And beer translate Turkish
3,843 parallel translation
Drink the wine, and beer.
Bira, şarap içeceğim.
I thought we were going to Benzio's for pizza and beer.
Benzio'ya pizza yemeye ve bira içmeye gideceğiz sanmıştım.
So I drank one beer with him and another
Ben de bira üstüne bira içmiştim.
Maybe he's chatting and drinking beer with his friends.
Belki de arkadaşlarıyla sohbet edip bira içiyordur.
Wouldn't it be better if Zig Zag's beer was the Iiqour store... and this ketchup bottle was something else?
Zig Zag'ın birası içki dükkanı olsa ketçap da başka bir şeyi temsil etse daha iyi olmaz mı?
- ¶ He left and flew overseas ¶ - Can I get a beer and two shots of vodka? - Sure.
Bir bira iki de vodka alabilir miyim?
I remember sitting up there, blood on my knuckles, beer down my shirt, sick on my shoes, seeing the orange glow of a new dawn break and knowing in my heart, life would never feel this good again.
Orada oturduğumu hatırlıyorum. Yumruğumda kan, gömleğimde bira, ayakkabıIarımda kusmuk, yeni bir şafağın turuncu ışıklarına bakıyor ve hayatın bir daha hiç bu kadar iyi olmayacağını yüreğimde hissediyordum.
You'll think enough of me to let me buy you a beer and we can look at that shoebox together.
Bir gün sana bir bira ısmarlamama izin verirsin ve o kutuya birlikte bakarız.
Some teenagers probably just broke in here to drink beer and bump uglies.
Bira içip çirkinlere atlamak için ergenler girmiştir.
So, I'm gonna cash my check, and, uh, then we'll do a little shopping, get some food and some beer.
Çekimi tahsil edeceğim ve sonra biraz alışveriş yapacağız. Biraz yiyecek ve bira alacağız.
And, uh, get me a beer with that, too.
Yanına da bira ver.
Hey, Cody, can you go run over to the fridge and... and check on my beer?
Hey Cody, gidip dolaba bakabilir misin? Bira var mı bir bak.
I'm gonna go and- - Like I said, have a beer. Nico, get this dude a beer.
Ben bir telefon açacağım, sen biranı içene kadar biter.
Now, I ain't real happy about him ransacking the place, so, I stayed right downstairs, go over to the Frigidaire and grabs me a beer, sat down and watched some TV.
Ben evi soymasından pek hoşnut değildim, bu yüzden aşağı katta kaldım. Buzdolabına gidip bir kaç bira aldım ve oturup televizyon izlemeye başladım.
Square this one away and go get a beer.
- İşleri toparla da gidip biranı iç.
So I called him and I said, "Can we have a beer at Chumley's tonight," or whatever.
Böylece onu aradım ve Chumley'de bu gece bira içelim mi?
You'd be passed a bottle of beer up by a monk on a mountaintop and you'd drink it.
Dağın tepesindeki bir keşişin verdiği bir şişe birayı içerlerdi.
put it in a cooler with ice and beer and other stuff, and then eventually put it back in?
Yarışı kazanmayı o kadar istiyorsun ki kanını bir torbaya koyup buz, bira ve diğer şeylerle birlikte soğutucuda bekletiyor ve sonra yine vücuduna enjekte ediyorsun.
Oy! Bring me another beer. And this time with a bit of froth on the top.
Bana bir bira daha getir ama bu defa biranın üzerinde köpük de olsun!
Back to a time when the best kegs of beer were opened in their honour and ladies pined for their love.
Şereflerine en iyi bira fıçılarının açıldığı ve hanımların aşkları için yanıp tutuştuğu o zamana deri dönmek.
Till, with the second beer, he takes it up and runs his host right through.
Tabi taaki ikinci birasına kadar, sonra koşup ev sahibini pat diye delen bir adam
The cool kids saw something special in you and invited you to your first party where you'd sip your first beer and finally suck face for the first time?
Hoş çocukların sende özel bir şey bulduğunu ve seni ilk biranı içip suratını buruşturacağın ilk partine davet ettiklerini mi?
Smoked grass, and I'm drinking beer.
Ot içtim, ve bira içiyorum.
