English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Clean break

Clean break translate Turkish

264 parallel translation
Let's make it a clean break.
Bu iş dostça bitsin.
I can see now it's got to be a clean break, it's simply got to.
Her şeyin tamamen bitmesi gerektiğini şimdi anlıyorum.
I mean, we-we might as well make a clean break and say good-bye.
Dostça ayrılıp veda edebiliriz.
As long as you're serious about a clean break. Are you?
Sen geçmişe bir sünger çekmek istiyor musun, onu söyle?
I suspect the time has come for a clean break.
Sanırım, temiz bir sayfa açmanın zamanı geldi.
After each affair, a nice clean break...
Her ilişkiden sonra hava değişimi gerek.
A clean break.
Yeter, yeter, yeter. Gidin başımdan.
Master Denroku, isn't it time you made a clean break from all that?
Usta Denroku... Artık bütün bunları temizlemenin zamanı geldi..... değil mi?
Takechi Hanpei and I had a clean break.
Takechi Hanpei ile tamamen ayrıldık.
I wanted to make a clean break.
Ben temiz bir sayfa açmak istedim.
Clean break.
Ayrılın.
I want to make a clean break.
Buna tam anlamıyla bir kesinti diyebilirsin.
This way it's a clean break.
Böylesi temiz olur.
It's a nice clean break.
Güzel temiz bir kırık.
Try and make it a clean break, will ya?
Yap ama temiz bir kırık olsun, tamam mı?
It's a clean break across the fibula.
Kamış kemiğinde açık kırık.
Yeah, that's what I like. A nice clean break.
Evet, ben de böyle temiz ayrılıkları severim.
- Let's make a clean break.
- Yapma. Temiz bir ayrılık olsun.
A clean break is best.
Sessiz bir ayrılık en güzelidir.
I say we make a clean break right now before we become attached to her.
Diyorum ki, ona fazla bağlanmadan şimdiden, bu işi bitirelim.
Honey, I think we gotta make a clean break.
Tatlım, sanırım biz güzel bir ara vermeliyiz.
It was better to make a clean break.
Ayrılmanın daha iyi olduğunu.
- Clean break.
- Ayrılık.
I can make a clean break
Temiz bir başlangıç yapabilirim.
- To survive, one has to make a clean break...
- Hayatta kalmak için, insan...
To survive, one has to make a clean break with the past... every six or seven years and remarry each other.
Hayatta kalmak için, insan her altı-yedi yılda bir geçmişle bağını koparmalı ve birbiriyle yeniden evlenmeli.
Better a clean break.
En iyisi tamamen ayrılalım.
How can you make a clean break with your life?
Eski hayatınla arana nasıl kusursuz bir çizgi çizebilirsin ki?
Still, it must be a clean break.
Yine de, tamamıyla ayrılmalılar.
- It's a clean break this time.
- Bu seferki sağlam bir tedavi olacak.
I think we had to make a clean break.
Galiba kesin bir ayrılık gerekiyordu.
Maybe get a clean break for the new year.
Belki yeni yıla temiz bir başlangıç yaparsınız.
As long as you maintain a clean break from your past I'm sure your alternate personality will remain suppressed.
Geçmişinden uzak durduğun sürece alternatif kişiliğini bastırabileceğinden emin.
A clean break with the past.
Geçmişi tamamen unutmak.
So Allison and I think that the best thing to do is just make a clean break.
Bu yüzden Allison ve ben düşündük ki temiz bir şekilde ayrılmanız yapılacak en iyi şey.
We must be subjected to a judgment so severe that it will make a clean break with our guilty past.
Öyle acımasızca yargılanmalıyız ki kirli geçmişimizden tertemiz sıyrılabilelim. Gazap günü geldiğinde, güneş, ay ve yıldızla kararacak.
Just make a clean break.
Sadece güzel temiz bir ayrılık.
Let's break clean.
Yol yakınken ayıralım.
Let's break clean.
Temiz bir ayrılık olsun.
Break clean from the past!
Geçmişi kafandan sil at!
Massa, they want you on the phone, it's the administration... they want you to clean the toilets... you'll have to break your own spine into two to keep up with me!
Massa, seni telefondan istiyorlar. Yönetim arıyor. Senden tuvaletleri temizlemeni istiyorlar.
We know Simms arranged for Clean Willy to break from Newgate some months ago.
Simms'in birkaç ay önce Clean Willy'nin Newgate'den kaçışını ayarladığını biliyoruz.
You break my bloody foot, you break my vow of silence and then you try and clean up on my juniper bushes!
Ayağımı kırdın, sessizlik yeminimi bozdun ve şimdi de ardıç dutlarımı yürütüyorsun!
Break clean.
Ayrı durun.
break it off clean, have it done with, over.
efendice ayrıI, Yaptım, bitti.
In fact, it wouldn't break my heart at all to scrape the street clean of your ilk.
İşin aslı, senin gibileri sokaktan kazımak hoşuma bile gider.
Sir, don't clean me out, give me a break.
Efendim lütfen rahat bırakın beni, rahat bırakın beni.
Sir, don't clean me out, give me a break.
Efendim, hepsini almayın. Biraz acıyın.
Break clean.
Hemen ayrılın.
Break clean.
Ayrılın.
When I say break, break clean.
Ayrıl deyince ayrılın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]