English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bring him back

Bring him back translate Turkish

1,984 parallel translation
Bring him back alive.
Onu canlı getir.
I'd bring him back if I could, but I can't.
Yapabilseydim onu geri getirirdim. Ama yapamıyorum.
Can your people bring him back?
Adamların onu geri getirebilecek mi?
You could bring him back to me.
Onu bana geri getirebilirsin.
Anything that i said or did would not bring him back.
Söylediğim veya yaptığım hiçbir şey onu geri getiremez.
- When you find him, bring him back here.
Onu bulduğunda buraya getir.
If I could bring him back to you, I would.
Eğer onu sana getirebilseydim, emin ol yapardım.
They couldn't bring him back.
Tekrar çalıştıramadılar.
- i'm gonna find him, And i'm gonna bring him back, mom.
Onu bulup geri getireceğim anne.
I'm gonna find him, and I'm gonna bring him back, Mom.
Onu bulacağım ve geri getireceğim, anne.
- Is that gonna bring him back?
Bu onu geri getirecek mi?
I'll bring him back.
Onu hemen geri getiririm.
I'll bring him back.
Geri getireceğim.
We're gonna find that our victim was tortured a little too enthusiastically, and then the government tried to bring him back to life.
Kurbanımız nasıl hevesle işkenceye uğramış öğreneceğiz. Ardından da hükümet hayata döndürmeye çalışmış bir de.
Get him. Bring him back.
Git onu geri getir.
I'll bring him back soon.
Yakında geri getiririm.
Nothing will bring him back.
Hiçbir şey onu geri getirmeyecek.
I say you bring him back into school tomorrow, all right?
Bence sen onu yarın okula geri götür, tamam mı?
Nothing here that will bring him back.
Burada onu geri getirecek bir şey yok.
Bring him back to her room.
Annesinin odasına götür onu.
Find Arthur, bring him back to Camelot.
Arthur'u bulup Camelot'a geri getirin.
Find him. Bring him back here as quickly as you can.
Onu bulup, mümkün olduğunca çabuk buraya getirin.
Then bring him back and let him tell me himself.
O halde onu bırakın da, bunu bana kendisi söylesin.
And you're not gonna bring him back tomorrow?
Ve sen de yarın onu bırakmak mı istiyorsun?
Hong Seung Ryong and our three agents... Who were supposed to bring him back are dead.
Hong Seung Ryong ve onu getiren üç ajanımız öldürüldü.
It won't bring him back!
Onu geri getiremem!
I'm going to find him and bring him back.
- Onu bulacağım ve geri getireceğim.
I bring him back to Newcastle.
Onu Newcastle'a tekrar getirdim.
And we ask you Lord to keep him safe and bring him back really soon.
Tanrı'dan onu korumasını ve çabucak dönmesini istiyoruz, değil mi?
I'll cut my throat to bring him back, Dad.
Onu geri getirmek için canımı veririm, baba.
- Want me to bring him back?
- Geri getirmemi ister misin?
You will be followed when you leave here and the Church will stop at nothing to bring him back into the fold.
Buradan çıktığın an takip edilmeye başlanacaksın ve şunu unutma ki kilise asla vazgeçmeyecektir.
Locate and arrest the vice president then bring him back to Galactica.
Başkan Yardımcısını bulun ve tutuklayın. Sonra da Galactica'ya getirin.
Wait right here, I'll bring him back.
Burada bekle. Onu da alıp hemen geliyorum.
Saying his name won't bring him back.
İsmini söylemek onu geri getirmez.
Do what you do to bring him back..
Yaptığın şeyi yap onu geri getirmek için..
Our father was a great man, but we can't bring him back.
Babamız harika bir adamdı fakat onu geri getiremeyiz artık.
You can bring him back in pieces for all I care, but alive
Onu paramparça bir hâlde getirebilirsiniz ama öldürmeyin.
And I'm determined to bring him back... then make a deal with the universe.
Onu geri getirmeye karar verdim. Ve evrenle bir anlaşma yaptım.
So, I'll need you to track him down and, uh, interview him... and tape it and bring it back to me.
Bu yüzden, onu araştırmana ihtiyacım var görüş onunla... ve kaydet ve bana getir.
Use these fragile cells to bring my little boy back so I can hold him in my arms again.
Sana yalvarıyorum bunu kullan ve oğlumu geri getir ve ben de onu bir kez daha kollarımın arasına alabileyim.
Well, first of all, you're gonna bring, Cass back from wherever you stashed him.
Önce nereye gönderdiysen Cass'i geri getireceksin.
Look, my lawyer said I shouldn't say a word, but when I was overseas, a guy asked me to help him bring some goods back to the states.
Bak avukatım tek kelime dâhi etmememi söyledi, ama oradayken bir adam bazı eşyalarını Amerika'ya getirmem için yardım istedi.
Bring her back if she's alive. And in the meantime, summon Jack so I can ask him about this Central Station.
Eğer hâlâ hayattaysa buraya getirin ve bana hemen Jack'i çağırın.
Bring him back.
Getirin onu.
All I want from you is to bring him to us, and everything will go back to the way it was.
Senden tek isteğim onu bize getirmen, ve herşey eskisi gibi olacak.
Sounds like the perfect time to take him down and bring my father back.
Onu indirip babamı kurtarmak için mükemmel bir zaman gibi.
"I'll bring you the box," he says, but I've called him back.
O da "Kutusunu getireyim" dedi. Arkasından seslendim...
I offered him everything I had. Just to bring Marcus back to me. Everything.
Marcus'u geri getirmesi için elimde avucumda ne varsa ona teklif ettim.
We called his parents and who told him to bring back here.
Ancak ailesini aradığımızda, buraya geri getirmemizi istediler.
I begged Him to bring my mom back.
Annemi geri vermesi için O'na yalvarmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]