, e te irei implorar para voltar.
- Hiç bu kadar iyi olmadım.
- Nunca estive melhor.
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Então, devem imaginar quão difícil é para mim dizer-vos que eu e a CatCo já não podemos apoiar a "Supergirl".
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Então, devem imaginar quão difícil é para mim dizer-vos que eu e a CatCo... já não podemos apoiar a "Supergirl".
Umarım bu bedeni beğenmişsindir J'onn J'onzz çünkü seninle işim bitene kadar o bedende kalacaksın.
Então, espero que goste desse corpo, J'onn J'onzz, porque vai permanecer dentro dele, até eu acabar de falar consigo.
Bu şey şimdiye kadar karşılaştığımız en tehlikeli kaçak.
Esta coisa é o fugitivo mais perigoso que alguma vez enfrentamos.
Yani, 10 : 15'im, sen neden bu kadar özelsin, anlat bakalım.
Então, minha entrevistada das 10 : 15, diga-me porque é que é tão especial.
Aldığım emirlere göre kaçak malzeme olup olmadığına bakmalı ve teğmen gelinceye kadar bu gemileri göz altında tutmalıyım.
As minhas ordens são para procurar contrabando... e deter estas naves até que o tenente chegue.
Tatlım bu neredeyse senin kadar harika.
Querido, é quase tão lindo como tu.
Bu iş çözülene kadar onlara bakarım.
Annie, eu tomo conta deles até que tudo se resolva.
- Bu sorumluluğun ağır yükünü... - Kızlar. ... ve Kral olarak görevlerimi yerine getirmeyi her ne kadar istesem de sevdiğim kadının yardımı ve desteği olmadan yapamam.
Achei impossível carregar o pesado fardo da responsabilidade e cumprir meus deveres como rei como pretendia fazer sem a ajuda e o apoio da mulher que eu amo.
Bu mesafeyi şapelin önündeki merdivenlere kadar uzatma imkânımız var mı?
Pode ser para os degraus do lado de fora da capela?
Oh, bu kadar emin olmazdım.
Eu não teria tanta certeza.
Bugüne kadar aldığım en güzel hediye bu.
É o melhor presente de sempre!
Ben çalmadım ki! - Derdini anladım senin. Ben sorunu ortadan kaldırana kadar şikâyet edip duracaksın sonra da bu meseleyle hiçbir alakan yokmuş gibi olacak.
Não paras de te queixar, eu resolvo o problema, e tu não tiveste nada que ver com isso.
Sadece otobüs ve arabalar... Ve birkaç kez büyük bir kamyon kullandım Ama... bu kadar.
Só ônibus e carros... e dirigi um caminhão grande algumas vezes, mas... só isso.
Sanırım bu yüzden bunu sindirmem bu kadar zor.
Acho que é por isso que ainda é difícil para mim de aceitar.
Bu kadar tatlı olmasan, güvenilir olmasan, Theo'yu hiçbir zaman geride bırakamazdım.
Se não fosses tão doce e super confiante, eu não teria conseguido deixar o Theo para trás das costas.
Bu durum onları şimdiye kadar neden bulamadığımızı açıklar.
Daí não o termos encontrado ainda.
Hayatımda hirbirşeyden bu kadar emin olmamıştım.
Nunca tive tanta certeza de algo na minha vida.
Durmak için mi Liam'bu kadar tımarladım?
Eu passei demasiado tempo a enrolar o Liam para parar agora.
Bu kadar tüyler ürpertici ve yoğun birşey duymamıştım.
Acho que nunca ouvi nada tão inquietante e intenso.
Tamam mı? Nina'ya bu kadar açık ve arkadaşça davrandığın için teşekkür ederim.
Obrigado por teres sido tão aberta e amigável com a Nina.
Her gün taşaklarını yaladığını gördüğümden beri köpeğimi hiç bu kadar kıskanmamıştım.
Eu não ter sido esta com ciúmes de meu cão. Desde que eu o vi lamber suas bolas cada dia.
84 olimpiyatlarından beri bu kadar engel atlamamıştım.
Eu não ter pulado esta muitos obstáculos. Desde os'84 olympics.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]