English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ J ] / Jo

Jo Çeviri Portekizce

2,320 parallel translation
- Jo, hazır mısın? - Bebeğim, hayır.
Jo, estás pronta?
Jo, çok geç kaldık zaten.
Jo, já estamos atrasados.
- Ne kadar şarap içtin, Jo?
Quantas taças de vinho bebeste, Jo?
Telefonumu kontrol et, Jo.
Verifica o meu telemóvel, Jo.
Yanlış bir kelime kullandım.
Não faças essa cara, Jo...
Ben yanlış bir şey yapmadım, Jo.
Eu não fiz nada de mal, Jo.
Buraya gel. Üşüdüm.
Vamos Jo, estou com frio.
Jo.
Jo...
Joey.
Jo...
Neden ağlıyorsun, Joey?
Estavas a chorar, Jo?
Sen Jo Anne Johnson musun?
É Anne Johnson?
Jo Anne, sekiz yıldır Lucretia'nın fotoğraflarıyla yaşadım.
Jo Anne, há oito anos que eu vivo com as fotos da Lucretia.
- ne oldu Jill? ...
- O que é, Jo?
Jo... Aman be.
Jo... anda lá.
Johannesburg'a hoş geldiniz.
Bem-vindo a Jo'burg.
Johannesburg'daki evi toplanan özel ödenek ile satın alınmış.
O seu apartamento em Jo'burg foi pago com o seu salário.
Bu gece Johannesburg'a bir uçak ayarla.
Consiga-me um voo esta noite, para Jo'burg.
Bize bir sigara ver Jo.
Dá-me um cigarro, Jo.
- Jo'ya karşı var o zaman.
- A Jo está com sorte, então.
- Kendi seçimimle öyle oldum, Jo.
- Por escolha, Jo.
Jo evde mi?
A Jo está em casa?
Jo, tuhaf arkadaşın geldi.
Jo, a tua maior amiga está aqui.
- Jo benimle konuşmuyor, annem daha yeni...
- Jo não fales comigo, a minha mãe tem...
Annem gitti Jo'nun kardeşi benim tuhaf olduğumu söylüyor ve Jo da benimle konuşmuyor.
A mãe desapareceu. A irmã da Jo diz que sou estranha. A Jo não quer falar comigo.
Jo?
Jo?
- Selam Jo.
- Jo, olá.
Ben Jo, mesajını şey et.
Sou a Jo, fá-lo.
Jo, ne boklar dönüyor bilmiyorum ama sanırım senin mağazadan bana çalıntı elmaslar geçti.
Jo, não sei que diabo é que está a acontecer, mas acho que tenho alguns diamantes roubados da tua loja.
- Selam Jo, merhaba.
- Olá, Jo, Olá.
Jo, benimle konuşmak istemedi ve annem...
A Jo não me fala e a minha mãe...
Selam Jo, ben Kes.
Olá, Jo, sou a Kes.
- Selam, Jo.
- Jo, olá.
Jas, Jo'yu görmeye gidiyorum.
Jas, vou ver a Jo.
- Jo aylardır çalışmıyor.
A Jo está à meses sem trabalhar.
Ve sana gelince Jo, ailelerimiz evlilikle birleştiğinde tek aile hâline geldik.
Jo, quando as nossas famílias se uniram no casamento, tornamos numa,
Jo, tuhaf arkadaşın geldi.
Jo, a tua amiga é rara aqui.
Nasılsın, Jo?
Estás, Jo?
Peki, seni gelişmelerden haberdar edeyim Jo.
Pois, notícias frescas.
Jo, lütfen. Sadece bu gecelik.
Jo, por favor.
- Selam, Joe.
- Jo, olá.
Jo, bunu polise gösterdin mi?
Jo, já mostraste à polícia?
Jo, çok korkmuş olmalısın.
Jo! Deves ter tido muito medo.
Jo, ne haltlar dönüyor bilmiyorum ama sanırım bende çalınmış...
Jo, não sei o que diabo se está a passar, mas acho que tenho um di...
Jo, beni tekrar çıkarmak istiyor.
A Jo quer que saiamos esta noite.
Çünkü, öz babam öldüğünden beri, Jo böyle yapıyor.
Porque desde que morreu o meu verdadeiro pai, é isso que faz a Jo.
- "Jo bana kahve, çay yapar mısın?" - "Tabii."
"Ei, Jo, fazes-me um chá, café?" "Sim."
- "Jo, şu yardım yüzüşünü yapar mısın?" - "Evet, tabii."
"Ei, Jo, vais a esse acto de caridade?" "Claro."
- Hiçbir şey dönmüyor.
Não há nada entre nós, Jo.
Seni tanıyorum ve seni seviyorum.
E eu amo-te. Beijos. Jo.
O, Jo Jones'tan sonra Count Basie'nin en iyi bateristiydi.
Depois do Joe Jones.
- Selam, Jo.
- Ho - Jo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]