English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Buraya gelip

Buraya gelip Çeviri Portekizce

3,843 parallel translation
Aslında Los Angeles'ta büyük bir toplantıyı ektim.. çünkü buraya gelip seni görmek istedim. Çünkü seni özledim.
Na verdade, faltei a uma reunião importante que tinha em LA porque quis vir até cá ver-te, tinha saudades tuas.
Buraya gelip bizi tuzağa düşürebileceğini sandın.
Achares que podias chegar aqui e acabar connosco.
Onu Mallory Cane'den çalıp bu sabah bana verdi. Buraya gelip tüm dosyalarını kaydetmemi istedi.
Ele roubou-o a Mallory Cane, deu-me hoje de manhã, queria que viesse aqui e baixasse todos os seus ficheiros.
Buraya gelip savasmaniza asla izin vermemeliydim.
Nunca vos deveria ter deixado vir aqui e... combaterem.
Çünkü buraya gelip, onun mülkünü ipotekle almanızdan memnun değildi.
Ele não estava muito contente por ter comprado a propriedade ao banco.
Buraya gelip şarap şişemi bitirmeme yardım etsene.
- Sim. - Vem ajudar-me a beber o vinho.
Onca yıl babanın seni terk ettiğini düşünüyorsun ama aslında zavallı herif buraya gelip kıçımızı kurtardı.
Tantos anos a pensar que o pai o abandonou e o coitado veio cá salvar-nos.
Buraya gelip bizi öldürmesinimi bekleyeceğiz.
Vamos ficar para ser-mos mortos?
Her kim 20 saniye içinde buraya gelip Theresa'yı öldürüp geri dönebilirse katilimiz O'dur.
Quem entrar, matar a Theresa, e sair em 20 segundos, é o nosso assassino.
Buraya gelip... beni tanıyan... insanlarla vakit geçirmek çok güzel.
E sabe bem estar aqui com gente que me conhece.
Buraya gelip annemi, babamı... kardeşim Greg'i... görmek.
Poder chegar a casa e estar com a minha mãe e o meu pai e o meu irmão Greg.
Hayır, Duffy'nin buraya gelip hepimize çeşitli sırlar vermesinden bizi birbirimize düşürmesinden korkuyorum.
Não, tenho medo que o Duffy chegue aqui e nos faça a todos esconder segredos. Nos ponha a todos uns contra os outros.
Buraya gelip kurallar koymaya başlayamazsın.
Não podes chegar aqui e começar a ditar regras.
Buraya gelip ziyaret etmeme izin verdiğiniz için gerçekten minnettarım.
Agradeço-te por me deixares visitá-la.
Elimizden kayıp gitmiş fakat eğer çok çok önemli olmasaydı buraya gelip yüzünü göstermezdi.
Ela fugiu, mas sei que ela não ia aparecer aqui se não fosse uma coisa muito importante.
Bunların hepsi, benim buraya gelip onu öldürmemden önce oldu.
Isso aconteceu antes de eu ter chegado e de o ter matado.
Kimse buraya gelip babamın bize bırakmak için o kadar çok çalıştığı şeyleri öylece alamaz.
Tem de ser. Não vai entrar aqui ninguém e simplesmente destruir tudo em que o meu pai tanto trabalhou para nos dar.
Her gün buraya gelip izleyicilerin hayvanlarla yaptıklarımızdan keyif aldığını görmeyi seviyorum.
Céus, gosto tanto de vir para aqui todos os dias e ter o público a adorar o que fazemos com os animais.
Buraya gelip benim içkimi içebileceğini mi sanıyorsun?
Acha que podes chegar aqui e beber as minhas bebidas?
Buraya gelip de sahaya geri döndüğümü söyleyene kadar, verecek cevabım yok.
Se não vieste dizer-me para voltar, não tenho uma resposta para ti.
Gecenin bir yarısı buraya gelip, bir ayak buluyorsun.
Chegas aqui a meio da noite e encontras um pé.
Tatlım, lütfen buraya gelip oturur musun?
Podes vir aqui e sentar-te, querida?
Sen de kimsin, buraya gelip, sanki Gitmo'daymışız gibi beni sorguluyorsun. - Defol buradan.
Quem és tu para questionares como se estivesse na prisão?
Buraya gelip herkesin önünde adama ne yapması gerektiğini söylüyor.
Entra aqui e desrespeita um gajo em frente a toda a gente.
Buraya gelip elinizin boş olduğunu mu söylüyorsunuz?
Tu chegas aqui e dizes-me que vens de mãos a abanar?
- Ama buraya gelip seni görürse- -
- Mas se aparecer e te vir...
Konuşana kadar buraya gelip duracağım o zaman.
Vou continuar a aparecer aqui até quereres falar.
