Onu duydum Çeviri Portekizce
606 parallel translation
Onu duydum. "
Já o ouvi falar. "
- Biliyorum. Onu duydum.
- É, eu ouvi-a...
Onu duydum. Meşgul olduğumu söyle ona.
Diz-Ihe que estou ocupada.
Yanından geçerken onu duydum.
Quando passamos, eu o ouvi dizer :
Onu duydum, onu gördüm, lütfen...
Eu ouvi-o, eu vi-o, por favor...
- Onu duydum.
- Ouvi-o.
Sana buldum diyorum. Onu duydum.
Garanto-te que o encontrei!
- Onu duydum.
- Eu ouvi-o.
- Onu duydum.
- Ouvi o que ele disse.
Evet onu duydum Isis.
Sim, eu ouvi-a, Isis.
- Onu duydum. İnanmıyorum.
Esperas que acredite nele?
Bu sesi tanırım. Onu duydum.
Conheço aquela voz.
Evet, onu duydum.
Sim, foi o que ouvi dizer.
Onu duydum.
Eu ouvi!
Onu duydum.
Já ouvi falar.
Onu duydum, "Bay Ellis," dedi.
Disse, sim. Ouvi-o dizer : "Obrigado, Mr. Ellis."
- Şef ona diyor ki... - Onu duydum.
- O Chefe disse...
- Onu duydum. Sağır değilim.
- O Chefe disse...
Onu duydum.
Eu ouvi-o.
Onu duydum!
Eu ouvi!
- Onu duydum.
- Eu ouvi.
- Onu duydum.
- Tu ouviste-o.
Onu bağırırken duydum.
Eu ouvi-o a gritar.
Çok ufak bir şey biliyorum, onu da bir günah çıkarmadan duydum...
- Mas há um problema. - Qual?
Evet onu ben de duydum.
Ouvi dizer que sim.
Annemin ölmek üzere olduğunu duydum ve onu görmeye geldim.
Acabo de saber que a minha mãe está a morrer... e vim vê-la.
İnsanların konuşmalarını duydum. Diyorlar ki cinayeti adı lazım değil işlemiş ve polis her yerde onu arıyormuş. Çok korkunç.
Estive a ouvir o que a multidão diz e eles presumem que o tu-sabes-quem é o culpado e que a polícia só tem é de o apanhar.
Onu en son görüşümdü. Sonra, bir doktora gittiğini duydum.
Nunca mais a vi. A seguir consultou um médico.
Evet, çığlığını duydum ama onu göremedim.
Sim, ouvia-a gritar mas não a conseguia ver,
Onu gören herkesin kaçacak yer aradığını duydum. Siz dahil!
Soube que todos fogem dele a sete pés, incluindo o senhor.
Onu işinden şikayet ederken duydum.
- Já o ouvi a queixar - se.
Onu bulamadım, sonra basamaklarda adımlarını duydum.
Não consegui vê-la, e depois ouvi passos nas escadas.
Birisi de onu yakaladı... ve sonra birisinin soluduğunu ve öksürdüğünü duydum.
Alguém o agarrou a ele... e depois ouvi alguém a gemer e a tossir.
Onu duydum.
A ouvi.
Onu dün gece El Torito's'da duydum.
Ouvi-o ontem à noite no El Torito.
Onu bir tek ben duydum.
Ninguém ouviu, só eu.
- Nicole onu terk etmiş diye duydum.
Alguém me disse que a Nicole o deixou. Sim.
Onu yakalayıp esir kampına yolladığını duydum.
Soube que o capturou e que esteve preso.
Onu kaldırmanın tek yolu kapıya çarpmakmış diye duydum.
Ouvi dizer que só o consegues levantar batendo-o numa porta.
Bir de Bezanika, onu gerçekten duydum. Kommandantur'da.
E Bezanika, realmente ouvi isso no'Kommandantur'.
Yukarıda, mutfakta tuhaf bir müzik duydum ve onu aşağıya dek tâkip ettim.
Ouvi uma música estranha na cozinha lá de cima e limitei-me a segui-la até cá abaixo.
Dün akşam onu gördüğünü duydum.
Soube que a viste, ontem à noite.
- Duydum onu.
Quem são? - Bojay?
Ben işittim, Duydum onu tamam mı!
Ouvi. Ouvi-o!
" Onu duydum!
Eu estou a ouvir-te!
Onu duydum! "
Eu estou a ouvir-te!
Duydum, duydum. Onu kim atıyor?
Quem está a atirar aquilo?
Fakat şimdi onu birisiyle tartışırken duydum. Ve şimdi yanıt vermiyor.
e agora ele não abre a porta!
Onu senin de tanıdığını duydum.
Ouvi dizer que também a conhecias.
Onu bir rahiple karısına sattığını duydum.
Ouvi dizer que o tinha vendido a um pregador e ä mulher dele.
Genç bayan beni kovdu ama demin sesini duydum. Ben de tam, sizin dediğiniz gibi onu başlangıca götürecektim.
Bem, a jovem menina escapou-se... mas acabei de ouvi-la... por isso estava prestes a levá-la de volta ao príncipio... como me mandou.
duydum 657
duydum ki 65
duydum seni 20
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu duyuyorum 23
duydum ki 65
duydum seni 20
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu duyuyorum 23