English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Close to you

Close to you translate Turkish

8,283 parallel translation
No surveillant would ever get that close to you.
Seni gözleyecek hiç kimse sana o kadar yaklaşmaz.
You will lose someone very close to you.
Sana çok yakın birini kaybedeksin.
"She's a strange, but close to you."
~ Garip ama yakındır. ~
Did she pull a fast one over someone close to you?
Size yakın biri miydi?
She got too close to you and Noah which means she knows things.
Noah ve sana çok yaklaştı yani bir şeyler biliyor.
It's never the fault of the people that are close to you.
Hiçbir zaman sana yakın olanların suçu değildi.
Rowan, it's perfectly reasonable for you to be thinking of Simon so close to your wedding day.
Rowan, düğün gününe bu kadar yaklaşmışken Simon'ı düşünmen akla çok yatkın.
Get you up close to your future investments.
Gelecek yatırımlarınıza yaklaştırayım.
This world, which is so close to yours, If only you'd choose to be more a part of it.
Benim dümya ile seninki neredeyse aynı, bunun bir parçası olmaya çalıştığın sürce mutlu olabilirsin.
I answer it. You tell me to close my yap.
Şimdi de, çenemi kapatmamı söylüyorsun.
You use her anatomy to get close to Annie or Roman.
Annie ya da Roman'a yaklaşmak için onun anatomisini kullanırsın.
Oh, honey, you were so close to winning an iPod nano.
Ah, canım Ipod nano kazanmaya çok yaklaşmıştın.
If you want to make it out of here alive, listen close.
Buradan salimen çıkmak istiyorsan, iyi dinle.
And you talk to them, and then their kid is right there, so they can hold them close and hope for the best.
Ebeveynler karşımızdadır. Onlarla konuşabiliriz. Çocuklar da karşımızdadır.
You need to get close to her, Charlie.
Ona yakınlaşman gerekiyor, Charlie.
Taylor is way too sophisticated to let you get close enough to use that.
Taylor bunu kullanmamız için yaklaşmanıza izin vermeyecek kadar çok ileri seviyede.
You've made a career out of being close to Pilate.
Pilatus'la samimi olmak için elinden geleni yaptın.
Don't sit so close to the TV, it'll make you cruel.
Televizyona o kadar yakın oturma, zalim olursun.
Okay, you gotta keep this close to the vest but I am inches from getting Emily VanCamp the lead in Goose Van Sant's new movie about Jackie O.
Tamam, bunu kimseye söyleme ama Emily VanCamp'i Goose Van Sant'in Jackie O'yla ilgili yeni filminin başrolüne ayarlamaya çok yaklaştım.
I admire the work you have done, but your scientific curiosity has led you dangerously close to forces that you could never have controlled.
Yaptığınız işlere hayranlık duyuyorum ama bilimsel merakınız sizi hiçbir zaman kontrol edemeyeceğiniz güçlere tehlikeli bir şekilde yaklaştırdı.
There are very few people who deserve to be here, and you don't even come close.
Burada olmayı hak eden çok az insan var ve sen kesinlikle onlardan biri değilsin.
What if you were asked to lie to protect a member of the family that you married into, but in doing that, you'd be betraying a really close friend?
Evlenerek dahil olduğun bu ailenin bir üyesini korumak için senden yalan söylemeni isteselerdi ve bunu yaptığında çok yakın bir arkadaşına ihanet edecek olsaydın ne yapardın?
Oh, you... you mean that thing that... that used to open and close?
Şu açıp kapadığımız şeyden mi bahsediyorsun?
So you're about to inherit close to $ 4 million.
- Ya, yan evdeki adam, Nick Thomkin?
In my stubbornness to be close to you..
Sana yakın olabilmek için inat ettim.
Useful if you want to silence those who come too close.
Gerçeğe çok yaklaşan birini sustarmak için kullanışlı.
But if somebody else comes close we expect you to do what must be done.
Ama şayet başka birisi daha burnunu sokacak olursa yapılması gerekeni yapmanı bekliyoruz.
Thank you... for bringing me close to my people.
Kendi insanlarıma beni yakınlaştırdığınız için teşekkür ederim.
How close to murder you came.
Cinayetleri nasıl işlediğini.
No, I'd say to Your Honor, you're close to the last.
Hayır, sayın yargıç sona yakınsınız.
You guys close to finding this guy?
Bu adamı bulmaya yaklaştınız mı?
You have no idea how close you were to catching me, Agent Millwood.
Beni yakalamaya ne kadar yaklaşmıştın bilemezsiniz Ajan Millwood.
Yo, if you ever play golf again, which you shouldn't, the idea is to get the ball close to this little, uh, pin thing.
Bir daha golf oynarsan ki, bence oynama amaç topu şu bayrağın yakınına göndermek.
That's funny, just'cause I've known you for a very long time and never seen you even close to an instrument, let alone playing one.
Çok komik çünkü uzun zamandır tanışıyoruz ve çalmayı bırak, seni bir müzik aletinin yakınında bile görmedim.
Russia will ask you to close our bases in Turkey, neutering us in that region,
Rusya bölgede güçsüzleşmemiz için Türkiye'de bulunan üsleri kapatmamızı isteyecektir.
We got you set up as close to the router as possible, but it's still glitchy.
Sizi router'a yakın bir yere koyduk ama yine de kesiliyor.
You could've been up there close to me.
Orada bana yakın olabilirdin.
Excuse me, but I think you're getting a little too close to my new pledge, Mr. Convicted Sex Offender.
Pardon ama bana kalırsa yeni üyeme gereğinden fazla yaklaşıyorsun Bay Cinsel Taciz Suçlusu.
Grace, when we get down there, you stay close to me, all right?
Grace, oraya gidince bana yakın durmanı istiyorum.
For you to get this close, you must have friends, informants, collaborators, inside my organization.
Örgütümde, arkadaşların olmalı, muhbirlerin, işbirlikçilerin.
You're too close to the situation.
Olaya çok yakınsın.
And I suspect that you were born somewhere close to here, on that river.
Sanıyorum ki şuralara yakın bir yerde doğdun şu nehrin yanında.
But you are not designed to process the pain that you're gonna feel. Getting close to her is-is dangerous.
Ama senin yapın, hissedeceğin acıyı kaldırmaya uygun değil.
You know, I never would've thought that my love of churros would've led me this close to the gates of hell.
Churro sevdamın beni cehennemin kapısına bu kadar yaklaştıracağı hiç aklıma gelmezdi.
And that he's very close to tying you to the murder of Emma Wilson.
Emma Wilson cinayetiyle senin bağını bulmaya çok yaklaştı.
You see how she keeps sliding close to me?
Bana doğru nasıl da kayıp duruyor, görüyor musun?
And how close our clock came to stopping, you know?
Bizim saatimizin durmaya ne kadar yaklaştığını.
You're too close to this.
Sen olaya yakın birisin.
You're too close to me!
Bana çok yakınsın!
You're opening a can of worms you might not be able to close.
Pandora'nın kutusunu açıyorsun ve bir daha kapayamayabilirsin.
I warned you not to get too close, didn't I?
Fazla yaklaşma demiştim değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]