English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Things fall apart

Things fall apart translate Turkish

84 parallel translation
We accept that things fall apart, but they don't have to.
Biz işlerin kötü gitmesini kabullendik, ama onlar mecbur değiller.
Mr. Director, don't let things fall apart.
Müdür Bey, işlerin bozulmasına izin vermeyin.
"Things fall apart The center does not hold"
"Her şey un ufak oluyor Çıktı çivisi dünyanın"
Things fall apart.
Her şey un ufak oluyor.
" Things fall apart, the center cannot hold.
" Her şey yıkılıyor. Hiçbir şey tutunamıyor.
" Things fall apart :
" Mevcudiyetler yıkılır :
Things fall apart they say...
Her şey parçalanıyor.
He says he likes it when things fall apart.
Hoşlandığını söyledi, nesneler parçalanınca.
They didn't put all this time and money behind you to let things fall apart now.
Sana bunca zaman ve parayı her şey mahvolsun diye ayırmadılar.
COME ON, THINGS FALL APART IN THE CONSTRUCTION INDUSTRY ALL THE TIME.
Hadi ama, inşaat sektöründe, daima bir şeyler dağılır.
Things fall apart.
Parçalanırsın.
Things fall apart, Especially all the neat order of rules and laws. The way we look at the world is the way we really are.
Özellikle de kuralların ve kanunların tertipli düzeni... dünyaya bakma biçimimiz aslında bizim kim olduğumuzdur.
Penny, things fall apart, and we put them back together.
Bazı şeyler bozulur ve biz tamir ederiz.
"Wait"... till things fall apart first!
"Bekle"... her şey berbat olana kadar!
But when things fall apart... even just a little... it becomes clear- - we're no better than animals.
Ama içimizdeki şeyler dağıldığında çok az olsa da, bir şeyi daha net anlarız :
"things fall apart, " the center cannot hold.
Herşey dağılır, merkez tutamaz.
Things fall apart.
Bir şeyler düşer.
Now, would either of you two officers care to explain How Colonel young managed to let things fall apart so fast?
İkinizden biri bana Albay Young'ın işlerin bu kadar çabuk mahvolmasına nasıl izin verdiğini açıklayabilir mi?
" Things fall apart ; the centre cannot hold.
" Parçalar ayrılırken bütün dayanamaz.
Pam Ayers was right, things fall apart.
- Pam Ayers haklıymış, parçalar dağılıyor.
Maybe I'm not letting loose because every time I do, things fall apart.
Belki kaybetmek istemiyorumdur. Çünkü ne zaman yakınlaşsam bir şeyler bizi ayırıyor.
If things fall apart, you can just leave, buf the FSSI Of US SFS stuck h € I'S to deal with ii.
Eğer işler ters giderse, sen ayrılabilirsin ama geri kalanlarımız bununla başa çıkmaya çalışmalıyız.
Things are less likely to fall apart without you there.
Burada olmanız olayların karışmasını engelleyecek.
Things began to fall apart almost immediately.
Her şey çabucak bozulmaya başladı.
Oh, I get another job, and things just fall apart.
Oh, başka bir iş buluyorum ve herşey parçalanıyor.
Things just seemed to fall apart after that.
Ondan sonra sanki her şey kötüye gitti.
But whenever things are at their best, I start waiting for them to fall apart.
Ama ne zaman her şey tam yolunda olsa, bozulmasını beklemeye başlıyorum.
If people were to know of the things that I know, it would all fall apart.
Eğer insanlar benim bildiğim şeyleri bilselerdi, herkes aklını yitirirdi.
The falcon cannot hear the falconer Things fall apart
'Şeyler ayrılıyor.
I see things in gray and that's what makes us different and that's what made me fall in love with you and that's what is tearing us apart.
Ben olayları gri görüyorum. Bizi farklı kılan da bu. Sana aşık olmamı sağlayan da bu, bizi ayıran da bu...
I knew things would fall apart without me.
İşlerin bensiz yürümeyeceğini biliyordum.
Things fall apart, Buffy.
Herkes ortada kalır, Buffy.
Then things really started to fall apart.
O zaman her şey dağılmaya başladı.
Right up until the point where I gave you the cake... and things seemed to fall apart.
Ta ki, pastayı sana verene kadar ve her şey çığırından çıkmış gibiydi.
- Things won't totally fall apart while you're gone. |
- Sen gittin diye işler tamamen durmaz. - Ben bir hemşire tuttum.
Things do tend to fall apart, you know.
Her şeyde bozulma eğilimi vardır bilirsiniz.
Bullshit. Turning and turning in the widening gyre, the falcon cannot hear the falconer. Things fall apart, the center cannot hold.
İçinden dönen yine içe gider, seni senden başkası duyamaz hiçbir kelimen dünyada kaybolmak kadar yeterli olmaz ama masumsan eğer bunu her an her yerde hisset
We got to go now, or things are gonna fall apart.
Hemen gitmeliyiz, yoksa her şey mahvolur.
And that's when things started to fall apart.
Ve sonra ayrı takılırdık.
Guys'Night Out is just what I need. This Alex thing has me all screwed up. I just keep waiting for things to fall apart with Dean, but it's just not happening.
Erkek erkeğe dışarı çıkmak tam da ihtiyacım olan şeydi Bu Alex meselesi kafamı karıştırıyor... özellikle onun Dean ile arasının bozulmasını beklemekten başka yapacak şey yok... ve bu da gerçekleşmeyecek gibi
With Dad down, I'm struggling to make sure things don't fall apart out there.
Babamın hastalanmasından sonra, işlerin kontrolden çıkmadığından emin olmaya çalışıyorum..
Even here things are beinning to fall apart.
Burada işler yok olup gidiyor.
Things will fall apart if I'm not here.
İşlerin başında durmam lazım.
A couple more little things - he might just fall apart.
Böyle birkaç şey daha... Kesin çökerdi.
Could things really fall apart even more?
Olaylar bundan daha da kötüye gidebilir miydi gerçekten?
After all the things we threw at khrushchev, You know what made him fall apart?
Biz Kruşçev'le o kadar uğraştıktan sonra onu çileden çıkaran ne oldu biliyor musun?
I guess things really started to fall apart a couple days ago... right after Figgins called us into his office for a sit-down.
Sanırım her şey iki gün önce, konuşmak için, Figgins bizi odasına çağırdıktan sonra kötüye gitmeye başladı.
The minute you think you're getting things sorted is the moment it all starts to fall apart.
Tam da her şeyi yoluna koydum derken işler yeniden sarpa sarıyor.
Things are going to fall apart today.
- Oh, hayır. Doktor Frayn'ı aramanı istiyor.
You're not surrounded by a lot of relatives, but you're surrounded by people who helped you out and stuck around when things started to really fall apart.
Etrafında çok fazla akraba yok fakat sana yardım eden ve işler sarpa sarınca yanında duran bir sürü insan var etrafında.
I mean, yes, divorce sucks, but sometimes things need to fall apart to make way for better things.
Yani, evet, boşanmak berbat, fakat bazen bazı şeyler daha iyi şeylere yol almak için ayrılmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]