A break translate Turkish
20,227 parallel translation
Give your dad a break.
Babana yüklenme.
Give me a break. Until now, it didn't cost her anything.
Bir rahat ver, şu ana kadar ona hiçbir şeye mal olmadım.
I think this is a good time to take a break.
Galiba ara vermek için iyi bir zaman.
I thought maybe after all we've been through the past three months that you might want to take a break.
Belki son üç ay içinde yaşadıklarımızdan sonra mola vermek istersin sanmıştım.
Why don't you take a break?
Neden biraz ara vermiyorsun?
Looks like we've finally caught a break.
Bu sefer şansımız yaver gidiyor desene.
♪ We need to take a break From us to make us right again ♪
İlişkimize ara verip Tekrar doğru yolu bulmalıyız
Come and take a break with me? Just for a minute?
Bir dakika ara verelim mi?
Taystee, if you want to stay here, you're gonna have to give me a break.
Taystee, burada kalacaksan beni biraz rahat bırakmalısın.
Jesus, Judy, give me a break here.
Tanrım, Judy, yok daha neler.
Do you need a break?
Mola lazım mı?
Four days ago, we had a break-in at the Norman Avenue post office.
Dört gün önce, Norman Meydanındaki postaneye izinsiz giriş yapıldı.
Mattie, give it a break, geez.
Mattie, kes artık şunu, Tanrım.
So 2 1 / 2 hours into his route, he's not gonna stop and take a break.
Yola çıktıktan 2,5 saat sonra durup mola vermez.
- Gimme a break.
- Rahat bırak beni.
Give me a break.
Yok daha neler!
When I was in Iron Heights awaiting trial, I had a cellmate who always swore he was gonna break out.
Iron Heights'ta duruşmayı beklerken sürekli kaçacağına yemin eden bir hücre arkadaşım vardı.
Give me a break...
- Beni rahat bırak.
Uh, let's take a break.
Biraz duralım.
- You should take a break. I'm okay.
- Mola vermelisin.
Take a break if you have to.
- Mola verebilirsin.
Give me a break, I got one hand!
Rahat dur, bir elim var zaten!
So would a break from this place.
Bu mekandan uzak durmak da öyle.
Give him a break.
Adama bir rahat verin.
I mean, Lord knows you deserve a break.
Yani Tanrı biliyor ya, biraz dinlenmek senin de hakkın.
Gimme a break.
Bi'git ya.
Let's take a short break there.
Biraz ara verelim.
Anyway, break a leg.
Neyse iyi şanslar, Şeytanın bacağını kır.
Harvey Specter was your boss for a long time... maybe even more than your boss... in which case, there's no chance in hell you didn't know that he was conspiring with Mike Ross to break the law.
Anlıyorum. Harvey Specter uzun zamandır patronunuzdu hatta belki de daha fazlası. Eğer öyleyse kanunu çiğnemek için Mike Ross ile işbirliği yaptığını bilmemenize imkan yok.
You pack up your lunch, you take it down the street to the courthouse cafe, and you share a table with whatever juror shows up when they break for coffee in about two hours.
- Yemeğini kaldır caddenin bitişindeki adliye restoranına git ve jüri hangi masaya oturursa oraya otur ve iki saat kahve içerek muhabbet et.
I don't know, but if they trying to break'em, I say they buy some big crosses or, like, a giant wheel or some shit,'cause we running outta table space.
Bilemiyorum, ama eğer pes etmelerini istiyorlarsa bence birkaç çarmıh ya da işkence tekerleği almalılar.
Why would someone break into my house just to play a home movie?
Neden birisi amatör bir filmi oynatmak için evime girmişti?
Thank you for the gifts of this bread, to sustain these vessels, our bodies, so that may have the energy to create a more beautiful world, and break through the blocks and barriers of this life and ascend The Ladder of Enlightenment...
Bu damarları ve bedeni ayakta tutalım diye bize bağışladığın bu nimet için şükürler olsun. Böylece daha güzel bir dünya meydana getirmek için güç bulabiliriz ve bu dünyadaki duvarları ve engelleri aşıp İlim Merdiveni'ne tırmanabiliriz.
Jane, that much lye, unless this guy is making a hell of a lot of homemade soap, that's as much as you need to break down a body.
Jane, çok fazla ev sabunu yapmayacaksan çok fazla çamaşır sodası demek bu. Bir ceset temizleyecek kadar var.
Agent Kent, um, I think I may have found a lead... a Scott Walker, 961 Lincoln Road, says he saw something the night of the break-in.
Ajan Kent, bir ipucu bulmuş olabilirim Scott Walker, 961 Lincoln Road, postaneye girilen gece birşeyler gördüğünü söylüyor.
It's a game of chicken, she'll break.
Tavuk oyunu bu, pes edecektir. *
Oh. Well, now that you're awake, I've been thinking. Since you're still on break and I'm off for another week, maybe we could have a mom and Brick day.
Artık uyanıksın, düşündüm de hala tatilindesin ve ben boştayım.
Tell you what, we'll take a commercial break and try to get you more information on this developing story.
Ne diyeceğim, bir reklam arası verelim ve gelişmeler hakkında yeni bilgiler edinmeye çalışalım.
I did a four-year university degree by correspondence on ancient cultures and languages because I thought that maybe maybe I could break the curse.
Antik kültürler ve dilleri üzerine uzaktan eğitimle dört yıllık üniversite bitirdim çünkü düşündüm de belki... Belki laneti kaldırabilirim diye.
Sure. Thing is, we might need to commit a little tiny break-and-enter - to get our hands on it.
Şöyle bir şey var, elimize geçmesi için ufak bir izinsiz giriş yapmamız gerekebilir.
Take a fucking break.
- Ara ver mesela.
There are a lot of big producers, this could be my next big break.
Bir sürü büyük yapımcı var. Bu yeni büyük çıkışım olabilir.
I'll take a smoke break before these little boogers dig into the refrain of "Frosty the Non-Gendered Snow Person." Ugh.
Bu haylazlar "Cinsiyetsiz Kar İnsanı Frosty" şarkısına başlamadan bir sigara molası vereceğim.
Next time, BoJack? Do a girl a favor, don't break her heart by inches.
Bir dahakine bana bir iyilik yap, kalbimi yavaş yavaş kırma.
No. But if he is, that could also be a big break.
Ama öyleyse de şans yüzümüze gülüyor demektir.
Did a girl break your heart?
Bir kız kalbini mi kırdı?
Alex and I have weathered so many storms it would take a hurricane to break us apart.
Alex'le bir sürü fırtınaya göğüs gerdik. Bizi ayırmak için kasırga gerekir.
Why don't we just break into Fort Knox?
Neden Fort Knox'a * girmiyoruz ki?
We're going to break into Max Rager and free Drake and the other zombies in the basement.
Drake'i ve bodrumdaki diğer zombileri kurtarmak için Max Rager'a gidiyoruz.
But I'm sorry, and I probably shouldn't say this, but... I'd break a hundred damn laws if it'd get this guy back on track.
Ama özür dilerim, muhtemelen de bunu söylemem gerek ama o adamı tekrar yola sokabileceksem yüz tane lanet olası kanunu çiğnerdim.
I think first thing is we take a hammer and we break every bone in his body.
Bence önce elimize bir çekiç alalım ve vücudundaki bütün kemikleri kıralım.
break 448
breaks 18
breakfast 470
breaking 79
breaker 206
breakdown 19
breakthrough 24
breakers 22
breakup 20
break it down 100
breaks 18
breakfast 470
breaking 79
breaker 206
breakdown 19
breakthrough 24
breakers 22
breakup 20
break it down 100