English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bırakın

Bırakın Çeviri Portekizce

34,270 parallel translation
Eşyalarınızı olduğu gibi bırakın.
Deixem os vossos pertences onde eles estão.
Bırakın ben yapayım.
Deixa-me entrar aí. Eu faço.
- Bırakın işimi yapayım.
- Deixa-me trabalhar.
Lütfen mesaj bırakın.
Por favor, deixe mensagem.
Başka bir mesaj bırakın, Bayan Lang.
Deixe outra mensagem, srta. Lang.
Lütfen mesaj bırakın.
Por favor, deixe uma mensagem.
Rana saa... bırakın beni, yoksa...
Rana Saa deixe-me, ou então
Çekiçlerini bırakın.
- Não se aflijam. Não demoramos.
Rotanızı 175 dereceye ayarlayın ve bırakın uçak süzülsün.
Ajuste a sua rota para 175º, e deixe-se deslizar.
Lütfen, bırakın gideyim.
Por favor, solta-me.
Mesaj bırakın.
Deixa uma mensagem.
Mesaj bırakın...
Deixe mensagem...
O yüzden zırvalamayı bırakın ve bu gece neler olduğunu bize anlatın.
Portanto, deixe-se de charadas e conte-nos o que aconteceu.
Bakın, bırakın beni.
Ouça, liberte-me.
Adaları kuzeyinizde tutup manevra seçeneği bırakın.
Mantenha as ilhas a Norte e as opções de manobra em aberto.
Selam, ben Vanessa. Mesajınızı bırakın.
Fala a Vanessa, deixe mensagem.
En sonunda ayağa kalkıp, "Dodge Charger'ımı bana bırakın." dedi.
No final, levantou-se e pediu para lhe deixar o Dodge Charger.
Bırakın da işimi yapayım.
Deixem-me fazer o meu trabalho.
Mesaj bırakın.
Deixe uma mensagem.
Şu an telefona bakamıyorum, ama mesaj bırakın.
Não posso atender agora, mas deixe uma mensagem.
Eğer ülkeyi yönetemiyorsanız bırakın,
Demitam-se, se não sabem governar.
Şimdilik, bırakın Nachiket devam etsin.
Por agora, vamos dar o benefício ao Nachiket.
Pinzon'u bana bırakın.
Deixem o Pinzón comigo.
Bırakın geçsin.
Deixem-no passar.
Son olayların ışığında bugün itibarıyle Müzisyen Operasyonu'ndaki yönetici görevimi bırakıyorum.
À luz dos recentes eventos, e a partir de hoje, abdico da minha posição como Comandante Chefe da Operação "Musicman".
Berbat olan tarafı bir kenara bırakıp günü atlatmaya bakmalısın.
Colocar o horrível de lado e sobreviver ao dia.
- Demek istediğim- - Bizi yalnız bırakır mısın?
Podes sair agora?
Callie çalışmak zorunda olduğunda ya da bir gece izin yapmak istediğinde kızını size bırakıyor, değil mi?
A Callie deixa a Sofia em sua casa às vezes, quando trabalha ou tem planos, ou quando precisa de uma folga. Correcto?
Owen'ın kafasını şişirirse benimkini rahat bırakır diye düşündüm.
Porque, se ela estiver a chatear o Owen, já não me vai poder chatear a mim.
Aklını serbest bırak.
Relaxa a tua mente.
Bırak içinde kalsın.
Deixa entrar e sair.
Bırak Jai yaşasın, baba.
Poupe a vida de Jai pai.
Bodie, şişeden içmeyi bırakır mısın dostum?
Bodie, não bebas da garrafa.
- Bırak da anlatsın adam.
- Deixa-o dar a dica.
Bırak yerde kalsın.
Deixa isso, sim?
Yani sizi arasam uğraştığınız şeyi bırakıp benimle bir şey içmeye geleceğinizi mi söylüyorsunuz?
Estás a dizer... que se eu vos telefonasse que largariam tudo e que vinham tomar uma bebida comigo?
- Kadını rahat bırak!
- Deixa-a em paz!
Beni restoranda yalnız bırakıp kominin gece boyu acıyan bakışlarla bakmasını sağladığın için mi?
Foi por me deixares sozinha no restaurante para que o empregado me pudesse mandar olhares de pena toda a noite?
- Ben de. Belki Dr. Phil olayını bırakıp işe odaklanmalıyız.
Talvez deviamos focar-nos mais no caso e menos nessa treta à Dr. Phil.
Lütfen mesajınızı bırakın.
Parceiro, sou eu.
Sen komşulara bulaşmadan önce bırak da kahrolasıca sorularını sorsunlar.
Bem, o Glen e a Shirley Duran, a Sul da nossa casa...
Yemek yemektir dostum. Evet bırak o yapsın.
Comida é comida, ela que a cozinhe.
Rehinelerin serbest bırakılması için gerek olayın tarafı olan kişiler ile gerekse bölgedeki müttefiklerimiz kanalıyla müzakere çalışmaları başlatıldı.
Esforços estão a ser feitos neste momento para negociar a libertação dos reféns, sejam eles directamente com as partes envolvidas, ou através dos nossos aliados na região.
Para biriktirip araba alabilirsin. Kızımızı annenlere bırakırken otobüsteki tuhaf tiplerle uğraşmazsın.
Há uma vaga para segurança lá no edifício.
Sohbet kanalını kuranlardan biri yakalanmıştı daha sonra bırakıldı.
O criador do chat foi detido e libertado por uma questão técnica.
Bu ağa inanmıştın. Kendi yönetim kurulun sana karşı oy kullandığında şirketini bırakıp çıktın.
E afastou-se da sua empresa quando fomos rejeitados.
Bıçağı bırak. Onunla ne yapacaksın?
O que vais fazer com ela?
Hükümete olan saygılarını bırakırlar.
Vão deixar de respeitar o governo.
Ve CIA'nın eski başkanının Başkomutan olduğunu düşünürsek gerekli kaynaklar derken neyi kastettiğini hayal gücünüze bırakıyorum.
E com um comandante-chefe que tinha estado à frente da CIA... Bem, usem a imaginação e calculem o que significa "recursos apropriados".
Silahını bırak!
Largue a arma!
- Asıl sen silahını bırak.
- Não, larga tu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]