Ama son zamanlarda benim rutinimde buraya gelip benim yapamadığımı yapması için, kız kardeşimi teslim ettiğim kadını beklemek var. Debra'yı tekrar toparlamak için.
Mas, nos últimos tempos, a minha consiste em vir até aqui e esperar pela mulher com quem deixei a minha irmã para fazer o que não consegui, reerguer a Deb.
Sürekli buraya gelip özel alanıma saldırıyorsun.
A sério. Estás sempre a entrar aqui e a invadir o meu espaço pessoal.
Buraya gelip işini yapmaya çalışmak sıkıntılı olmuyor mu?
Sentes-te bem, a trabalhar aqui e isso tudo?
Bazıları buraya gelip tekerlekli sandalyeyle çıkıyorlar. Ömür boyu da kullanacaklar.
Alguns bombeiros que sofrem acidentes acabam numa cadeira de rodas para sempre.
Üç gün önce buraya gelip fikirlerini sunması gerekiyordu.
Há três dias atrás, ela deveria ter vindo mostrar as suas ideias.
İlk siz ayrıldınız sonra babası işinden ayrıldı, kendi işini de kaybetti ardından bir eşcinselle seks yaptı, şimdi de buraya gelip senin ihtiyaçlarınla ve dırdırınla uğraşıyor.
Primeiro vocês acabaram, depois o pai dela foi despedido, a seguir foi ela. Depois fez sexo com um gay. Depois aparece e tem de lidar com as tuas necessidades e lamúrias?
O üniversiteli sürtük buraya gelip güzel dişiyle ve burnu büyük hâliyle idareyi eline alabileceğini düşünüyor.
Aquela puta de colégio pensa que pode chegar aqui e tomar conta das merdas com os seus lindos dentes e aquele seu rosado narizinho espetado no ar.
O yüzden buraya gelip efsanenin gerçek olup olmadığını görmek istedim.
Então, eu vim aqui para ver se a lenda era verdade.
Neden buraya gelip bu sevimli insanlarla konuşmuyorsun?
Porque não vem falar com estas pessoas adoráveis?
Buraya gelip omzuna dokunsa olmaz mı?
Ela não pode entrar e tocar no ombro?
Genelde buraya gelip de böyle söylemezler.
Não é a bagagem normal com que as pessoas aqui chegam.
Sen de bu yüzden buraya gelip masaya bir silah ve bir çift kelepçe koydun. Tam olarak öyle. Bir deney.
Portanto, vem até cá sozinho expor uma arma e algemas?
Lana, ben seni yola getirirken buraya gelip akustik müzik yapması için Kenny Loggins'i işe alırım.
Lana, eu contrato o Kenny Loggins para vir cá tocar um concerto acústico enquanto te dou juízo à estalada.
Ama buraya gelip saçma sapan polis tehditleri savurup blöf yapıyorsun blöfün tutarsa da rozetinin arkasına saklanacaksın.
Entra aqui com as suas ameaças de polícia, sabendo que se eu forçar a mão pode esconder-se atrás do seu distintivo.
Sen de buraya gelip yardım etmek mi istedin?
- E quiseste vir aqui dar uma ajuda?
Bazı kızların pezevenkleri veya eski sevgilileri buraya gelip kendini sosyal güvenlikmiş gibi tanıtarak onları götürmeye çalışıyor.
Alguns dos chulos das miúdas ou ex-namorados, vêm cá, fazendo-se passar por familiares, assistentes sociais, e outros cargos do género, para tentarem levá-las.
Buraya gelip yeniden çocuk olabilirler birkaç saatliğine de olsa.
Podem vir cá e voltarem a ser miúdos, nem que seja apenas por umas horas.
Şimdiyse annem buraya ziyaretime gelip adımı Noel kartına yazmayı istiyor.
Agora, a minha mãe fala em vir visitar-me, incluir-me na lista de cartões de Natal.
- Gelip buraya otur.
- Venha sentar-se aqui.
Abby, buraya gelene kadar yanına gelip sorgulamalarda yardım edebilirim.
Posso ir ao interrogatório até que ela chegue.
Buraya kaç kız gelip telefonlarının bozuk olduğunu söylüyordur acaba?
Quantas raparigas vêm aqui e se queixam que os telefones estão avariados?
Çünkü bir gün buraya gelip, bunu isteyeceğimi biliyordun.
Porque sabias que um dia eu viria aqui pedir isto.
Yoksa Hain'in kendisinin buraya gelip her şeyi anlatmasını mı istersin? Peki sen neden bunu yapamıyorsun?
Por que você não consegue?
Buraya öylece gelip bombayı patlatıp gidemezsin.
Não podes entrar aqui e largar assim uma bomba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]