Another thing translate Turkish
3,926 parallel translation
If this party thinks we're lifting one finger to help that douche get elected, they've got another thing coming.
Bu parti o aşağılık herifin seçilmesine yardım edeceğimizi düşünüyorsa çok büyük hata yapıyor.
We didn't want it to be another thing you had to worry about.
Üzüldüğün onca şey varken bir yenisini eklemek istemedik.
It's actually another thing for the plus column.
Aslında bende başka bir makale düşünüyordum.
Another thing... Saldua phone records indicate he used his phone constantly, and then, three days ago, he just stopped.
Bir başka şey Saldua'nın telefon kayıtları, telefonunu sürekli kullandığını gösteriyor ama üç gün önce, bir anda kullanmamaya başlamış.
See? I have established a private structure, and, as long as I'm here, you're not getting another thing that comes out of that ocean.
Burada özel bir yer kurdum ve burada olduğum sürece okyanustan hiçbir şey alamazsın.
Another thing about Asperger's is that I always keep my promises, so when I tell you that I will bring back the vending machines, you can believe me.
Asperger hakkında diğer bir şey de bütün sözlerimi tutmam. Bu yüzden satış makinelerini getireceğim diyorsam, getiririm, bana inanabilirsiniz.
That's another thing he was weird about.
- Bu da onun garipliklerinden biriydi.
Oh, another thing.
Son bir daha.
But he didn't, so that's another thing we should try not to talk about.
Ama yapmadı. O zaman bu da bizim konuşmamamız gereken başka bir konu.
And I'll tell you another thing :
Ve sana şunuda söyleyeyim :
Oh, and another thing.
Ve ayrıca...
That's another thing.
- O başka.
And another thing.
Bir şey daha var.
Another thing we have in common.
Ortak noktamız olan başka bir şey.
Another thing that would be harder with four kids.
Dört çocukla daha zor olacak bir iş daha.
I have another thing to add.
Bir şey daha var.
I have another thing to add, if you don't turn in your resignation today, I will act accordingly.
Bir şey daha var. Günün sonunda istifanı verip gitmezsen bu konuyla bizzat ilgileneceğim.
Wow, another thing you don't do well.
Beceremediğin bir şey daha.
And that's another thing.
Ve başka bir şey daha.
That's another thing...
İşte başka bir şey...
Another thing... You need to close that new road.
Bir başka şey daha, şu yeni yolu kapatmayı düşünebilirsin.
And another thing Ms. Hellinger won't tell you, not only is my client innocent, but there is someone in another county being tried...
Bayan Hellinger'in size söylemeyeceği başka bir şey de,... yalnızca müvekkilimin masumiyeti değil,... aynı zamanda başka bir ilçenin de aynı suçtan...
It's one thing to have instincts, it's another to have a crystal ball.
İçgüdün olması ayrı bir şey elinde kristal küre tutman ayrı bir şey.
One thing led to another, and we've been married for four years now.
Bir şey başka bir şeye bağlandı. Şimdi dört senelik evliyiz.
They died to protect an asset that could be the only thing standing between us and another war in the Middle East.
Ortadoğu'daki bir savaşı daha önleyen tek kaynağı korurken öldüler.
"Was neither one thing or another".
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
One thing led to another, cops got called?
Her şey peş peşe geldi, sonra polisi aramadılar mı?
One thing lead to another, I ended up here, and my employee was nowhere to be found. But suddenly you appeared out of thin air.
Çalışanım gitti ve seninle karşılaştım.
Uh, I thought.. "Well, you know, it's one thing to go into a haunting" "and hear all of these stories but it's another" "thing if we could capture something on videotape".
Musallat olayına gitmek ve bütün bu hikayeleri dinlemek birşey ama video kaydıyla birşey yakalayabilsek bu tamamen ayrı birşey olur " diye düşünmüştüm.
The last thing we need in Texas, is another goddamn baby dragging us down.
Teksas'ta ihtiyacımız olan son şey hayatımızı perişan edecek başka bir bebek.
