English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / De ne

De ne Çeviri Portekizce

159,465 parallel translation
- Hem de ne hırslı.
- Altamente.
Hem de ne yol.
De facto, subimos.
Her biri de ne yazık ki silah şiddeti yüzünden birini yitirmiş.
Cada um deles perdeu alguém devido a violência armada.
Hem de ne feci.
Isto é mesmo mau.
Elimde beyazlarla birlikte bodrum katina iniyordum, bir de ne goreyim Kevin, bir kizi arka kapidan sivistirmaya calisiyor.
Eu ia a descer para a cave com uma pilha de lençóis e o Kevin estava sorrateiramente a deixar sair uma miúda pela porta da cave.
Ama ben... 4. sinifin ilk gununde ne giydigini hatirliyor musun?
Mas... Lembras-te do que vestiste no primeiro dia de aulas da 4.ª classe?
- Pekala. Sen de ne var?
- O que tens aí?
Ne dediğini bilmeliyim, kelimesi kelimesine.
Preciso de saber as palavras exatas dele.
Dışişleri'ne ulaş.
Fala com o Departamento de Estado.
O yüzden tekrar soruyorum, hatırlayabildiğin kadarıyla bize bu dosya hakkında ne söyleyebilirsin?
Portanto, deixe-me perguntar-lhe de novo. Tanto quanto se lembra o que nos pode dizer sobre este ficheiro?
Felsefeleri ne olursa olsun muhtemelen en az sizin engel teşkil edeceğinizi düşündüler.
Seja qual for a filosofia deles talvez tenham achado que o senhor era o menos provável de ser um obstáculo.
Silah kontrolüne bakışı ne?
O que pensa ele do controlo de armas?
Haklarında ne bulabilirsen bul, DC'de başka mülkleri var mı diye bir bak.
Descobre o que puderes e se possuem outras propriedades em Washington.
Emily, ne diyeceksen de ama başkanla değil de bir insanla konuşuyormuş gibi konuşmazsan - bu iş hiç bitmeyecek. - Tamam.
Diz-me o que queres, mas se não falares comigo como uma pessoa em vez do Presidente, não chegaremos ao fim disto.
Son aylarda yaşanan onca şeyden sonra çocuklarıma ne diyeceğim ben?
Depois de tudo aquilo que aconteceu nestes últimos meses, o que digo às minhas filhas?
Ne fabrikasında çalışıyordun?
Em que tipo de fábrica trabalhou?
Başkanım, size sormak isterim ki böyle bir şeyin tekrarlanmasını önlemek için ne yapacaksınız?
Eu gostaria de lhe perguntar, Sr. Presidente, o que fará para impedir que algo deste género volte a acontecer?
Bu sorun her ne kadar kutuplaştırıcı olsa da Amerikalıların yüzde 84'ü taramaların sıkılaştırılmasından yana.
E apesar de esta questão ser polarizadora, 84 % dos americanos creem na verificação de antecedentes mais forte.
- Orada ne olduğunu öğrenmeliyiz.
- Tenho de descobrir o que há ali.
Bir yolculuğa ne dersin?
Apetece-lhe fazer uma viagem de carro?
Başkan'ın ne kadar ikna edici olabildiğine bağlı.
Depende de quão persuasivo o Presidente se tornaria.
- Ne altyapıymış sizdeki de.
- É muita infraestrutura.
Ben hiçbir şey duymadım, her ne yaptıysa geçti artık.
Não ouvi falar de nada, portanto, está feito.
Acaba fikrini ne değiştirdi?
O que a fez mudar de opinião?
Ne bu, basın toplantısı mı?
Isto é uma conferência de imprensa?
Etik Komitesi'ne anlatabilir.
Ela pode contar ao Comité de Ética.
Ne lazım?
De que precisa?
- Ne demek.
- De nada.
Bakalım, ne konuşacağız.
De que será que vamos falar?
- Ne lazım?
- De que precisa?
İlk uluslararası zirvesine katılacak olmanın baskısı Basın Sözcüsü'ne dokundu galiba.
Acho que a pressão da primeira cimeira internacional dele pode ter afetado o seu secretário de imprensa.
Buna yetecek ne paraları ne de militanları vardı.
Eles não tinham o dinheiro nem a mão de obra.
Ortada ne kadar çok silah varsa sorun çıkma ihtimali de o kadar çok.
Quanto mais armas houver por aí, maior é a hipótese de algo correr mal.
Ne Senatör ne de ben bu konuda bilgilendirildik, o yüzden suçlamalarda bulunmamalıyız.
Eu e o senador não fomos completamente informados, portanto, não devemos fazer acusações.
Ne yazık ki onu bulmaya yaklaşamadık.
Infelizmente, não estamos mais perto de o descobrir.
Ne yazık ki bu bir ulusal güvenlik meselesi.
Infelizmente, é uma questão de segurança nacional.
Her ne kadar feminist hücrem varsa, bana bu soru için kızacaklar ama...
- Sim. Embora todos os ossos feministas do meu corpo deixem de me falar...
Ne demek olduğunu ben de bilmiyorum.
O que significa isso? Não percebo.
Sen de kimsin? Ayrıca karıma ne yaptın böyle?
Quem és tu e o que fizeste à minha mulher?
Ne? Gel bebeğim.
Tens de ver o andar de cima.
Ne yapacağımı bilemedim, ben de buraya getirdim. İçer misin?
Eu não sabia o que fazer e trouxe-o para aqui.
Bu şeyin ne zaman çalacağını hiç bilemezsin, ayrıca... biliyorsun değil mi, bebekler... her zaman tam da akşam yemeğinde gelirler.
Nunca sei quando é que isto pode apitar. Além do mais, os bebés gostam de nascer à hora de jantar.
Karının, bebekleri yanlış tuttuğunu ya da onları yanlış beslediğini, ya da her ne yapacaksan ona yanlış demeyeceği mutlu beş saat.
São cinco horas de paz durante as quais a tua mulher não te dirá que estás a pegar mal neles ou a alimentá-los mal ou que estás a fazer tudo mal.
Ne yapacağımı bilemedim, ben de buraya getirdim.
Como não sabia o que fazer, trouxe-o para aqui.
Yani, bu aralar cocuklar ve grup arasinda kaldim resmen, diger tarafta sizin islerin yogunlugu, ne bileyim boyle zamanlari bulup da artik hic bulusamayiz sanmistim.
Com os miúdos, a minha banda e o teu horário de trabalho, sinto que nunca temos tempo para nós.
Sisqo 2001'de de cok havali degildi zaten. Bildigin, siradan, hic havali degil. Ne demek istedigimi anliyorsun, degil mi?
Não ficava bem ao Sisqó em 2001 e não te fica bem agora, entendes?
O ne? Hayir, fikrimi degistim.
Não, mudei de ideias.
Ne fokurdatıyorsunuz?
O que contam de novo, meus lindos?
Ne yapalım ben de biraz şehirde takılırım.
Assim, fico a conhecer melhor a cidade.
Düşündüm de şehir merkezine inip, o afilli gardrobu süsleyebilirim. - Ne?
Estava a pensar em ir à cidade para melhorar o visual.
Biliyorum, ne düşündüğünüzü de anlıyorum...
Eu sei disso e sei o que deve estar a pensar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]