Are you going in translate Turkish
2,461 parallel translation
Are you going in?
- Git - Hayır sen
Because if you don't, I'm going to dedicate the cover story to the Presidential elections in ( where are you from? )
Yapmadığın takdirde kapak hikâyesini başkanlık seçimlerine ayıracağım.
'm going in. Are you sure it was for tonight?
Bu gece için olduğundan emin misiniz?
And he walks in and, "Oh, you know things are going to liven up a little bit," and within half an hour, he's insulted pretty much everyone who's sitting at the bar, including the people who are working there, and these sort of undertone sort of insults where he's one of those guys, when they leave, you're glad they did.
İçeri girer ve "işlerin biraz canlanması lazım," diye konuşur ve yarım saat içinde barda oturan herkesin canını acayip sıkar orada çalışanlar da dahil böyle donuk bir sesle milleti aşağılar hani şu herifler vardır ya gittiklerinde rahatlarsınız.
Are you going to look your best friend in the eyes, and lie to him and say, " No, that never happened.
En iyi arkadaşının gözlerine bakarak yalan söyleyebilecek misin? ve, " Hayır, bu hiçbir zaman olmadı.
What, are you going to shoot me right here on your porch in broad daylight?
Ne oluyor, beni buracıkta günışında sokaktayken vuracak mısın?
This is what you are going to learn to do in my class.
Dersimde bunu öğreneceksiniz.
No, it's fine, because you're going back to lock-up... and the cops are gonna be on Hal's ass.
Hayır, herşey yolunda, çünkü sen hapse geri gidiyorsun..... ve polisler Hal'in kıçının dibinden ayrılmayacak.
The good news is, the really good news, in a month and a half, that's not gonna be my problem'cause I'm going on vacation, and you are gonna disappear forever.
İyi haber ise, gerçekten iyi haber bir buçuk ay sonra bu artık benim problemim olmayacak. çünkü ben tatile çıkacağım ve sende sonsuza dek kaybolacaksın.
So where are all these new jobs going to be when you graduate in the spring?
O yeni işler nerede olacaklar baharda mezun olduğunda?
Hey, you guys are going to catch pneumonia dancing in the rain like that.
Yağmurda dans ederseniz zatürree olursunuz.
You're going back in that cave, and you are going to get me more treasure.
O mağaraya girecek ve bana daha fazla hazine getireceksin.
Then again, you need to wear a bra, or those breasts are going to look like those poor women in biafra.
Ama önce sutyen takmalısın. Yoksa göğüslerin Biafra'daki zavallı kadınlarınki gibi olur.
We are convinced you do not need to see you play más soccer if you want to leave mañana in This game of the night we're not going to blame even a little bit
ve bu oyun senin için önemli
But I'm going to prove that if you believe in him, you are the sucker.
Ama bu efsaneye inanıyorsanız avlanan siz olacaksınız.
And you're just in time, because tomorrow the girls and I are going to perform a song for Glee Club extolling the benefits of celibacy.
Tam vaktinde geldin, çünkü yarın kızlarla seksten sakınmanın yararları üzerine bir şarkı söyleyeceğiz Glee kulübünde.
I think you're adorable, and the only people that are going to be dying tonight are the people in that audience, because you and I are going to kill this thing.
Bence sen övgüyü hakediyorsun, ve sadece insanlar seyircilerin önünde iken ölecek gibiler ama aslında öyle bir şey olmayacak, Çünkü sen ve ben bunu yeneceğiz..
You are going global now, which is... awesome, frankly, but you have spent more time in the shadows than you ever have in the spotlight.
Artık dünya çapındasın ve bu harika bir şey ama ortalıkta olduğundan fazla geri planda kaldın.
You just have to have faith in what you are... And what you're going to be.
Sadece ne olduğuna ve ne olabileceğine inancın olsun.
Are you going to cut my head off and leave it in a manger scene at Christmas, and then an old Italian nun finds it?
Kafamı kestikten sonra İtalyan bir rahibenin bulması için samanlığa mı atacaksın?
Are you going to turn me in for concealing evidence?
Bana delilleri gizleyebileceğini mi söylüyorsun?
'Cause we all pulled together to get back on solid footing, and I saw the two of you huddled up in here earlier, and I'd hate to think that things are going in the wrong direction.
Beni dinle, Sadece Bratton müvekkillerimizin peşinden gitmiyor, onlar bizi içten fethetmek istiyorlar. Ne o şimdi de Sezar mı oldun? Bu Roma imparatorluğu değil.
Are you going to help a friend in need, or are you going to flake out?
Yardıma ihtiyacı olan arkadaşına yardım edecek misin, yoksa yorgunum mu diyeceksin?
We are going to convince him that Louis is a casual summer acquaintance, and you and I are madly in love.
birbirimize deli gibi aşık olduğumuza ikna edeceğiz.
Oh. But you are going in for the interview tomorrow?
Ama yarın mülakata gidiyor musun?
So are you going on, like, a year-long walking tour of the set of The Lord of the Rings in New Zealand?
