And grace translate Turkish
2,465 parallel translation
Silk and lace, class and grace My bumbershoot's a treat
İpek ve dantel, kalite ve zarafet Şemsiyem bir zevktir.
Rainbow Dash and Applejack may behave like ruffians but Rarity conducts herself with beauty and grace.
Rainbow Dash ve Applejack haydutlar gibi davranabilir ama Rarity kendini zerafet ve güzellik ile yönetir.
a huge, lovely tree... and Grace would be surrounded by people that love her.
Grace ise onu seven insanlarla beraber olurdu.
It's relatively new, and Grace, who is works with me on Mondays and Wednesdays, and Thursdays, and I share her with Greg across the way.
Nispeten yeni. Grace anlıyor. Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe günlerinde bana ve diğer taraftaki Greg'e yardım ediyor.
How much does a jury cost nowadays? Is it expensive? Jonathan and Grace, they cost a lot of money,... is there any money left?
Kaça mal olur jüri olayı Para kaldı mı yani?
Was that the same second you leapt onto the baggage carousel barefoot and acted out a scene from Will and Grace?
Çıplak ayak valizlerin üzerine atlayıp... Will Grace'den sahne canlandırdığın sırada mı?
Grace Travers looked me in the eye and I.D.'Ed her killer.
Grace Travers gözümün içine bakarak katili teşhis etti.
VICAR :... the grace ofour Lord Jesus Christ and the love of God and the fellowship ofthe Holy Spirit.
... Tanrımızın sevgisi, efendimiz İsa'nın rahmeti ve kutsal ruhun dostluğu üzerinize olsun.
Plus, when I introduced myself, he addressed me as "your grace" rather than the more common "my lady," and he gave a little bow and kissed my hand.
Artı, kendimi tanıtırken, bana "efendimiz" diye hitap etti, yani daha yaygın "leydim" sıfatını kullanmadı, ayrıca reverans yapıp, elimi öptü.
- Said I had the grace of a panther... - ( hisses )... And the physique of an action star.
Bir panterin zarafeti ile bir dublörün fiziğine sahip olduğumu da söylemişti.
- Mm-hmm. Grace gave me this tie for Father's Day. Oh, and also, so you know, back in Jersey and every normal city in this country, this is what a detective looks like.
Ayrıca, bilesin diye söylüyorum, Jersey ve bu ülkedeki diğer bütün normal şehirlerde bir dedektifin görünümü böyledir.
That's why I had Grace ride bareback- - to see if I was right, and I was.
Haklı olup olmadığımı görmek için Grace'i o ata bindirdim ve sonuçta haklı olduğum ortaya çıktı.
Yes, and we sure appreciate your business, Grace.
Evet ve bizimle çalıştığın için çok memnunuz Grace.
Grace is clean, as are Thomas and Cheryl.
Grace temizmiş, Thomas ve Chery de.
All right, before you sic your lawyers on me and try to take Grace away from me, I want to remind you of something.
Avukatlarını üzerime salmadan ve Grace'i benden almadan önce sana bir şey hatırlatmak istiyorum.
And then, you know, that's only gonna shrink when she starts making friends and then she goes off to college.
Ayrıca Grace arkadaş edinmeye başlayınca ve üniversite için buradan gidince bu zaman daha da azalacak, biliyorsun.
Look, all I'm saying is, it's cool with me if you want to have a photo of Grace, okay, but any other additions and decorations to the interior of this vehicle should be treated like a wiretap request where you need my authorization.
Bak, Grace'in fotoğrafını koymak istiyorsan hiç sorun değil ama bu aracın içine yapacağın onun dışında ekleme ve dekorasyonlar telefon dinleme talebi muamelesi görür ve iznimi alman gerekir.
And show them grace
Ve onlara merhamet et
A unicorn is not a unicorn without grace and beauty.
Bir unicorn zerafet ve güzelliği olmadan bir unicorn değildir.
You got Grace and, you know...
Grace senin yanında falan ya...
I'm picking Grace up from school and checking into a hotel.
Ben Grace'i okuldan alıp bir otele yerleşeceğim.
An aristocratic face with an excessive grace and breathtaking sexiness.
Mükemmel bir fizik, mükemmel oranlar ve olağanüstü bir cazibe.
I prayed for peace and prosperity to grace your future endeavors.
Bu emeklerinizin, gelecekte barış ve refah getirmesi için dua ettim.
Beloved by all, she led her kingdom with all the grace and wisdom that her parents did before her.
Ondan önce ailesinin yaptığı gibi, zarafeti ve akıllılığıyla krallığa ışık saçtı.
You are Grace... and you are Margaret... and you are Alexis.
Sen Grace'sin... Margaret'sin... Alexis'sin.
It is through the grace and munificence of our glorious Dear Leader that the Democratic People's Republic of Korea has pardoned the American imperialist for her hostile acts against our socialist nation.
Değerli Muzaffer Liderimizin alicenaplığı ve lütfuyla Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Amerikalı emperyalistin sosyalist milletimize karşı bulunduğu düşmanca davranışları affetmiştir.
I appreciate that, Grace, and I appreciate that Meg is not your first choice, but knowing that you'll be with a responsible adult...
