Things like this translate Turkish
1,617 parallel translation
- You've heard about things like this?
- Daha önceden bunlarla karşılaşmış mıydın?
How does he draw things like this?
Böyle şeyleri nasıl çizebiliyor?
You let her do things like this They're only girls
Gitsin ama hepsi kız çocuğu.
I, HWANG Ki-baek, don't do things like this!
HWANG Ki-baek, yapma böyle şeyler.
We run drills to prepare for things like this.
Bu tarz olaylara hazırlık için tatbikatlar yapıyoruz.
Things like this happen, they said.
Böyle şeyler olabilir, dediler.
Things like this evening.
Bu tip şeylerden.
This is why we have soft openings, so things like this don't happen.
Bu yüzden yarı açılış yapıyoruz, böyle şeyler olmasın diye.
She's always going in for things like this, you know.
- Tanrıya şükür! Sözüm meclisten dışarı, kızlar.
I always get carried away with things like this.
Hep böyle şeyler ile başarılı oldum.
Sammy's getting a little J. Love Hewitt when it comes to things like this.
Sammy böyle durumlarda hep biraz J. Love Hewitt'laşır.
I also can't stand how he can say things like this so shamelessly!
Bu da sende nefret ettiğim başka bir şey! Her şeyi insanların yüzüne söylüyorsun!
Well, I thought things like this were, uh, frowned upon by certain administrators.
Belli yöneticilerin böyle şeylere kaş çattığını sanırdım.
Look, little things like this will get us kicked out.
Bak, bunun gibi küçük bir şey, bizi kapıya koyar.
But he often gives me things like this to make me feel better.
Ama genellike böyle şeyler vererek kendimi daha mutlu hissetmemi sağlıyor.
Things like this are not supposed to happen here.
Bütün bu gibi olaylar burada olmamasını istediğimiz şeydir.
Have you ever forgotten things like this?
Daha önce de bir şey unuttun mu?
Ok, I know you live in the world of antiques and dead things and dead people, but us, normal people that live in the land of the living, we have this little invention that we like to call... ready?
Tamam, senin antikalar, hayaletler ve ölülerle dolu bir dünyada yaşadığını biliyorum. Ama biz, normal dünyada yaşayan biz normal insanların, şu isimle adlandırdığımız bir icadımız var.
The Aghoris are this religious sect in India that believe they can reach enlightenment by throwing themselves into all things that are, like, bad, basically.
Aghoriler Hindistan'da dini bir mezhep. Kendilerini tek kelimeyle kötü şeylerin içine atarak aydınlanmaya ulaşacaklarına inanıyorlar.
Well, things are a little different now. I know, but this doesn't seem like the time to tell him that we can't go.
Biliyorum, ama şu an, ona gidemeyeceğimizi söylemek için... hiç de uygun bir zaman değil.
And this guy had a full-page ad in the back of each and every one of'em selling things like dribble glasses, onion gum, hypnocoins, whoopee cushions.
Ve her çizgi romanın sonunda bu adamın tam sayfa reklamı olurdu. Garip şeyler satardı. Sızdıran bardak, soğanlı sakız, sihirli madeni paralar...
Don't joke about things like this.
Bu tip şeylerle dalga geçme.
Right about now I've got the things on the fruity slicer like this on different keys it's just different parts of the sample actually just some Turkish shit i don't even know who it's by - like it's just some random sample
Şu anda FruityLoops'ta dilimleyici üstünde farklı perdelerde çeşitli şeyler var bunlar, sample'ın farklı bölümleri gerçekte, adını bile bilmediğim boktan bir Türk şarkısından kimin yaptığını bilsem bile... bu sadece rasgele bir sample...
This is what depression looks like, this is what ADHD looks like, this is what PTSD looks like, this is what Multiple Personality looks like, whether they exist in any particular way, or they exist in the same way, or if they are the same kinds of things didn't matter.
PTSD yada çoklu çoğul kişilik bozukluğu böyle gibi bir şey, Her birinin kendine özgü özelliği vardır ya da hepsi birbirinin aynıdır yada aynı türdendir önemi yok. Nasıl görünüyorlarsa öyle
Things are not going to be left hanging like this!
Hiçbir şey böyle havada kalmayacak!
I have business connections, so I can get the lumber for the derricks. Such things go by friendship in a rush like this.
Sondaj kulesi için kereste alabileceğim bağlantılarım var çünkü böylesi acil durumlarda dostluk ilişkileri çok önemlidir.
You know, it's times like this I'm glad I don't own nice things.
Mevcut Bakiye 117,13 dolar Böyle zamanlarda güzel eşyalarım olmadığı için seviniyorum.
