English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Close them

Close them translate Turkish

1,476 parallel translation
Leave it... I'll close them later.
Açık kalsın, ben kapatırım.
Close them tight... listen to me!
Onları sımsıkı kapa... beni dinle!
Close them, dammit!
Kapat işte lanet olası.
Just close them
- Kapat işte.
Close them.
Kapa.
Close them tight.
Sımsıkı kapat.
Just close them!
Hemen kapatın!
Close them.
Kapat onları.
Close them!
Kapatın!
Priya, why do you widen your eyes whenever I ask you to close them?
Priya, sana ne zaman kapat desem, neden gözlerini daha da açıyorsun?
Don't worry about them. Pay close attention to what I tell you to do.
Onlarla ilgilenmeyin, benim ne dediğime çok dikkat edin.
All them close-ups of her? He's in love with the girl, I swear.
Kızın yakın planları Eminim, o kıza aşık oldu
- Shall I go close to them?
- Biraz daha yaklaşayım mı?
Close your eyes, don't open them, not now!
Gözlerini kapat. Açma, şimdi değil!
You were close with many of them.
Çoğuyla bayağı yakındın.
One of them gets close enough to this lady... there's gonna be a very, very big splash.
Bunlardan biri, şu şeye yeterince yaklaşırsa, çok ama çok büyük bir patlama olur.
But most want to be close to their victims to watch them suffer.
Ama çoğu acı çektiklerini görmek için kurbanlarına yakın olmak ister.
Keep them under close surveillance.
Onları sıkı gözetim altında tutun.
Santa Claus, the tooth fairy, prince charming - - they were so close, you could taste them.
Noel Baba, diş perisi, yakışıklı prens. Hepsi o kadar gerçek gelirdi ki onlara tatlarını bile alabileceğinizi sanırdınız.
I want you to close your eyes, and don't open them until I say ready.
Gözlerini kapanı istiyorum, ben'tamam'diyene kadar da sakın açma.
You forge a close bound with a small group of people and then you swear your allegiance to them forever.
Küçük bir insan kitlesiyle sıkı bir bağ kuruyor sonra da ebediyen onlara bağlı kalacağına yemin ediyorsun.
To get that close to someone, to know every detail of their life, to dress them...
Birine bu kadar yakınsınız, ona güvenmek için hayatının en küçük detayını bile öğreniyorsunuz ama...
Sometimes it's hard to see these things when you're close to them.
Bazen, böyle şeyler yakınınızda olduğu zaman görmek zordur.
You write all these articles about the people you call "freaks", and you don't even realize that someone close to you is one of them.
Ucube dediğin insanlar hakkında bu haberleri yazıyorsun ama sana yakın birinin onlardan biri olduğunu bilmiyorsun.
Take a close look at them.
O parlamenterleri daha yakından incele.
You being there, that close to them?
Orada olman, onlara yakın olman demek.
We can't possibly get close enough to broadcast the message in time to stop them dialing.
Onların tuşlamasını durduracak mesajı yollamak için yeterince yaklaşmamız mümkün değil.
How close is Zelenka to finding them?
Zelenka onları bulmaya ne kadar yaklaştı?
Our many off-world spies have been keeping a close eye on the atlantian teams from Afar, but this is the first planet we've managed to get this close to them.
Birçok gezegen dışı casusumuz Atlantisli ekiplerini uzaktan izliyor... ama onlara bu kadar çok yaklaşmış olduğumuz ilk gezegen bu.
Close enough for me to connect to them.
Onlara bağlanmam için yeterince yakınlar.
Then make sure you take enough agents with you. Keep them close.
O zaman yanınızda yeterince ajan götürün ve yanlarından ayrılmayın.
Such close relationships are frequent among insects, perhaps because they've had so long to develop them.
Böcekler arasında bu tür yakın ilişkilere sık rastlanır belki de bu ilişkileri geliştirecek çok uzun bir geçmişe sahip oldukları için.
Don't let them close you down.
Seni kapatmalarına izin verme.
Each of the past headmen praised them and gave them homes here... as devout believers who were able to be close the "living god".
Her nesilin aile reisi çiçekleri onurlandırmak için kendini adar ve Ikigami olana kadar orada yaşar.
Saemon-dono. You can slay them from close range in that form...
Saemon-dono bu görünümünle onlara yaklaşıp kolaylıkla öldürebilirsin.
He was this close to finding the first of them.
Onlardan birini bulmaya çok yaklaşmıştı.
Are you close to them?
Onlarla samimi misiniz?
Just close your eyes and don't open them again until I tell you.
Gözlerini kapat, ben söyleyinceye kadar da açma.
Light one, and if you close your eyes, and think about them, you'll see, sometimes you can hear them in your thoughts.
Bir mum yak, gözlerini kapatıp onları düşünürsen, bazen onları düşüncelerinde işitirsin.
We suspect that a few writers have been close to the Western Germany, and he is one of them.
Ülkemiz hakkında kötü yazılar yazmadığı halde Batı'da okunan tek yazarımız.
One or two of them can be used for minor roles.. .. but no one's even close for Azad or Bhagat Singh.
Biri ya da ikisi ufak rollerde kullanılabilir ama hiçbiri Azad veya Bhagat Singh'in yanından bile geçmiyor.
Close your eyes and when you open them again, he'll be gone.
Açtığında gitmiş olacak.
How do we get all close and personal with them?
Aralarına girip onlarla nasıl samimi olacağız?
Close your eyes, not widen them.
Gözlerinizi kapatın, açmayın.
If you close your eyes and count to ten... when you open them again you'll see her.
Eğer gözlerini kapayıp ona kadar sayarsan, gözlerini açtığında onu göreceksin.
If you close your eyes and count to ten... when you open them again, you'll see her.
Eğer gözlerini kapayıp ona kadar sayarsan, gözlerini açtığında onu göreceksin.
One knows how close the other person to them is only when they move away from them.
İnsan yakınındakinin değerini ancak uzak kalınca anlar.
If you plant them too close together... they will not grow.
Eğer onları birbirlerine çok yakın ekersen... o zaman büyümezler.
Because the families are hiding the bodies for days. Then they bury them too close to the river.
Çünkü aileler cesetleri günlerce saklıyorlar.
I was asking them about the village that's close to where you had the accident.
Ben de kazanın şu kapanan köyün ne tarafında olduğunu soruyordum.
It was close enough to still hear the screams and shouts of the kids playing their games. But at the same time, it felt hidden away from them.
Bahçedeki çocukların bağırış çağırışlarını duyacak kadar yakın bir yerdi ama bu arada kendimi onlardan saklanmış hissederdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]