All over the place translate Turkish
2,609 parallel translation
Yeah, I'm going all over the place.
Evet, her yere gideceğim.
He'll eat everything, shed all over the place, and crap on the floor. Hi.
Başıboş hayvan gibidir her şeyi yer, etrafı dağıtır ve yere pisler.
She doesn't know that there are other dudes out there that can teleport themselves all over the place.
Dışarıda oradan oraya ışınlanabilen başka herifler olduğunu da bilmiyor.
Manhattan, Queens, Brooklyn- - he's all over the place.
Manhattan, queens, Brooklyn... her yerde.
What he was doing, he was storing his human waste inside pieces of paper and then hiding them in little stacks all over the place.
Herif ne yapıyormuş biliyor musun,... kağıt parçalarının içindeki insan atıklarını depoluyor ve sonra da küçük parçalar halinde evin her yerine saklıyormuş.
I think that's why he's so all over the place is that he can figure out what people are gonna do.
Bu yüzden aklı karman çorman. İnsanların ne yapacağını anlıyor.
Yeah. The other night Ian and I came back from the library and stuff was just all over the place.
O gece ben ve Ian kütüphaneden döndüğümüzde etrafı yerle bir olmuş olarak bulmuştuk.
When you have children, they start as babies, and they shit all over the place.
Çocuğunuz olunca, bebek olarak başkarlar, sonra heryere sıçarlar.
You know he's going to make you run all over the place before you hand over the ransom money?
Parayı teslim etmeden önce buluşma yerinin her tarafını sana koşturacağını biliyorsun.
Teeth were all over the place.
Adamın dişleri sağa sola dağıldı.
Now it's all over the place.
Şimdiyse herkes biliyor.
They've got tons hanging all over the place.
Orada bir sürü var.
His temper's all over the place. He's not sleeping.
Her daim öfkeli, uyuyamıyor.
When you see'em walking, they're all over the place.
Onları ordan oraya yürürken görürsünüz.
And it was full drunk guys who were passed out and puking all over the place, and me and Joe...
Ve içerisi kendinden geçmiş adamlarla doluydu her yer kusmuk içindeydi ben ve Joe...
- Oh, is he okay? Well, pot or no pot, his emotions are all over the place.
Şey, esrarla ya da esrarsız, duyguları kontrol edilemiyor yatışması için ona sakinleştirici verdim.
I just got divorced, And my hormones are all over the place.
Daha yeni boşandım ve, hormonlarım tavan yapmış durumda.
I kn... cops said they found squished bullets all over the place, and I'm like, ye, that would be my boy Jim.
Polisler her yerde yamulmuş mermiler bulduklarını söyleyince bu kesin benim oğlan Jim'dir dedim.
I-I would imagine they vacation all over the place.
- Herhalde her yere gidiyorlardır.
Yes, yes, there's bells ringing all over the place here.
Evet, evet. Burada sürekli çan çalıyor.
Last night in the alley, the cult leader stabbed me, and I bled all over the place.
Mesela sokaktaki geçen akşam! Tarikat lideri beni bıçakladı ve resmen pekmezim aktı.
So before you Lily all over the place, maybe you should try hanging out with Robin and not talking about babies.
Lily, tüm hayatın bebek olmadan önce Robin'le bebeklerden bahsetmeden takılmayı denemelisin.
Your hair that's all over the place?
Saçların her yerini kaplıyor?
Here, they are found all over the place.
Tüm buralarda onlar vardır.
So it's working, I mean, you see it's just flying all over the place.
İşe yarıyor. Yani bakın, her yere uçuyor.
And my cousin is a little weird... so she definitely wouldn't want the cops all over the place. I think... she just got herself into some kind of mess and she'll probably show up soon.
Kuzenim biraz garip biridir bu yüzden kesinlikle evin hiçbir yerinde polis istemez.
He's all over the place.
Hepsini kırdı.
