Geç Çeviri Portekizce
45,292 parallel translation
Kusura bakmayın geç kaldık.
Desculpem o atraso.
Çok geç.
É tarde demais. O que vais fazer?
Daha da geç olmadan beraber hareket etmeliyiz.
Temos de trabalhar juntos antes que seja tarde demais.
- Porter yerini geç aldı.
- O Porter atrasou-se na subida. - O quê?
Derse geç kalmayayım.
Tenho de ir para as aulas.
Aslında onunla gelecektim ama geç kaldım.
Devia estar no carro com ele, mas atrasei-me.
Dedim ya, geç kaldım.
Atrasei-me.
Başkan Yardımcısı Atwood, buyur, geç.
Director Atwood, entre, por favor.
- Geç, otur.
- Sente-se.
Geç kaldın.
Está atrasado.
Eğer yakında gelmezse başarılı bir şekilde çiftleşmeleri için çok geç olabilir.
Se ela não aparecer em breve, poderá ser tarde demais para acasalar com sucesso.
Elizabeth'i kurtarmak için çok geç kalabiliriz.
É tarde demais para ela salvar a Elizabeth.
- Mahkemeye geç kaldım, o kadar vaktim yok.
Estou atrasada para uma audiência, isto não está a acontecer!
Dün gece, geç saatlere kadar iskambil oynadık.
Ontem, jogamos cartas até à meia-noite.
Şimdi, sıraya geç ve...
- Volta para a procissão e...
Pekâlâ, orduda, sıcak bölgeye gelmek demek, harekete geç demektir.
- No Exército, a zona quente significa zona certa.
- Walt, çok geç.
Tarde demais.
Film gecesinin nasıl olup da Tim'in San Diego'dan geç döndüğü geceye denk gelmesi ilginç.
É uma coincidência esta noite de cinema ser na noite em que o Tim chega tarde de San Diego.
Aşırı derecede sıcak, er ya da geç toksinler giydiğin koruyucu ne olursa olsun parçalara ayıracaktır.
É muito quente. As toxinas acabam por desintegrar qualquer protecção que seja usada.
Çok geç.
Tarde demais.
Her şeyin ters gittiği bölüme geç.
Apenas salta para a parte em que tudo correu mal.
Hayır, sen vinçin başına geç.
Não, trata do guincho.
Hemen oraya geç.
Põe-me esse cu a andar para lá.
Geç kaldım. İyi eğlenceler.
- Divirtam-se.
Kim demiş adalet geç tecelli eder diye?
Quem disse que a justiça é lenta?
Er ya da geç, kokuşmuş bir odada, başucunda bunlardan biri dikilirken ölürsün.
Mais cedo ou mais tarde, morres numa sala fétida, com uma dessas coisas por cima de ti.
Commodus, geç oldu.
Cómodo, é tarde.
Böyle geç vakitte ziyaretçi beklemiyordum.
Não esperava visitas tão tarde.
Çok geç.
É demasiado tarde.
Artık çok geç.
- Agora é tarde.
Geç kalıyoruz!
Atrasados para uma data importante.
Venezuella'daki önemli buluşmamıza geç kalıyoruz.
Na Venezuela.
Çok geç bayan.
- Tarde demais, minha senhora.
Çok geç.
É tarde demais.
Er ya da geç bana balayınızı anlatacaksın.
Um dia vais ter de me contar como foi a lua de mel.
Çok geç olmadan.
Antes que seja tarde demais.
Benim için artık çok geç. Çok geç çünkü artık kafamdalar.
É tarde demais para mim, já estão na minha cabeça.
- Umarım geç kalmamışızdır.
- Espero que não seja tarde de mais.
Hanimlar, geç oluyor.
Senhoras , está a ficar tarde .
Çok geç!
Tarde demais !
Onu değiştirmek için artık çok geç!
É tarde demais para o substituir agora.
- Çok geç. Giriyorum.
Vou avançar.
Geç kaldın!
Estás atrasado!
Arkaya geç seni şişko piç kurusu.
Entra lá para trás, seu desgraçado gordo.
Babanın bugün geç saate kadar çalışması gerekiyor tatlım.
- O pai teve de trabalhar até tarde.
Geç saate kadar çalışıyor Tanrı'nın cezası!
- A trabalhar até tarde, raios!
Henüz çok geç değil.
Não é demasiado tarde.
Tamam, makamdan düştün. Çok geç.
Está bem, ficas impugnado.
Çok geç kaldı.
Onde está o David, afinal?
Geç, otur.
Sente-se.
Hala çok geç değil.
Não é muito tarde.
geçmiş olsun 71
geçmiş 44
gece 187
geceler 19
geçmişte 40
geçti 458
geçebilir miyim 33
geçmişi 24
geçecek 59
geçer 72
geçmiş 44
gece 187
geceler 19
geçmişte 40
geçti 458
geçebilir miyim 33
geçmişi 24
geçecek 59
geçer 72
geçelim 22
geceleri 65
gecikme 24
geçtim 30
geçici 24
geçebilirsiniz 29
geçen yaz 24
gece vakti 17
gece gündüz 60
geçerli 17
geceleri 65
gecikme 24
geçtim 30
geçici 24
geçebilirsiniz 29
geçen yaz 24
gece vakti 17
gece gündüz 60
geçerli 17