Yani sen Yüzüklerin Efendisi'nin Yeni Zelanda'daki setinde bir yıllık yürüyüş turuna katılmış gibi gidiyor musun?
When are you going down there? In a few days.
Ne zaman gideceksin yanına?
You are not going back in there.
Oraya bir kez daha girmeyeceksin.
Are you sure we're going in the right direction?
Doğru yoldan gittiğimize emin misin?
How the hell are you going to get her out in four hours?
Onu, o lanet yerden dört saat içinde nasıl alabileceksin?
Lieutenant Kelly and his friends are going to hold on to that evidence, in case the relationship between you and I should deteriorate.
Yüzbaşı Kelly ve dostları senin ve benim aramızdaki ilişki bozulabilir diye bu delili ellerinde tutacaklar.
I hope you have some serious luggage, because you all are going on a private jet to meet her in person at the end of the month.
Umarım yeterince bavulunuz vardır çünkü bu ayın sonunda onunla kişisel olarak özel jetle tanışmaya gideceksiniz.
At least the fact that you are going to leave me for another woman has been agreed in advance.
En azından beni başka bir kadın için terk edeceğin konusunda önceden anlaştık.
You are going to be the fairy godmother in the most beautiful love story ever.
- Shari, Shari... Şimdiye kadarki en güzel aşk hikayesinin mimarı sen olacaksın.
Are you going to let me in?
İçeri gelebilir miyim?
Ten dogs in a minute. Let's do this. You guys are going down.
defolunn bir dakikada on sosisli yap şunu perişan oluyorsunuz çocuklar biz kazanıyoruz hadiii
I am still going to kick your team's ass. OK, girls, listen up. Football is a religion, and you are now in church.
takımını yinede mahvedeceğim tamam kızlar dinleyin futbol dindir ve siz şimdi kilisedesiniz bu alanda rezillik olmaz kurallara göre oynayacağız topu düşürürseniz oyun devam eder dört deneme ve top el değiştirir havada topa vurmak yok, extra puan yok ve gol çizgisini geçmek ( TD ) yedi puandır.
Lose, and you are going and marry in Moscow.
Kaybedersen, Moskova'ya gidip evlenebilirsin.
You are going to a chateau in the French countryside.
İşte bu amigo. Fransız kırsalındaki bir şatoya gideceksiniz.
Are you going to believe what you read? Or what's right in front of your eyes?
Okuduğuna mı yoksa gördüğüne mi inanacaksın?
You know in boxing there's a lot more going on than the opponent standing in front of you, and there are a lot of elements that go into winning a fight.
Boks, karşındaki bir rakipten ya da bir maçı kazanmaktan çok daha fazlasından ibarettir.
Alright, so when are you going to have the assignments in by?
Pekala, eksik ödevlerini ne kadar bir süre içinde teslim edersin?
So, when are you going to bring in Chris Sanchez?
Neyse, Chris Sanchez'i ne zaman getireceksin?
Are you aware Mr Sanchez was going to be a witness for the plaintiffs in this case?
Bu davadaki davacılar için Bay Sanchez'in tanık olacağının farkında mıydınız?
Where are you going without an umbrella in this weather?
Böyle bir havada şemsiyeni almadan nereye gidiyorsun?
Um... you're not planning on going up in this thing though, are you?
Evet. Bununla uçmayı planlamıyorsun, değil mi?
He's lost, he's not a criminal. Why are you going to put him in jail?
Bu çocuk kaybolmuş, suçlu değil, Neden onu hapse koymak istiyorsunuz?
Neil was going to work in the depot, but... me, you and Rio Ferdinand are on sales, like, having a laugh and that.
Neil depoda çalışacaktı ama sen, ben ve Rio Ferdinand satışla ilgilenirken bol bol eğlenecektik.
Those of you still taking part in the evacuation are going to form two lines.
Tahliye olmayı düşünenleriniz iki sıra oluşturacaklar.
We're gonna get you a car, we're gonna drive around in circles in a parking lot and you are going to learn how to drive.
Araba sürmeyi öğrenmen için bir araba kiralayıp boş bir parkta direksiyon çalışacağız.
Francesca, are you ever going to invest in my doggy mall?
Francesca, köpek merkezime yatırım yapacak mısın?
are you okay 10556
are you all right 6257
are you 9496
are you done 359
are you sure 6189
are you cold 191
are you fucking serious 72
are you kidding me 3423
are you married 428
are you ok 2809
are you all right 6257
are you 9496
are you done 359
are you sure 6189
are you cold 191
are you fucking serious 72
are you kidding me 3423
are you married 428
are you ok 2809
are you there 1616
are you crazy 2783
are you serious 3114
are you free tonight 40
are you ready 1883
are you mad at me 175
are you listening 493
are you listening to me 401
are you nuts 615
are you mad 557
are you crazy 2783
are you serious 3114
are you free tonight 40
are you ready 1883
are you mad at me 175
are you listening 493
are you listening to me 401
are you nuts 615
are you mad 557