English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Camera one

Camera one translate Turkish

603 parallel translation
Camera one, take close shots.
- Kamera 1, yakın çekim yap.
- Camera one, pan Section "E" again.
- Kamera 1, kamerayı yine E Blok'a çevir.
( Number Two ) Camera One, are you ready?
1. kamera, hazır mı?
'Camera One, perfect, sir.'
1. kamera kaydetti efendim.
Can I see opening shots, please? Camera one.
Açılış çekimlerini görebilir miyim, lütfen?
Camera one.
Kamera bir.
We've got a four-second station I.D., fade in to camera one, you're on your own.
4 adet ikili kameralı çekimimiz var. Kamera 1'i söndür ve başla bakalım.
Camera one, ready to fade up.
Kamera 1, birleştirmeye hazır ol.
Zoom in, camera one.
Kamera bir, zumla.
Camera one, swing in for end title card.
Kamera bir, "SON" başlığı kartına dön.
Camera one. Move out to her waist and hold on her.
Kadının belini çekme de orada tut.
Page 205, you want camera one or two?
Sayfa 205, kamera bir mi, iki mi?
- Camera one, a little tighter. - You said the Japanese developed German chemical warfare systems.
Japonların biyolojik ve kimyasal savaş silahları ürettiğini söylediniz.
Alright. Stand by camera one please..
Birinci kamerada kalın, lütfen.
My father bought this camera one year.
Babam. O yıl bir kamera almış.
Camera one, camera two.
Kamera bir, Kamera iki.
Oh, look, there's the one... when I left the camera running on the tripod, remember?
Ah, bak, işte bu o kamerayı sehpasında bıraktığım zaman, hatırladın mı?
The camera costs 600 dollars and the stuff inside is not less than one thousand.
Kamera 600 dolar ve içindeki malzemede 1000 den az değil.
I think that there's no one there, so why don't you face the camera?
Sanırım hiç kimse yok orada, niçin kameraya dönmüyorsunuz?
Camera number one in position.
Ne?
- Camera, number one position. - playback. - Quiet.
Chance Wayne, Franz Albertzart'dır.
We came to one of Moscow's universities during the entrance exams, set up our camera in the yard and tried to observe, without being noticed, how people await the results of the exams,
Moskova yüksek okullarının giriş sınavlarından birinde kameramızı okul bahçesine kuruyor, ve farkettirmeden
Every time our camera took a picture, another one was taking a fix on the stars.
Elbette kameramız her resim çekişinde, bir başkası da yıldızların konumunu kaydediyordu.
One pistol, 20 rounds ammo, a medical kit, camera, TX9.
Bir silah, 20 kadar sabun, ilk yardım çantası, kamera, TX9.
Part of the sun probe's equipment was a cine camera set to take one picture a minute for the duration of the flight.
Sun Probe'un ekipmanlarından biri de uçuş boyunca dakikada bir kere olmak üzere fotoğraf çeken bir kameraydı.
one of a camera, one of a tape recorder.
Biri kamera, diğeri ses kayıt cihazının görüntüsü.
There's one camera.
Bir kamera var.
The wee chappie now facing the camera is one of Rimspoke's rusty assistants.
Kameranın çevrildiği bu minik kuş Rimspoke'nin yeteneksiz yardımcılarından biri.
For one thing, the body was completely cut off by the camera.
Bir taraftan vücudunun bir kısmı fotoğraf makinesiyle kırpılmıştı.
One camera follows the action and four cameras follow a simple-minded boy at the other end of the track.
Bir kamera aksiyonu takip ediyor ve dört kamera ise diğer taraftaki saf çocuğu takip ediyor.
My television is gone, my camera, one of my suitcases.
Televizyonum gitti, kameram, bavullarımdan biri.
I'm looking for my camera, I want to get one last shot.
Kameramı arıyordum. Son bir resim daha çekmek istiyorum.
I'm the only one with a camera
Kamerası olan bir tek ben varım.
Camera one. Stand by, camera two. Go, Pete.
Birinci kamera.
Camera one.
İkinci kamera beklemede.
This was the description of the first camera... the camera obscura, the prototype of all image-forming cameras, including the one that's bringing you this picture.
Bu, ilk kameranın tasviriydi. Karanlık oda kamerası tüm görüntü oluşturabilen kameraların atasıdır bu görüntüyü size ulaştıranınki de dahil.
Take one of the best camera men with you.
En iyi kameramanlardan birini yanına al.
And one of our surviving film producers rescued a camera from the wreckage.
Ayrıca, film yapımcılarımızdan bir tanesi enkazdan bir kamera kurtardı.
- Camera 3, back off.
- Kamera 3, öne.
- Stand by, camera three. One, give me a close shot.
Geniş plan alalım.
Steve will be here in just one minute with the camera.
Steve şimdi makineyle birlikte burada olur.
Where's a camera when you need one?
Kameraya ihtiyacın olduğunda yanında olmaz.
- Oh, you don't need a bag for just one camera, do you?
Bir makine için çantaya ihtiyaç duymayacaksın, değil mi?
It's a videotape recorder and camera rolled into one.
Videokaset kaydedicisi ve görüntü alıcısı bütünleşik.
You only had one camera crew on that date rape piece, right?
O tecavüz haberinde sadece bir kamera vardı, değil mi?
Ask yourself how we were able to see that.. .. when he only had one camera and that was pointing at the girl during the interview.
Kendine bir sor, sadece bir tek kamera varken o da röportaj boyunca kıza çevriliyken, biz bunu görmeyi nasıl başardık?
When I fired this idiot the other day, I decided to replace him with one of those camera surveillance systems.
O aptalı işten kovduğumda yerine kameralı güvenlik sistemlerinden birini kurmaya karar verdim.
Steinberg he got one of the camera girls to take a picture of me in the midst of my disorientation.
Steinberg fotoğrafçı kızlardan birini aldı. Karışıklığımın ortasında resmimi çekmek için.
Why do we need five guys to take a camera from one old man?
Bir ihtiyarın elinden kamerayı almak için neden beş kişi birden uğraşıyoruz ki?
Did one of them have a video camera?
Birisinde video kamera var mıydı?
I HAVEN'T SEEN ONE OF'EM WITH A CAMERA.
- Bencede.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]