Durumu Çeviri Portekizce
19,727 parallel translation
Metropolitan Müzesi buradaki durumu savunulabilir bulmuyor.
O Museu Metropolitanos diz que a situação aqui é insustentável.
Durumu nasıl?
Como é que ele está?
- Sana durumu iyice ama iyice açıklayacağım.
- Vou ser bastante claro. Muito claro mesmo.
Durumu ciddi mi?
É grave?
Oyuncular öğrenirse durumu düzeltmeyle uğraşmak istemedi.
Ela não queria lidar com os danos, caso o elenco descobrisse.
Yapmak istediğin bu durumu lehine çevirmek, tamam mı?
Aqui queremos mudar a posição do impulso.
Durumu hakkında kuruntuları var ama zararsızdır.
Tem algumas fantasias sobre a sua existência, mas é inofensiva.
Bir avukat. Ya da önceden öyleymiş. - Ama bir çeşit barodan kovulma durumu var.
É advogada ou era, mas está com licença...
Bu durumu kontrol altında tutmalıyız Fee.
Temos de manter esta situação sob controlo, Fee.
Durumu kavrayip mesaji almak diye buna derim ben.
Isto é que é entrar numa sala e perceber a mensagem.
Plasentanın rahimden ayrılma durumu.
É a separação da placenta do útero.
Durumu düzeltebiliriz.
Podemos resolver as coisas.
Durumu kötü.
É grave.
Durumu nasıl?
Como é que ela está?
Durumu iyi, doktor en büyük nedenin sen olduğunu söyledi.
Está melhor, a Doutora diz que é sobretudo graças a ti.
Sadece durumu olduğu gibi söylüyorum.
Digo as coisas como são.
Hastaneye kaldırılmış, çok hastaymış ve durumu meçhul.
Ela está no hospital, muito doente com algo por determinar.
Durumu şimdilik stabil. Tek yapabileceğimiz beklemek.
Ela está estável por agora.
Durumu nasıl?
Claro. Como ela está?
Yaşadıklarını düşünürsek durumu daha iyi.
Ela está muito melhor, apesar de tudo.
- Durumu nasıl?
- Como ela está?
- Durumu hiç de iyileştirmiyorsun tatlım.
- Não estás melhor, querida.
Bakın, kör bir proktologa ondan daha fazla güveniyorum ama durumu biliyorsunuz.
Ouçam, eu confiaria mais num proctólogo cego do que nela. Mas vocês sabem como é.
- Durumu çok kötü ya, çok kötü.
- Ela está mal, meu.
- Durumu nasıl?
- Como é que ele está?
Muhtemelen bir halta yaramayacak olması da durumu daha da manidar yapıyor.
E o facto de não fazer diferença, dá-lhe significado.
Ben de durumu kontrol altına aldım.
Eu contive a situação.
- Hiçbir şey, durumu nasıl?
Como é que ele está?
- Richard hapı yutmuş galiba. - O zaman platformun durumu...
Ouvi dizer que o Richard fez merda e a plataforma não vai...
Affınıza sığınarak söylüyorum efendim ama bana bu durumu tüm gerçekliğiyle anlattığınıza emin değilim.
Com todo o respeito, senhor, não sei se me disse toda a verdade sobre esta situação.
Cidden herifin durumu içler acısı.
Pois. Sinto-me mesmo mal pelo tipo.
Yörünge durumu nedir?
- Como está a órbita?
Happy'nin durumu nasıl?
Como é que está a Happy?
Bebek partisi acil durumu çözüldü mü?
A emergência da festa de bebé foi resolvida?
Bu "sonuca değer" durumu ama elimden gelen yeterli olmadı.
Esta é das situações em que os resultados interessam mais, e o meu melhor não foi bom o suficiente.
Bu aralar durumu nasıl?
Como está ele?
Sana son durumu bildirmek istedim.
Queria que soubesses a última.
Custer'ın zihinsel durumu ayrı konu da kilise arazisini almak...
Independentemente do estado das faculdades mentais do Custer, ocupar o terreno de uma igreja?
Sana durumu anlatayım.
Eu conto-te.
Bırak durumu telafi edeyim.
Ouve, deixa-me compensar-te.
Efendim, şehirde bir yangın durumu var.
Senhora, há um incêndio no centro da cidade.
Durumu nasıl karşılıyor?
Como é que ele está a aguentar?
Bosch'un durumu kritik.
O Bosch está em estado crítico.
Durumu iyi mi?
Como tem passado?
Kardeşimin durumu kötü.
O meu irmão está doente.
Şeker, tereyağı ve etteki sınırlandırmanın kaldırılmasını Kore'deki durumu ve taç giyme töreni tarihimi tartıştık.
Falamos do fim do racionamento de açúcar, manteiga e carne, da situação na Coreia e marcamos a data da minha coroação.
Her gün öğleden sonra annemi ziyaret ediyorum. Durumu doktorların beni uyardığı kadar kötü gözükmese de dışarı çıkmak bir yana, bir daha asla odasını terk edemeyecek.
Todas as tardes vou ver a minha mãe e, apesar de não parecer tão mal quanto os médicos me preveniram, nunca mais poderá sair dos seus aposentos, quanto mais aparecer em público.
Kraliçe'nin yakın bir aile üyesi olmanız size törene katılma hakkı veriyor. Ama bu kutsal törene katılacak birinin sebebi ne olursa olsun bu görevin sorumluluklarını bizzat reddetmiş biri olması durumu doğuyor.
Como membro da família da rainha, tem o direito de comparecer, mas também pensamos que a presença nesta cerimónia sagrada de alguém que, independentemente das razões, não se sentiu capaz de assumir ele próprio as obrigações
Bir ASL durumu var.
A DWL...
Hey. Durumu nasıl?
Como está ela?
Durumu nasıl?
Como está ela?
durumu ne 21
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durumu nedir 24
durumunuz nedir 41
durumu nasıl doktor 17
durumu ciddi mi 19
durumumuz nedir 28
durumu kötü 16
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durumu nedir 24
durumunuz nedir 41
durumu nasıl doktor 17
durumu ciddi mi 19
durumumuz nedir 28
durumu kötü 16
durumu nasıi 19
durum 69
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
durum 69
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
duruma göre 34
durum ne 42
durum ciddi 25
durum şu ki 22
durum böyle 16
durum kontrol altında 18
durum şöyle 25
durum kötü 35
durum ne 42
durum ciddi 25
durum şu ki 22
durum böyle 16
durum kontrol altında 18
durum şöyle 25
durum kötü 35