English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Break it up

Break it up translate Turkish

2,015 parallel translation
Break it up, break it up, smoke it up, tangy, tasty, the way you feel, the way that it smells.
Hadi iç, hadi çek, hadi kokla Hadi bul kafayı şimdi onunla
We had a fight in the shelter, I had to break it up.
Evet, sığınma evinde bir kavga çıktı. Onları ayırmam gerekti.
Hey, hey, hey, cut it out! - Break it up!
Hey, hey, kesin şunu geri çekilin
- Break it up!
- Ayrılın!
Break it up.
Ayrılın.
Break it up!
Durun!
Come on, let's break it up.
Pekâlâ, tamam. İzin verelim, olur mu?
Maybe I can break it up and put it in your applesauce.
Belki de onu ezip, senin elma sosuna koymalıyım.
digital is cleaner, but that's because it has to break it up and reassemble it.
Dijital daha temiz ses verir o yüzden ikisini bir araya getirmek için açıp tekrar topladık
girls, break it up!
Kesin şunu kızlar!
Look, can we break it up before she comes back?
Bizi böyle görmesin.
Break it up, guys.
Ayrılın arkadaşlar.
hey, break it up!
Hey kesin şunu.
All right, break it up. Break it up.
Pekala, ayrılın.
Agent Sinclair, break it up.
Ajan Sinclair, noktala.
- Break it up, break it up.
- Kesin şunu!
What the hell is going on here? Break it up!
Neler oluyor burada?
I said break it up!
AyrıIın! AyrıIın dedim!
Could you go over there and tell them to break it up and come back tonight?
- Ne yapacaksın? Gidip dağılmalarını ve akşam gelmelerini söyler misin?
Come on, people, break it up!
Hadi millet. Ayrılın!
Thought I was gonna have to break it up myself.
Bir ara ayırmayı düşündüm.
It took you three hours to break up with her?
Ayrılman üç saat mi sürdü?
It's what we said to each other after every break-up when we got back together.
Bu bizim her ayrılışımızda yeniden biraraya gelmek için birbirimize söylediğimiz bir laftı
Well, it's either that or you're exploiting his break-up to get him to build you a new laundry room.
Bence durum ya öyle ya da kendine yeni bir çamaşır odası yaptırtmak....... için onun ayrılığını sömürüyorsun.
Oh, my God. I'm going to have to break it to him all over again that his parents are splitting up.
Şimdi ona anne ve babasının ayrılacağını yeniden anlatmak zorundayım.
We're not about to break up because of it.
Ama bu yüzden ayrılmıyoruz.
Milo... Milo likes it... if you break up his toast...
Milo, kızarmış ekmeği parçalayıp yumurtasına katmayı sever.
It isn't easy for a couple to break up.
Bir çiftin ayrılması hiç kolay değil.
Maybe I can break it up and put it in your applesauce.
Hay aksi.
Well, if it makes you feel better, me and Felicia are probably gonna have to break up too.
Bu sana kendini daha iyi hissettirecekse, Felicia ve ben de büyük ihtimalle ayrıldık.
it's just... it's hard when two people break up.
Bu sadece... Sadece iki kişi ayrıldığında zordur.
She's bummed about her break-up with Travis, and she's taking it out on me because I didn't like him.
Travis'le ayrıldığı için şokta ve acısını benden çıkartıyor çünkü ben de onu sevmemiştim.
If you wanna break up, you're going to have to say it.
Ayrılmak istiyorsan söylemen gerek.
- you're going to have to say it. - I wanna break up.
- Ayrılmak istiyorum.
If you want to break up with me so you can see other women, just do it.
Başka kadınlarla görüşmek için benden ayrılmak istiyorsan, ayrıl.
Okay, girls, take five minute break and we'll pick it up from the top.
Tamam kızlar, beş dakika mola verin sonra en baştan alacağız.
And then in the moment right after that I realized what a huge mistake it was to break up with her.
Bittikten hemen sonra da ayrılmamızın ne kadar yanlış olduğunu fark ettim.
If it doesn't work out... We'll break up then.
Eğer işe yaramazsa bırakır döneriz.
When you break up it's tough.
Ayrıldığında işler zor olur.
She thinks it helps to break up chest congestion.
Sigaranın nefes darlığına yol açtığını düşünüyor.
You go in there to break schafer's alibi, You wind up making it stronger.
Schafer'in mazeretini kırmak için daha güçlü bir rüzgara ihtiyacın var.
I break up, then I find some cute guy and then it's just 36 meaningless hours of... You know.
Ayrılık yaşarım, sonra, hoş bir çocuk bulurum ve sonra, tam 36 anlamsız saat boyunca anlarsın ya...
I had to break it up. The fight was staged.
Kavga numaraydı.
We got 8 hours til these need to be back under light, there's 8 hours to break it all down, find a new growhouse, and set it up again, so, where we taking it?
Tekrar ışığa ihtiyaç duyacağı, 8 saat sonrasına kadar ; .. onları buradan alıp, başka bir yere yerleştirip, sistemi tekrar kurmamız gerekiyor. Bu yüzden, onları nereye götürüyoruz?
It would be a mistake to break up this team.
Bu ekibi dağıtmak hata olur.
Well, come to think of it, we did break up briefly right before we got married.
Tam evlilik öncesi biz de bir ayrılık yaşamıştık. Sahiden mi?
Konnie's trying to understand what's causing the ice to speed up and break off into the sea, and whether it's related to climate change.
Konnie, buzun neden hızlandığını ve denize yayıldığını anlamaya çalışıyor. Bunun iklîm değişikliğiyle bir ilgisi var mı?
Good morning kitty Keep moving... break it up
Günaydın kedicikler. Devam edin.
Break-up sex, but it's kind of great, right?
Ayrılık sevişmesi, yine de harikaydı, değil mi?
Look, Gary, I'm in the middle of my lunch break, And I don't really feel like spending it talking to you about this, so I'm hanging up.
Bak Gary, şuan öğle molasındayım ve bunu seninle konuşarak harcamak istemiyorum.
If you sit there with your thumb up your ass again, I'm gonna break it off and leave it there permanently.
Eğer orada yine parmağın kıçında konuşmadan oturursan, o parmağı kırarım ve o girdiği yerde kalıcı olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]