All of us translate Turkish
17,737 parallel translation
This affects all of us.
Bu hepimizi etkileyecek.
I'm talking about all of us.
Hepimizi kastediyordum
Not all of us are you, Alice.
Hepimiz değil, Alice.
I mean, she- - she touched all of us.
Yani, aslında hepimize dokundu.
I just keep thinking how awful it would be if, out of all of us, he was the one who didn't get to see Fillory.
Sürekli eğer biz gideriz ama o Fillory i göremezse diye dertleniyorum
I can bend light around us, all of us, the whole group, I think, make us invisible.
Etrafımızdaki ışığı bükebilirim tüm grubu sanırım bizi görünmez yapıcak
All of us.
Hepimiz hakkında.
The world needs to see the danger he is to all of us.
Hepimizi attığı tehlikeyi tüm dünyanın bilmesi gerek.
For all of us.
Hepimiz için.
The time we spend in school is special for all of us.
Okulda geçirdiğimiz zaman hepimiz için çok özel.
The more I think about it, the more I think that everything that happened to you, everything that happened to all of us, happened for a reason.
Bunun hakkında düşününce, başına gelen her şey başımıza gelen her şey bir nedenden ötürü oldu.
With all of us gone, you'll be here by yourself.
Hepimiz gittiğimizde sen burada kendi başına kalabilirsin.
" For all of us waiting, our time will come.
"Bekleyenler için zamanımız gelecek".
We're in trouble this time, Elliot. All of us.
Bu sefer hepimizin başı belada Elliot.
With all of us together, taking on the world, what could possibly go wrong?
Hepimiz bir arada, dünyaya meydan okuyoruz. Yolunda gitmeyen ne olabilir ki?
She touched all of us.
Hepimize dokundu.
All of us are.
Hangimiz değiliz ki?
" A conspiracy bigger than all of us.
Hepimizi aşan bir komplo.
Yeah, well, she can ID all of us now.
- Evet ama şimdi hepimizi teşhis edebilir.
What happens to all of us then?
- O zaman hepimize neler olur?
As much as we're scared to admit it, that violence lies within all of us.
Her ne kadar kabul etmeye korksak da o şiddet hepimizin içinde mevcut.
All of us.
Hepimiz.
- All of us.
- Hepimiz.
And you didn't have to sacrifice your life to save all of us from the Dark Ones.
Hepimizi Karanlık Olanlardan korumak için kendini feda etmek zorunda değildin.
You, Kerry, your wife, all of us.
Sen, Kerry, karın, hepimiz.
There could be consequences for all of us!
Sonuçlar hepimizi ilgilendirir.
I speak for all of us.
Herkes adına konuşuyorum.
Robert, you can't keep making these unilateral decisions that affect all of us.
Robert, hepimizi ilgilendiren kararları tek başına... almaya devam edemezsin.
Well, actually, I came to see you, you know, to discuss the... the deferral plan that I emailed you about, which, again, I just feel is a win-win for all of us.
Aslında seni görmeye gelmiştim. Sana gönderdiğim e-postadaki tecil planı hakkında görüşmek için. Bence bu her iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir plan.
Actually, that's great news for all of us.
Aslında bu hepimiz için harika bir haber.
I mean, the one thing is Lin's on all of us, Germans included, so there's that.
Yani Lin hepimizin sorunu, Almanlar da dahil.
Trying to think of how to get us all to the Fillory fountain without getting us killed.
Bizi Fillory çeşmesine götürecek bir yol.. biz ölmeden tabi
But what better gift than to announce that we, us, our company will be handling all the debris disposal throughout the Middle East construction faze of this war.
Ama şirketimizin, Orta Doğu'daki savaşın inşaat aşamasında moloz toplama işini aldığını duyurmaktan daha iyi bir hediye olabilir mi?
You'll be in a hostile area where no faction is all that fond of us.
Hiçbir tarafın bizi sevmediği düşman konumunda olacağız.
