English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Ne hayat ama

Ne hayat ama Çeviri Portekizce

414 parallel translation
Ne hayat ama.
É uma vida maravilhosa.
Ne hayat ama... Huzurlu yalnızlık!
Uma vida em isolamento tranquilo.
Ne hayat ama!
Que vida!
Ne hayat ama.
Que vida. Será só isto?
Hayat yolunda, bir erkek için ne başlangıç ama!
Que modo de iniciar um homem no caminho da vida.
İnşaat ve Kredi Birliği'ne neden başladığını bilmiyorum ama onun karakterine bir şey söyleyemezsiniz, çünkü hayatı boyunca Billy Amca'yla bu işe başladıkları günden beri kendini hiç düşünmedi.
Porque começou ele este Construções Empréstimos, nunca saberei. Mas nem você nem qualquer pessoa pode dizer alguma coisa contra ele, porque a sua vida inteira foi... Porque, nos vinte e cinco anos desde que ele e Tio Billy começaram esta coisa, ele nem uma vez pensou nele próprio.
Bu dağ aslanıyla ne tür bir hayat yaşayacağını bilmiyorum... ama renksiz geçmeyecek.
Não sei que tipo de vida terá com essa gata selvagem mas não vai ser tediosa.
Ben hayatımdan memnunum, her ne kadar ayaklarımı yıkayacak bir kadın yok ama..
Gosto da minha vida assim, sem nenhuma mulher a entornar água quente no meu pé, quando desagradá-la......
Bak, Tommy... seni seviyorum ve ne kadar kötü hissettiğini biliyorum ama kendi hayatımızı planlayamazsak asla mutlu olamayız.
Tommy, eu amo-te, e sei que estás sentindo-te mal agora, mas nunca seremos felizes se não pudermos viver a nossa própria vida.
Dünya milyonlarca yıl boyunca dönüyor ama bir insanın hayatı ne kadar?
O mundo está ai a milhões de anos. E quanto dura a vida de um homem?
Ama sen hayat hakkında ne bilirsin ki?
Mas o que sabe tu da vida?
Sana ne anlattı bilmiyorum ama, ben o kızı hayatımda hiç görmedim.
Que feio... Mas aquela maluquinha enganou-o bem!
Meraklı görünmek istemem ama eğer hayatım 12 hükümlüye bağlıysa onları ne için eğittiğimi bilmem yararlı olabilir.
Não quero parecer excessivamente cauteloso, mas se a minha vida depende do desempenho de doze condenados à morte, seria útil saber exactamente aquilo para que os vou treinar.
Hayatımız çok güzel. Ama en iyi dönemimiz ne zamandı biliyor musun?
Conosco foi sempre tudo fabuloso, mas... sabe qual foi, de todas, a melhor época?
Ama hayatım, ne oldu?
Minha querida, o que acontece?
Londra sokaklarında geziniriz ne bulacağımız hiç belli olmaz... daha ceplerine girmediğimiz o kadar çok insan var ki... olduğu gibi kabul ederseniz hayat güzeldir... bırakın mum dibine kadar yansın hayat güzeldir... bazen gözünüze bir yumruk da yiyebilirsiniz... onu kapatır, ötekine de yumruk yersiniz ama asla ağlamazsınız... şalımız yok, tüylerimiz yok gösterişli kürklerimiz yok... zaten dışarıdaki hava da bu elbiselere uygun değil...
há tantos traseiros com bolsos por fechar p'ra quem se contenta com o que há é uma rica vida não deixem a esperança morrer é uma rica vida embora uma vez por outra se fique com um olho negro tapa-o até que te esmurrem o outro mas não te atrevas a chorar não temos folhos, nem penas, nem enfeites, nem rendas o mau tempo não se ajusta a roupas muito elegantes
Ama ne kadar mutlu olduğumuzun Edgecombe Villası'ndaki tatlı hayatımız sone erene ve tamamen farklı bir hayata başlayana kadar farkında değildik.
Peter, meu filho, vem cá.
Ama biz hayatın ne zaman sona ereceğini bilmeyiz.
Mas desconhecemos quando a vida chega a seu fim.
Sana hayatımı verdim, ama ne için?
Dediquei-te toda a minha vida para isto.
Biliyorsun dün akşam önemli bir şey konuştuğumuzu hatırlıyorum, ama bugün bunun ne olduğunu hayatım hakkı için, hatırlayamıyorum.
Na última noite falávamos sobre algo importante, mas eu hoje não me consigo lembrar o que era.
Ama tehdit edince hayatınızı Elinde sustalısı - Ne adam
Mas quando ele ameaçou a sua vida Com uma faca de bolso
Bu hayatımı kurtardı ama ne için?
Isso tinha salvo minha vida Mas para que fim?
Hayatım, Cumartesi gecesi için bebek bakıcılarından birini seçip gece kulübüne gitmeye ne dersin?
Que tal se no Sábado arranjássemos uma ama e fôssemos divertir-nos? - Juntos?
Bu ülkenin sorunu ne bilmiyorum ama... hayatını kazanmak gitgide daha da zorlaşıyor.
Não sei o que tem o país, mas cada vez é mais difícil ganhar a vida.
Ne olduğunu bilmiyorum ama hayatımı kurtardı ve Tanrı ondan razı olsun.