Anlıyorum Grace, Meg'in ilk seçimin olmamasını da anlıyorum, ama yanında sorumluluk sahibi bir yetişkin olduğunu bilirsem...
And then I thought, "There's George." Grace and humour.
Zarafet ve mizah. " diye düşünmüştüm.
By this sign, you are anointed with the grace of the atonement of our Lord Jesus Christ and absolved of all past error and freed to take your place in the world he has prepared for us.
İsa Mesih'in kefaret lütfuyla vaftiz ediliyorsun ve bütün geçmiş günahlarından kurtulup bizim için hazırladığı dünyada yerini almak için özgür bırakılıyorsun.
I can't pray any longer because I'm no longer in a state of grace and prayer is our only salvation.
Dua edemiyorum, çünkü artık kerem sahibi değilim. Oysaki dualar tek kurtuluşumuz.
And it is only by the grace of god. That she's here to tell her story.
Hikayesini anlatmak üzere burada olabilmesi ise Tanrı'nın bir lütfudur.
And by God's good grace, it will be the Templars that save your life.
Ve Tanrı'nın adıyla söylüyorum ki hayatını kurtaran Tapınak Şövalyeleri olacaktır.
"Mrs. Claus, she pranced around in red sheer lace, " and every move she made was really in good grace, " so Santa got sexually aroused really, really strong,
"Bayan Clause, tamamen kırmızı danteller içinde hoplayıp zıplardı ve her hareketinde çok, çok güzel zarafet içindeydi Santa cinsel olarak çok, çok fazla tahrik oldu ve penisi çok fazla büyüdü karısı iç çamaşırlarını çıkardı ve yüzüne oturdu."
I do not know what witchcraft's in him, but your soldiers use him as the grace before meat, their talk at table, and their thanks at end.
Adamda nasıl bir tılsım var bilmiyorum. Ama askerleriniz için yemek öncesi dua da o sofradaki konuşma da, sonundaki şükran da.
And, uh, that's Grace Smith.
Ve o Gracie Smith.
Grace and Jonathan live right next door. I'm just so glad that somebody bought this terrific house. Gracie helped me with the guest list.
Grace ve Jonathan yan komşu Harika bir ev
Leave, and she dies.
- Gidersen Grace ölür
Grace, scream, and I cut you.
Grace çığIık atarsan, biter
OK, Grace... when you have gotten yourself together. I'd like for you to tell me and Lucy...
Pekala Grace kendini topla ve bana ve Lucy ye
Grace, have you ever wanted something, so much... And when you couldn't have it you had to argh... -... but you couldn't.
Grace.. sen bişeyi çok isteyip de ona sahip olamadığın oldu mu?
I know how important it is to you since grace gave it to you the day she died and...
Grace ölmeden önce verdiği için senin için çok önemli olduğunu biliyorum.
- Linda. I'm lovell, and that's grace.
Ben Lovelll, o da Grace.
By the grace of God, Her Majesty, Elizabeth Queen of England Wales and Ireland.
Tanrı'nın lütfuyla huzurlarınızda, İngiltere, Galler ve İrlanda Kraliçesi Majesteleri Elizabeth.
Some say it was the grace of God that gives us the strength to bear the shaking timbers and falling Earth.
Kimileri onun, yalpalanan ağaçlar ve yıkılan dünyaya karşı bize dayanma kudreti veren, Tanrı'nın bir lütfu olduğunu söyler.
And I just — I don't — I don't see the depressive component in Grace.
Bense Grace'de depresif bir durum göremiyorum.
I'm looking for a Grace and Fiona Peyton?
Grace ve Fiona Peyton'a bakmıştım.
No shortage of cold shoulders between Kevin, Grace and you.
Herkes soğuk davranıyor. Kevin olsun, Grace olsun, sen ol.
Grace honey, go sit over there with Tunie and Fi, please.
Tatlım, hadi gidip Tunie ve Fi'yle otur sen.
Seriously, Fi, let's say you wake up in a jail cell, like in Miami or something, and you only get one phone call... and this goes for you too, Grace.
Cidden Fi, diyelim bir gün gözünü Miami'de falan bir hücrede açtın ve sadece bir telefon hakkın var. Senin için de geçerli, Grace.
And I'm Grace Meacham.
Ben de Grace Meacham.
I've never known someone with such gentle grace and more pure heart.
Ben asla bu kadar nazik ve temiz kalbi olan biri ile karşılaşmadım.
grace 2417
gracey 16
graceful 19
and god bless america 20
and good night 44
and god said 22
and good luck 151
and god bless you 16
and goodbye 44
and good morning to you 18
gracey 16
graceful 19
and god bless america 20
and good night 44
and god said 22
and good luck 151
and god bless you 16
and goodbye 44
and good morning to you 18
and good luck to you 22
and good riddance 22
and gentlemen 19
and go 178
and go home 34
and god 50
and get the hell out of here 22
and go where 106
and good 70
and george 36
and good riddance 22
and gentlemen 19
and go 178
and go home 34
and god 50
and get the hell out of here 22
and go where 106
and good 70
and george 36