English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Close range

Close range translate Turkish

511 parallel translation
If you ever want to use it on your Yaman fire at close range right at his head.
Eğer bir gün ihtiyacın olursa böyle tutup, sık kafasına.
A shotgun loaded with buckshot, close range.
Saçmayla dolu bir af tüfeğiyle yakın mesafeli ateş.
Cause of death, gunshot wound in temple from close range.
Ölüm nedeni, yakın mesafeden şakakta mermi yarası.
At close range, there's not the slightest difference.
Yakın mesafede, aralarında en ufak bir fark yok.
Now, I just wanted to meet you at close range tonight, so to speak.
Bu gece sadece durumu anlaman için seninle yakın mesafeden tanışmak istedim.
My guess is, at extremely close range.
Tahminim, çok yakından vurulmuş.
Forensic evidence shows that the two officers were shot at close range.
Deliller bu iki polisin yakın mesafeden vurulduğuna işaret ediyor.
You have not seen the Nazis at close range.
Nazileri hiç yakından görmedin.
The bullets were fired at close range from a.25 calibre Beretta automatic.
Mermiler yakın mesafeden, 25 kalibrelik otomatik bir silahla ateşlenmiş.
Tempered steel, very effective at close range.
Paslanmaz çelik. Kısa mesafede etkili.
They shot him at close range.
Yakın mesafeden vurulmuş.
You've just been shot at close range by the greatest marksman in the Italian army!
Az önce İtalyan ordusunun en keskin nişancısı tarafından yakın mesafeden vuruldun.
To individuals at close range, these could be as deadly as phasers.
Bunlar insanlar için yakın mesafeden Fazerler kadar ölümcül olabilirler.
According to the coroner's intern, the bullet, apparently, went directly through the heart, fired at extremely close range, as indicated by the gunpowder traces.
Adli tıp internine göre, mermi görünüşte doğrudan kalbi delip geçmiş, oldukça yakından ateş edilmiş, barut izlerinden anlaşıldığı kadarıyla.
In broad daylight at close range?
Günün ortasında, yakın mesafeden mi?
- At close range.
- Yakın dövüş tamam.
I want to close range on the enemy carrier.
Bu düşman uçak gemisine yanaşmak istiyorum.
I love watching your husband and his friends at close range.
- Şaşırma. Kocanı ve arkadaşlarını yakından izlemeyi seviyorum.
At close range, the male uses tactile signals rather than visual ones.
Erkek, yakın mesafede görsel işaretler yerine dokunsal işaretler kullanıyor.
This comes from a close range
Kısa mesafeden fırlatılmış
He was shot in the face at extremely close range, and cursorily searched.
Oldukça yakın mesafeden suratından vuruldu, ve acele bir şekilde de üstü arandı.
It was at close range.
Çok yakından ateş edilmiş.
The bullets were fired at close range from a.25 caliber Beretta automatic. Fact!
Kurşunlar yakın mesafeden, 25 kalibrelik Beretta bir otomatikden atılmış.
At that close range, we won't last long against those Stardestroyers.
O kadar yaklaşırsak fazla dayanamayız.
She'd been shot in the head at close range.
Başından vurularak öldürüldü.
Remember, Death Blossom delivers only one massive volley at close range.
Hatırla, Ölüm Saçan sadece menziline girmiş hedeflere etkilidir.
Close range, right between the eyes!
Laos. Yakın takip, tam alınlarının ortasından vurdum!
He shoots a guy at close range and misses!
Hâlbuki o burnunun ucundaki herife ateş edip ıskalamayı başarmıştı.
Shot twice at close range, prior to the enemy shelling.
Düşman saldırısından önce yakın mesafeden iki kez vuruldu.
well, I did get to see you, uh, inspect the ice from pretty close range.
Buraya seni görmek için geldim buzu yakın mesafeden incelemeliydim.
At Close Range, Sleep Darts Fired From Here And Here Can Knock A Man Out In Less Than 30 Seconds.
Yakın mesafedeyse, şuradan ve şuradan atılan yatıştırıcı dartlar bir insanı otuz saniyeye kalmadan bayıltabilir.
A bullet through the head at close range.
Yakından kafasına ateş ederek.
You mean this is a bug too? Only at close range.
- Bu da mı dinleme cihazı?
Such close range...
O kadar yakın mesafeden...
Close range?
Yakın mesafeden ha?
This guy worked at close range.
Yakın mesafede iş görüyor.
Who are studying an extended family of Mintakans at close range, from a camouflaged observation post.
Geniş bir Mintakan kabilesini yakın mesafeden... kamufle edilmiş bir gözlem noktasından takip ediyorlar.
We only know he was killed with a 12-gauge shotgun at close range.
Yakın mesafeden 12'lik tüfekle vurulmuş.
We'll close to point-blank range and take them in succession, Mr. Bush.
ynlarına yaklaşıp sırayla her birine ateş edeceğiz, bay Bush.
In other words, you want me at your elbow while you close up the range.
Diğer bir deyişle, çiftliği kapatırken sana destek olmamı istiyorsun.
Heavy close-range clutter on my scope.
Yakın menzilimde büyük buz yığını var.
Close to transporter range.
Nakil menziline yakın.
Keep us within beaming range, but not too close.
Bizi ışınlama menzilinde tut. Ama çok yaklaştırma.
Get close to him until you are in range.
Tüfek menziline kadar sokuluruz.
He would have to be standing right here, this close point-blank range.
Burada durmuş olmalı, bu yakınlıkta... namlu mesafesinde.
Even now, our long-range scouts patrol the quadrants watching for signs that indicate that we are growing close.
Hatta uzun menzil keşif devriyelerimiz gittikçe yaklaştığımızın belirtisi olan işaretler görüyor.
We can think of it as short-range hooks which start working when protons or neutrons are brought very close together.
Bu kuvveti, proton ve nötronları... birbirlerine çok yakın olduklarında bir arada tutan bir kanca gibi düşünebiliriz
Move as close as you can... and engage those Stardestroyers at point-blank range.
Mümkün olduğu kadar yaklaşın. Yıldız destroyerlerine düz ateş edebilecek kadar yaklaşın.
She was shot at close enough range... with a.38 caliber bullet to leave powder burns.
O kadar yakından vurulmuş ki, 38 kalibrelik kurşun, barut izi bırakmış.
Close-range scan.
Kısa menzilli tarama.
Single gunshot, close range, left temple.
- Aynı Sandoval gibi, genç, güzel Latin, yakın mesafeden tek kurşunla sol şakağından vurulmuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]