And I don't even like beer.
Birayı sevmem bile..
The night we won Rothenberg's Beer Pong tournament, and Jeff Chang hooked up with that nine-foot tall chick who played the banjo.
- Ravens Burgers beer pong turnuvasını kazandığımız geceyi. Ve Jeff Chang o banjo gibi bir şey çalan 3 metrelik uzun hatunu götürmüştü.
- Not if you chug a beer and use the lube Mom gave you.
- Bira içersen acıtmaz ve annemin verdiği kremi kullan.
Who's the beer and the sidecar for?
Köşede duran bira kime?
- And a beer.
- Bir de bira.
And a beer.
Bir tane de bira.
Here is your coffee, your beer and your breakfast.
Kahveniz, biranız, bu da kahvaltınız.
Nice and cold beer.
Güzel soğuk bir bira.
- Beer and jewels, baby.
- Bira ve mücevher, bebeğim.
You know, down to the beer and the barbecue.
Birayla barbeküye varasıya kadar var.
And he spilled my beer.
Ve biramı döktü.
Who the hell are you and why are you drinking my beer?
- Sen de kimsin ve neden biramı içiyorsun?
Look, just because you took some conversation we had over beer and macaroni and decided to make it your religion doesn't mean the rest of the world gives a shit.
Bak, bizim öylesine makarna yeyip bira içtiğimiz.. bir konuşmayı alıp, dünyanın kalanına bir bok veren.. bir din yapman anlamına gelmez.
You can come or you can stay here and drink your beer and scratch your balls.
İstersen gelebilirsin yada burda kalıp biranı içip taşşaklarını kaşıyabilirsin.
Honey, when and if, I hope, I'll come home, - my wishes are sauna, - a warm sandwich and a cold beer.
Hayatım, bir aksilik çıkmaz, eve gelebilirsem isteklerim şunlar : Sauna, sıcak sandviç ve soğuk bir bira.
Hi, could I get a 2 gin and tonics and a beer?
Merhaba, 2 cin tonik ve bira alabilir miyim?
And you won't give me two bottles of beer!
Ve sen bana iki şişe bira vermiyorsun!
No, you don't. And throw out your beer.
Hayır, sevmezsin ve biranı da at dışarı.
Cos I don't want to call out Search And Rescue if Hattie's sitting in a pub in Lerwick crying into her beer.
Hattie bir barda oturmuş içiyorsa, boşu boşuna arama kurtarmayı da ayaklandırmak istemiyorum.
Beer in hand and cigarettes in her pocket.
Elinde bira ve cebinde sigaralar..
It's worth like $ 3.50, so if I could get a Sun Chips and a beer and then 50 cents in change, that would be fantastic.
Biraz cips ve bira istiyorum üstünü de 50 cent olarak alırsam çok sevinirim.
If we don't drink them, they'll be onto us, and I'm not sure I'm ready for beer yet.
İçmezsek durumu çakarlar. Biraya hazır mıyım, emin değilim.
And had a beer, and then... the next thing you know... I'm fast asleep.
.. ve bira aldım, ve sonra..... bildiğin şey..... derin bir uykuya daldım.
I'll inform Leela and come... Don't worry about her... it's just one beer!
Onu merak etme... sadece bir bira.
Here in Brazil you all stay up late, and your best beer is called Bohemian.
Burada, Brezilya'da hepiniz geç saatlere dek uyanık kalıyorsunuz ve en iyi biranızın adı Bohem.
Uh, there is beer and water in the kitchen.
Bira ve su mutfakta.
I'd drink beer with the guys and chase after girls
Çocuklarla bira içerdim ve kızların peşinden koşardım.
Ooh, I still wanna get one of those pretzels and a beer.
Ooh, hala istiyorum olsun bu simit ve bir bira biri.
beer 646
beers 69
beer pong 16
beer me 23
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
beers 69
beer pong 16
beer me 23
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
and before i forget 16
and before you know it 100
and by that 52
and by god 23
and ben 22
and back 42
and beyond that 27
and behold 28
and before you ask 32
and blue 32
and before you know it 100
and by that 52
and by god 23
and ben 22
and back 42
and beyond that 27
and behold 28
and before you ask 32
and blue 32