Não sei quem era. Mas Deus lhe abençoe, porque me salvou a vida!
Ne hayat sürdüm ama.
A minha vida é uma emoção!
Ama ne önemi var ki, hayatım?
Mas não faz mal, querido.
Senin hayatın da bir John Wayne filmi gibi değil ama esas önemlisi senin hayatın ne?
Bem, não é o filme do John Wayne que é a tua vida, mas o que é?
Ne hayat ama.
É a vida!
Hayatım, merakımı mazur gör ama, kredi için, teminat ne gösterdin?
Só por curiosidade, querido, o que usaste como garantia?
Hayatımı planlıyor. Ama bana ne istediğimi hiç sormadı.
Ele planeia a minha vida, mas nunca me perguntou o que eu quero.
Ama nedeni her ne ise hayatını mahvetmene izin vermeyeceğiz.
Seja qual for o motivo, não vamos deixar que arruines a tua vida.
Onun ne yaptığını düşünüyorsun bilmiyorum ama onun kendi hayatı var.
Não sei o que pense que fez... mas ele tem a vida dele.
Bu noktadan sonra, kendi hayatında ne olacağını bildiğini sanıyorsun ama...
Na tua própria vida, nesta altura, achas que sabes como vai ser mas...
Bana ne olduğunu sormayın çünkü bir anda oluverdi. Ama hayatımı sonsuza kadar değiştirmek için yeterliydi.
Não me perguntem o que foi, pois apenas durou uma fracção de segundo, mas foi o suficiente para mudar a minha vida para sempre.
Ama bütün sabah eğer hayatım farklı olsaydı ne olurdu diye düşündüm durdum.
Não sei... mas estive toda a manhã a pensar como seria a minha vida... se tudo tivesse sido diferente.
Hayatım, pardon, ama homolar beni ne çok sever bilirsin.
Querida, desculpa, mas sabes como os maricas me adoram.
Ama hayatım, yeni yayın dönemi ne olacak?
Mas, querido, e a nova grelha televisiva?
Santiago, hayatının geri kalanı için ayrılıyordu ama ne bir kimseyi aramış ne de bir şey hazırlamış.
O Santiago estava a partir para o resto da vida... e não ligou para uma só pessoa nem pôs uma só coisa nas malas.
Hayatımda ilk defa "Ne iş yapıyorsun?" sorusuna verecek iyi bir cevabım var, ama bir sevgilim var.
A primeira vez na vida que tenho uma boa resposta para a pergunta : "Que faz na vida?" e sai-me uma namorada.
Sana bir şey almak istedim... ama hayatını kurtaran birine ne alabilirsin?
Pensei em comprar-lhe uma prenda... mas o que se compra a quem nos salva a vida?
Ama kasten göz ardı ettiğiniz şey şu : Hayatı ne kadar soyut olursa olsun sanatçı gene de otokratik bir varlıktır.
Mas convenientemente esquece que o artista, por mais hermética que seja a sua vida... é ainda, com efeito, uma figura autocrática.
Ama seni ne kadar özlediğimi düşündüğümde hayatımın geri kalanında seni ne kadar özleyeceğimi düşündüğümde belki ilişkimizin arkadaşlıktan daha fazla bir şey olabileceğini düşünmeye başladım.
Mas quando pensei no quanto senti a tua falta, no quanto ia sentir, o resto da vida, bem, comecei a pensar... ... que talvez não seja só uma amizade.
Şimdi, gelenin ne olduğu hakkında bir bilgi hayatımızı kurtarmayabilir, ama kesinlikle eminim ki, yokluğu kısa zamanda sonumuzu getirecektir.
Saber o que é, pode não nos salvar... mas com certeza, morreremos se não soubermos nada.
Ama bakalım kürsünün üzerinde duran ve ciğerinin tüm gücünü kullanarak çıkardığı sesiyle kanınızı kaynatan size hayatınız boyunca savaş verdiğiniz değerlere tümüyle karşı çıkan biri, acaba konusunda ne kadar bilgili?
Reconhecer um homem que tem palavras duras, que defende em voz alta que se deve levar uma certa vida, que se opõe em voz bem alta.
Tamam, kıyafetler önemlidir. Ama hayatınla ne yapmak istediğine sen karar vermelisin.
O fato faz o homem, mas tens que decidir o que é que queres fazer com a tua vida.
Özel hayatınıza karışmak gibi olmasın, ama aranızda ne var?
Não é que seja da minha conta, mas que se passa entre vocês?
Ama, ne olursa olsun, çarpık ruhumu hayatına zorla sokmak için burada değilim.
Mas apesar disso, não estou aqui para forçar a minha alma dilacerada na tua vida.
Ama hayat böyle, ne yaparsın.
Mas a vida é assim, não é?
Ama Danny gibi tiplerin ne bileyim, hayatına mal olmuş birşey bu.
Mas sabes, a tipos como o Danny tomou-lhes conta da vida.
Ben her zaman Tanrı kıçımı öpebilir diyordum. Ama yarım saat önce hayat şarkımı değiştirdim. Çünkü dışarıdan içeri girmeye çalışan her ne ise doğruca Cehennem'den gelmiş olduklarını biliyorum.
Sempre me estive nas tintas para Deus mas mudei de ideias há coisa de 30 minutos, porque seja o que estiver lá fora a querer entrar vem direitinho do Inferno.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]