Sal, are you sure this is the thing to do? Give me another choice.
Başka bir fikrin varsa söyle.
Over the past month, if I've learned anything about you, it's that you say one thing and often mean another.
Geçen ay boyunca, eğer bir şey öğrendiysem senin hakkında, sen bir şey söylüyorsan bu daha çok başka bir anlam ifade eder.
You feel one thing one minute and then another the next.
Bir an bir şeyi hissedersin ve sonra diğeri olur.
You know, a lot of disagreement about what kind of a person she was, and there's this misconception that she was some thing, and I guess that to me is another misconception... that there is a state of affairs
Onun nasıl biri olduğu konusunda bir sürü anlaşmazlıklar oluyor ve bir şey olduğunu söylemek de yanlış bir kanı. Bence diğer bir yanlış kanı da bir vaziyetin ya da bir gerçek olayın olduğu kanısı.
So you've got someone that takes your thing and takes it to another level.
Fikirlerinizi alıp onları daha iyi bir seviye çıkartacak biri var demektir.
Turns out those cops were just another couple, had their own thing going on.
Sonradan anlaşıldı ki, o polisler de kendi olaylarıyla meşgul, başka bir çiftmiş.
He tells me he's down to do one kind of thing And it's another kind of fucking thing.
Bana yapacağı şeyi söylüyor sonra başka bir şey yapıyor.
- Last thing we need is another attempt.
En son istediğimiz bir kere daha denemesi. Tamam.
They felt a little bad about it, one thing led to another, they asked us out to, like, a dinner date.
O yüzden kendilerini kötü hissettiler, laf lafı açtı derken bizi akşam yemeğine davet ettiler.
Oh, God, sorry, I just misunderstood, and this day- - it's just been one thing after another.
Tanrım, özür dilerim, ben yanlış anladım,... bugün, sorunlar arka arkaya geliyor.
Taking a stand on our own turf is one thing, marching right up into enemy territory is another.
Kendi mahallemizde stant açmak ayrı şey düşman sahasına girmek ayrı.
Another bad thing.
Kötü bir şey daha.
Couldn't let that father face another horrible thing.
Sadece o babanın bir başka korkunç olayla karşı karşıya kalmasını istemedim.
The last thing we need is another teen tragedy of marrying too young, popping out a couple kids before you're 20 and ending up with your faces blurred out on an episode of Cops.
Kimse başka bir tane çok erken yaşta evlenmiş, 20'sinden önce 2 çocuk sahibi olmuş ve yüzleri bulanıklaştırılmış bir halde Cops dizisinin bir bölümünde yer alan bir trajedi istemez.
Said hot ass was lonely, distraught, didn't know what to do with himself, and was more than happy to come help me choreograph a new routine when I called him up, and then one thing led to another
Sözü geçen seksi parça yalnız ve perişandı ne yapacağını bilemiyordu ve yeni bir dans koreografisi için aradığımda memnuniyetle yardıma geldi. Sonra olaylar birbirini izledi ve bir de baktım ki, benim eve gelmişiz ve anlarsı işte.
If it's not a fight you can win, the best thing to do is to avoid it until another day.
Rakibi yenmek mümkün olmadığında yapılacak en akıllıca şey onun sonraki hamlesini görüp engel olmaktır.
I told him it's one thing to lie to a cop and another to lie to me.
- Polise yalan suçtur, bana yalan akıl kârı değildir dedim.
One thing leads to another.
Biri diğerine yol gösteriyor.
Another fun thing we can't do just'cause we're married.
Sadece evli olduğumuz için yapamayacağımız, eğlenceli bir şey daha.
Funny thing about droids, last thing they'd expect to betray them, another droid.
Droidlerle ilgili komik olan şey, başka bir droidin onlara ihanet edeceğini düşünmemeleri.
Can we please just talk about this Brobib thing another time?
Bu KankaÖnlük meselesini sonra konuşsak olur mu?
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things to do 42
things will change 18
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things to do 42
things will change 18