Closely translate Turkish
2,902 parallel translation
So they can closely compare us.
Bu yüzden onlar bizi yakından karşılaştırabilirler.
Everyone, watch closely
Herkes dikkatlice izlesin.
- The swelling could go down on its own. We'll need to monitor her closely for the next few days.
O yüzden önümüzdeki bir kaç gün, onu çok yakından izlememiz gerek.
Always remember that everyday Sun Bin crawls to the tree at the crossroad, The road is small, so they won't watch it closely.
Dinleyin, Sun Bin her gün kavşaktan sürünerek geçip ağacın altında oturuyor.
"U.S. Marshals, working closely with Miami-Dade's finest, " capture the last and most elusive of the Miami-West Prison. "
"Federal Şerifler, Miami Dade polisiyle birlikte çalışarak Miami-West Cezaevi'nden kaçan son ve en zorlu firariyi yakaladı."
Another surprising matter is that he is following our world closely. And he says this about the future of Charles V and France :
Şaşırtıcı olan bir diğer husus da bizim dünyamızı çok yakın takip etmesi ve Şarlken-Fransa ilişkilerinin geleceği ile ilgili şöyle diyor :
Guy that she works most closely with is also her boyfriend. You don't think he would have told us if there had been some sort of chemical spill or accident?
En yakın iş arkadaşı ve aynı zamanda sevgilisi olan adam kimyasal bir bulaşma ya da kaza olsa bize söylemez miydi?
And he thinks he can prove it by looking closely at how particles of light behave over long distances.
Ve bunu ışık parçacıklarının uzun mesafelerde nasıl davrandığına yakından bakarak kanıtlayabileceğini düşünüyor.
Sean believes the answer is closely tied to something called entropy.
Sean cevabın entropi denilen bir şeyle yakından alakalı olduğuna inanıyor.
So when I looked closely...
Yakından bakınca...
Above all, observe the medication schedule closely.
Hepsinden önemlisi, ilaçların alınma zamanını sıkıca takip edin.
I want to look closely at it.
Daha yakından bakmak istiyorum.
I had the privilege of working closely with Chief Delk during the few months of his too-short tenure.
Bir kaç aylık kısa görev süresi boyunca, şef Delk ile yakın çalışmaktan şeref duydum.
Look in closely.
Etrafa iyice bakın!
How closely is he gonna watch?
Ne kadar yakından izleyecek?
Okay, i need you all to listen to me very closely.
Bakın, şimdi herkes beni dikkatlice dinlesin!
Kate, I understand you and Porter worked closely with Latif in Afghanistan.
Kate, Anlıyorum ki Latif için Porter ile Afganistanda yakın olarak çalışmışsın.
To hold you closely to my mother's breast.
Sana sıkıca sarılacaktım.
- Closely guarded?
- Yakın muhafaza altındalar mı?
Monitor the operation closely and inform me of the result immediately.
Operasyonu yakından takip edin ve sonucu derhâl bildirin. Tabii.
Troels will be greatly missed by the government, Labour and all of us who worked closely with him in Parliament.
Troels'i hükümet, İşçi Partisi ve parlamentoda onunla çalışan herkes çok özleyecek.
Anyway, remember how Dr. Sherman said it was very, very important to closely monitor your health?
Neyse, Doktor Sherman sağlık durumunu yakından izlemenin çok önemli olduğunu söylemişti ya hani?
You're not supposed to watch me so closely.
Beni bu kadar yakından izlemen gerekmiyor.
She would start to disassociate if you questioned her too closely.
Ona çok sıcak davrandığında, uzaklaşmaya başlıyordu.
I should have been watching her more closely.
- Onu daha dikkatli takip etmeliydim
Yeah, since you showed up, I've been looking more closely at the people who might have leaked.
Evet, sen geldiğinden beri, sızıntı yapmış olma ihtimali yüksek kişilere daha yakından bakıyordum.
You worked that closely with a man you've never met face-to-face?
- Adamla o kadar yakın çalıştın ama hiç yüz yüze görüşmedin mi?
But the virus'evolution might also be due to modern factory farming, with vast numbers of chickens packed in closely together.
Fakat virüsün evrimi çok sayıda tavuğun sıkış tıkış yetiştirildikleri modern fabrika yetiştiriciliğine de bağlı olabilir.
Jean-Pierre spends months carefully testing different shapes for his finite Universe, trying to make it fit the vibrations of the cosmic microwave background as closely as possible, until, finally, he finds the perfect fit A 12-sided dodecahedron...
Jean-Pierre sınırlı evren fikri için birçok değişik şekli dikkatlice denedi. Kozmik mikrodalga resminde oluşan dalgaların oluşacağı bir şekil bulmaya çalıştı. Ve sonunda buldu.
They will be watching you closely.
Sizi yakından izleyecekler.
Well, during the surgery, she experienced cardiac arrest. Now we were able to get her heart beating again on its own, but... we'll need to watch her very closely.
Ameliyat sırasında bir süre kalbi durdu şimdi tekrar kendi gücüyle atmasını sağladık ama yine de durumunu çok yakından takip etmemiz gerekiyor.
Cole has worked closely with Poole, and he really likes him.
Cole, Poole ile yakından çalışmıştı, gerçekten onu sever.
No, but they are watching you... Very closely.
Hayır, ama seni izliyorlar çok yakından.
Did you and district attorney Cameron Dennis work closely together?
Bölge başsavcısı Cameron Dennis ve sen yakın olarak mı çalışıyordunuz?
Wow, Chang, you must have worked really closely with my boys there.
Chang, benim çocuklarla bayağı çok çalışmış olmalısın.
His rise through the ranks in City Hall closely paralleled their relationship.
Belediye Ofisindeki yükselişi ilişkisiyle paralel bir şekilde devam etti.
That is a very closely guarded secret.
Çok iyi korunan bir sırdı bu.
You and David Clarke worked closely together.
David Clarke'la çalışmanız süresince yakındınız.
He marries Aisha because he wants to bind himself more closely with their fathers.
Atalarıyla kendisini yakınlaştırması için Hz. Ayşe ile evlenmiştir.
Hey, Abby, doesn't the rat squad work closely with the state's attorneys office?
Baksana Abby, sizin gammazcı bücürler de kamu avukatıyla sık çalışmıyor mu?
I came to find out how closely the public image matches the man.
Halk imajının bu adamla ne kadar uyuştuğunu görmeye geldim.
- He works closely with our department.
Bizim departmanla yakın çalışıyor.
Look closely.
Yakından bakın.
Clearly, you weren't looking closely enough.
Demek ki, ona yeteri kadar yakindan bakmamissin.
Starting now, I will be watching all of you very closely.
su andan itibaren her birinizi çok yakindan izleyecegim.
I worked closely with Peter.
Peter'la birlikte çalışırdık.
You work closely with Peter, too?
Siz de Peter'la mı çalışırdınız?
His location is a closely guarded secret.
Yeri de çok gizli tutuluyor.
Closely related and larger.
Yakından akraba ve daha büyüğü.
Ever since I stopped wearing a hearing aid I pushed myself to study everyone's expression closely
İşitme cihazını takmayı bıraktığımdan beri insanların davranışlarını öğrenebilmek için çok çabaladım.
Why are you following me closely?
- Kimse böyle bir teklifi reddetmez.
closet 47
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17
close 700
closed 242
closer 395
closes 126
closets 45
close the window 34
close your mouth 50
close your eyes 1096
close one 17