I'm saying this random teleporting all over the place, it's a pain in the arse.
Yani bu gelişigüzel ışınlanmalar canıma tak etti.
They're all over the place!
Onlar her yerdeler!
all over the place.
Her yerde.
Burmese soldiers are all over the place.
Heryerde Burmese askerleri var.
When we passed through Thong Lang forest we found it all over the place.
Thong Lhangı geçtikten sonra ormanda bulduk.
The Burmese... are all over the place.
Burmese her yerde.
But the locations are all over the place.
Ama lokalizasyonu geniş bir alanda.
were forced to kill someone, would you advertise your name all over the place?
... birini öldürmek zorunda kalsaydın evin her yerine adını kazır mıydın?
Stars and planets will be pushed all over the place, so this may well be the end of planet Earth. Galaxies all over the universe will continue to collide.
Bildiğimiz anlamıyla Samanyolu ve Andromeda'nın varlıkları ortadan kalkacaktır ve yeni bir yapı oluşacak ve tamamen yeni bir galaksiye benzeyecektir.
You scattered the cards all over the place...
Bütün kartları dağıttın...
Don't go around spreading rumors all over the place either.
Özellikle tenis kulübünde, sakın yayayım deme.
He's all over the place... even between the floorboards!
Her yere saçılmış hatta yer döşemelerine bile!
They're all over the place.
! Her yerde varlar.
You all tired, from chasing the bad man all over the place?
Kötü adamların peşinde koşmaktan yorulmuşsundur sen. Yok artık.
Dreams came true all over the place.
Bütün hayaller gerçek oldu.
They had bushes growing over windows and weeds all over the place.
Bahçelerinin her tarafında yabani ot ve pencerelerine kadar uzayan çalılar var.
Uh, yellow fever spreading all over the place.
Sarı hummanın her yere yayılması. "
I feel your pain as if it were my own, but Jesus, you don't come waltzing into somebody's house at 4 : 00 in the morning, I might add - and... and go dictating love all over the place.
İnan bana senin acını kendi acım gibi hissediyorum. Ama Tanrım. İnsanın evine böyle gelip üstelik ekleyeyim, sabahın dördünde gelip aşkı zorla kabul ettirmek olmaz.
It doesn't even faze you how selfish this is, that you would come in here gushing your love all over the place without even thinking about how I feel.
Buraya gelip aşkını ortaya dökerken benim ne hissettiğimi bile düşünmemenin ne bencilce olduğu aklına bile gelmiyor.
All over the place -
Her yeri dolaştık.
So we didn't know what we were doing, and mics were all over the place.
Mikrofon kayıtları için sadece 3 saatimiz vardı. Sonra seyirciler içeri girdi.
ALL : To gain provenance over the shadows, place your hands into this bowl.
Gölgelerin kökenini kazanmak için ellerinizi bu kaseye sokun.
All of a sudden, you show up with dvds, And she's ready to spread germs all over the damn place.
Ve birden sen DVD'ler ile çıkageldin ve sanki gelmene dünden razıydı.
I'm looking all over the place.
Her yere bakıyorum yani.
all over the world 65
all over 197
all over it 16
all over again 78
the place 70
the place is empty 16
the place looks great 24
all of them 1505
all of it 1580
all of you 1837
all over 197
all over it 16
all over again 78
the place 70
the place is empty 16
the place looks great 24
all of them 1505
all of it 1580
all of you 1837
all of the above 61
all of the time 16
all of me 19
all of us 884
all of a sudden 697
all of 26
all ok 18
all on your own 21
all of us together 30
all of' em 133
all of the time 16
all of me 19
all of us 884
all of a sudden 697
all of 26
all ok 18
all on your own 21
all of us together 30
all of' em 133
all of these 19
all on my own 16
all or nothing 24
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all out 34
all of what 16
all on my own 16
all or nothing 24
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all out 34
all of what 16