Things change translate Turkish
3,232 parallel translation
Things change.
Bazı şeyler değişebilir.
Things change, Rebekah.
Durumlar değişti Rebekah.
No matter how much things change around here, vikings are still vikings.
Burada ne kadar fazla şey değişirse değişsin, Vikingler hâlâ Viking.
But on the one day of the year, sometimes more, that the females become sexually receptive, things change.
Ancak yılın bir günü, bazen biraz fazlası, dişiler cinsel açıdan anlayışlı olurlar ve işler değişir.
And today could be a day where a lot of things change.
Bugün birçok şey değişebilir.
I keep staying with you, thinking things will change for me and Shania, but... but the thing is, if-if I don't change, nothing ever will.
Ben, Ben ve Shania için bir şeyler değişir diye düşünerek seninle yaşamaya devam ediyordum, ama... olay şu ki, eğer - eğer ben değişmezsem, hiçbir şey değişmeyecek.
All right, Blaine Anderson, time to change things up.
Pekâlâ, Blaine Anderson, biraz değişiklik yapma vakti geldi.
It's funny how an attack by your greatest enemy can change things overnight.
En büyük düşmanınızın saldırısıyla bir gecede her şeyin değişmesi çok acayip.
My only thought at that point was, if this exorcism don't change things.
Benim tek bir endişem vardı. Ya şeytan çıkarma işe yaramazsa.
♪ There's a million things that I can't change
? There's a million things that I can't change
♪ There's a million things I could change
? There's a million things I could change
"accept the things you cannot change."
Şeyleri Kabullen " başlığı altında geliyor.
Well, with my new funding, things can change.
Tamam, yeni bütçemle bu durum değişebilir.
I was hoping that when I brought you back, things would change here, that the final battle would begin.
iyi sizin unvaninizda geçen bir kelime. - Glinda, ona söylemeyecek misin?
It was proof that things could change.
Bir şeylerin değişebileceğinin kanıtıydı.
It's one of the many things I imagine you'll change when you join the company.
Şirkete başladığından fark edeceğin pek çok şeyden biri.
And things won't change.
Sonuçta da hiç bir şey değişmez.
God, grant me the wisdom and serenity to accept the things I cannot change the courage to change the things I can and the wisdom to know the difference.
Tanrım, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmem için bana akıl ve huzur ver. Değiştirebileceklerim için cesaret ve iyi ve kötüyü ayırt edebilmem için akıl ver.
Do you pull people's hair to change things?
Bir şeyleri değiştirmek için mi yolarsın birini?
Took a few thousand years, but you know, things can change...
Birkaç bin yıl aldı ; ama bazı şeyler değişebilir....
Maybe I need to change how I see things, and that will change my programming, my training.
Belki bakış açımı değiştirmeliyim.. ve bu benim programımı.. yani eğitimimi değiştirecek.
It's hard for me to change things.
Benim için bazı şeyleri değiştirmek zor.
Just, you know, now things don't have to change.
Sadece şimdi hiçbir şey değişmek zorunda değil.
Yeah. Things are gonna change around here.
Evet, burada işler değişecek.
Marcus will be kept out of sight, but treated well while you run things here, forcing a change of guard at the White House.
Marcus gözlerden uzak tutulur, iyi muamele görürken sen burada işleri yürütür, Beyaz Saray'ın bekçisinde bir değişikliğe mecbur edersim.
Things are about to change in this world.
Bu diyarda işler değişmek üzere.
Some things never change.
Bazı şeyler hiç değişmez.
But there are things about you That neither of us can change, so...
Ama seninle ilgili ikimizin de değiştiremeyeceği şeyler var, o yüzden...
The artist studies the laws of perspective, works out how colours change, looks very closely at the underlying structure of things.
Sanatçı, perspektifin ilkelerini öğrenir renklerin nasıl farklılaşacağını çözmeye çalışır ve objelerin temeline iner.
But by making that simple change, foragers who live throughout the landscape picking things up all over the place are starting to become farmers who have an investment in ONE piece of earth.
Bu basit değişiklikle, arazi boyunca yerlerden bir şeyler toplayarak yaşayan kaşifleri, yeryüzünün bir parçasını... işleyen çiftçilere dönüştürdü.
This guy says he can change things.
Bu adam sana birşeyleri değiştirebileceğini söyleyecek.
Some things never change.
Bazı şeyler hiç değişmiyor.
These things seem to change so slowly... and then suddenly, like an avalanche, everything changed!
Bu tür şeyler çok yavaş değişiyordu. Ancak birden, tıpkı bir çığ gibi, her şey değişti.
"Doctor Who" poses questions such as "if you had the ability to travel in time, " would you go back and change things and morally, should one do that and ethically, should one do that? "
Doctor Who bazı sorular doğuruyor,... örneğin, "Zamanda geri gitme yeteneğiniz olsaydı,... gidip zamanı değiştirir miydiniz,... ve ahlaki olarak bu doğru mu,... etik olarak yapılmalı mı?"
The temptation must always be there, to just step out of that and change things and intervene.
O dürtü her zaman orada olmalı,... bir adım atıp işleri değiştirme, müdahale etme dürtüsü.
It's important to change and learn new things in order to live on.
Önemli olan değişmek ve yaşadıkça yeni şeyler öğrenmeye çabalamaktır.
The problem of torture... that the thugs just said, what they thought the good guys wanted to hear... So as all other things, had torturing change, evolve.
İşkencede ki sorunun, maruz kalanın genellikle, iyiler ne duymak istiyorsa onu söylemesi olduğunun fark ettiler böylece her şey gibi, işkencede değişmek, gelişmek zorunda kaldı.
Things are gonna change around here.
Buradaki işler biraz değişecek.
we talked it over after some times passed and decided to change things, leave everything to me.
Bir süre önce tekrar bu konu hakkında konuştuk. Ve her şeyi bana bırakmaya karar verdik.
And it wasn't until after that that things just started to change.
Zaten ondan sonra bir şeyler değişmeye başladı.
Oh, this is gonna change things.
Adamım, bu bir şeyleri değiştirecek.
You know, some things do change.
Aslında bazı şeyler değişir.
We don't have powers to just change things whenever we like.
Öyle canımız istediğinde istediğimiz şeyleri değiştirme gücümüz yok.
Things don't change.
Hiç bir şey değişmeyecek.
It was gonna change things, make things better for us.
Herşeyi değiştirecek, bizim için daha iyi yapacaktı.
It's all from me, I want to change things.
Benim fikrim, her şeyi değiştirmek istiyorum.
It just goes to show you, some things never change.
Bir şeylerin asla değişmediğini gösteriyor.
It takes two things to change the world... and you'd be surprised how many people have good ideas.
Dünyayı değiştirmek iki şey ister... Kaç kişinin güzel fikirleri olduğunu bilsen şaşırırsın.
If you want things to be different, you can still change them.
Olayların farklı olmasını istiyorsan, hala değiştirme şansın var.
They learn about our cameras and scanners and Ukrainian ex-naval commandos but some things don't change.
Kameralarımızı, dedektörlerimizi ve Ukraynalı eski deniz komandolarını öğreniyorlar, ama bazı şeyler değişmiyor.
so let's say things do change
Yani şartlar değişebilir diyebiliriz.
things changed 35
change 372
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
change of plans 315
changed your mind 19
change 372
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
change of plans 315
changed your mind 19
change the subject 37
change is good 26
changed my life 21
change your mind 62
change it 83
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
things 422
thing 1205
change is good 26
changed my life 21
change your mind 62
change it 83
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things happen 87
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44