Why don't you just go back to your home planet and save us all a lot of grief?
Neden geldiğin gezegene geri dönmeyip bizi kedere boğuyorsun?
Well, some of us were up all night cleaning Guano shit in Alabama while you were getting your pedicure.
Sen pedikür yaptırırken bazılarımız Alabama'da Guano boku temizliyordu.
All of it has led up to this moment, right now, right here, for us to stand together and face this crazy motherfucker.
Tüm bunlar, hepimizin birlik olup bu akıl hastası pislikle yüzleşmemize yol açtı.
If you were to offer your son's hand instead, it could be of some benefit to us all.
Kızına oğlunuzu verirseniz hepimize bazı yararları olacaktır.
The noble families of the Republic shall join us and then we march on the Signoria and secure our position once and for all.
Cumhuriyeti'nin soylu aileleri bize katılacak. Ardından meclise yürüyeceğiz. Ve ilk ve son kez yerimizi güvene alacağız.
This is difficult for all of us to believe.
Hepimiz için inanması zor.
One shipment of that stuff could fuel us and all the ships in Phoenix Squadron for a full cycle.
Bu sevkiyattan biri bizim ve Anka Filosu'nda bulunan tüm gemilerin yakıtını doldurabilir.
We're all just doing our best, tightrope walking above that pit of ungodly pain that's daring us to trip up.
Hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Acı çukurunun üzerinde gerilmiş bir ip üzerinde yürüyoruz. Bu hata yapmamız için bize cesaret veriyor.
All right, Jennings, get us out of here ASAP.
Tamam Jennings, hemen gidelim buradan.
Working with us is the only way you and your kids are coming out of this with all your arms and legs still attached.
Uzuvlarınızı kaybetmeden çocuklarınızla birlikte bu işten kurtulmanın tek yolu bizimle işbirliği yapmak.
Two of us just sitting there all alone.
İkimiz baş başa öylece oturuyorduk.
Well, whatever the case may be, I think we can all agree that Launa Cruz is having a far worse Valentine's Day than any of us.
Her ne olduysa, Launa Cruz'un Sevgililer Günü'nü hepimizden daha kötü geçirdiği konusunda hemfikiriz sanırım.
We're just swearing her in on a temporary basis'cause she's shadowing us for a couple of weeks, that's all.
Geçici bir yemin bu çünkü iki hafta bizi gözlemleyecek, hepsi bu.
All right, so we now know that you've been laundering money for Gabriel Waincroft, which means we also understand why you haven't been telling us anything, because you're scared of him.
Gabriel Waincroft'un parasını akladığını artık bildiğimize göre bizimle konuşmama sebebini de öğrenmiş olduk çünkü ondan korkuyorsun.
We, uh... we had a group of about 20 artisanal growers who... who processed through us, and then we distributed their product all across the country.
20 kişilik bir yetiştirici grubumuz vardı. Bizim gözetimimizde işlem yapar, biz de tüm ülkeye dağıtım yapardık.
I've been having trouble sleeping lately, so I suspect that it might have something to do with leaving things so... upended between us, and I do think that a certain closure would help both of us to move on is all I'm saying.
Son zamanlarda uyku problemim var o yüzden geride yapmak zorunda olduğum bir şeyler kaldığından şüpheleniyorum, aramızda bitmeyen bir şeyler. Ve bu kesin olarak son vermenin ikimize de yolumuza devam etmek için faydalı olacağını düşünüyorum.
All that pleasure, both of us feeling so sexy and good.
Bütün o hazzı ikimizin de hissetmesi çok seksi ve güzel.
all of us together 30
all of them 1505
all of it 1580
all of you 1837
all of the above 61
all of the time 16
all of me 19
all of a sudden 697
all of 26
all of' em 133
all of them 1505
all of it 1580
all of you 1837
all of the above 61
all of the time 16
all of me 19
all of a sudden 697
all of 26
all of' em 133
all of these 19
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all of what 16
of us 249
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all of what 16
of us 249
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21