If things continue like this, we'll all starve.
İşler böyle giderse, hepimiz açlıktan ölürüz.
This truth, when we discover and acknowledge it... gives us harmony and fulfilment... which makes the simple things in life... like breathing, worthwhile.
Bu gerçek, onu keşfedip kabul ettiğimizde bize uyum ve tamamlanma verir ki yaşamda basit şeyleri imkanlı kılar nefes almak gibi değerli şeyler.
Seriously, man, this is, like, one of the top ten nicest things anybody has ever done for me.
Harbiden, bu benim için şimdiye kadar birinin yaptığı en büyük on iyilikten biriydi.
This is the time when we don't have to think about things like college.
Şu anda üniversite gibi şeyleri düşünmemiz gerekmiyor.
He tried to take away all the things that would let you love me like a friend or a father. This has everything to do with him.
Yatağıma girmeden, beni bir dost veya baba gibi sevebileceğin her şeyi senin elinden almaya çalıştı.
- I don't want things go like this between us.
Böyle olmasını istemiyorum.
I like this idea where no one tells you to do things, decisions are made together.
"Kimsenin sana ne yapman gerektiğini söylemediği bir yer" fikrini seviyorum kararların beraber verildiği.
I hope this location is suitable for you. I can have the rest of these things removed, if you'd like.
Umarım burası size uygundur... isterseniz bu eşyaların kalanını çıkarttırabilirim.
If things keep going like this We'll all be gone before we hear the bugle call
Savaş bu şekilde devam ederse, borazan sesini duyana kadar hepimiz ölmüş oluruz.
Now, I don't know what this mist is... but there are things in it, and they're dangerous, like Dan said.
Bu sisin ne olduğunu bilmiyorum ama içinde tıpkı Dan'in söylediği gibi tehlikeli şeyler var.
Now I understand your coming to see certain things about this world that you don't like.
Bu dünyada gördüğünüz bazı şeylerden hoşlanmadığınız ortada.
I want to calm things This weekend, if you bet with is like putting something red in front of a bull.
Bu haftasonu sakin bişeyler istiyorum Ortaya bahis koyarsan babam kırmızı bi boğaya dönüşür.
"When we reporters came upon the two of them conferring, second lieutenant Mukai said," With things going like this,
Bu ikisine konuşurken rastlayan muhabir, teğmen Mukai'nin, " İşler böyle giderse,
And it's crucial that you face this together as a couple, like you'll face many other things...
Ve çok daha önemlisi başka şeyleri göğüslediğiniz gibi bunu da bir çift olarak göğüslemeniz gerektiğidir.
This is the trace that Sid found in the victim's hair. It looks kind of like enamel or about a hundred other things I can think of.
- Sid'in kurbanın saçında bulduğu madde mine ya da aklıma gelen yüzlerce başka şey olabilir.
They'll do things there that will make this seem like a cakewalk.
Bundan kat be kat kötü şeyler yapacaklar.
You know, this is exactly why, okay, sometimes I do things like shoot up an ice cream truck.
Bu, niye dondurma aracını vurmak gibi şeyler yaptığı mı gösteriyor, tamam mı.
We will be able to buy like a hundred MP3s when this things gets over.
Bu iş bittiğinde yüzlerce MP3 çalar alabileceğiz.
It's like I said. This is bad. If things continue like this...
Coil'in raporun sonunda belirttiğine göre
I feel like I've lost so much. I thought having this baby would change things... but now that it's gone... This isn't the life that I wanted.
O kadar çok şey kaybetmişim ki, sanki bu bebeğe sahip olmak onları değiştirecekti, ama artık o da gittiğine göre istediğim hayatın bu olmadığı açık.
I mean, things don't always happen like this in real life.
Yani, gerçek hayatta her zaman böyle olmaz.
This is basically one of those, like, good news / bad news scenario things.
Basitçe söylemek gerekirse, bir iyi bir de kötü haberim var.
You know, there are some things I sure as hell will not miss about this place, like how more often than not, medical skills doesn't matter.
Bu hastanede hiç özlemeyeceğim şeyler de var, mesela, sıklıkla, tıbbi bilginin hiçbir anlam ifade etmemesi.
Îne of the pleasures of owning places like this. Doing nice things for nice people.
Böyle yerlerin sahibi olmanın faydası iyi insanlara iyi şeyler yapmaktır.
things like 24
things like that 163
like this 2040
like this one 135
like this guy 19
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
things like that 163
like this 2040
like this one 135
like this guy 19
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72
this is serious 534
this guy 1059
this isn't 241
this is good 1083
this isn't going to work 72
this is serious 534
this guy 1059