Couple hours translate Turkish
4,015 parallel translation
If we leave now, we can be there in a couple hours.
Şimdi çıkarsak birkaç saate varırız.
Hey, I can only hang out for a couple hours.
- Selam. - Selam, sadece bir kaç saat takılabiliriz.
It's gonna take me a couple hours To work through this mess.
Bu karmaşayı çözmem birkaç saat sürer.
I'll see you in a couple hours.
Birkaç saate kadar görüşürüz.
Well, as you know, our main chopper started a search a couple hours ago.
Sizin de bildiğiniz gibi asıl helikopterimiz birkaç saat önce arama çalışmasına başladı.
- in a couple hours. - Thank you.
- Birkaç saat sonra görüşürüz o zaman.
Got a couple hours.
Birkaç saatim var.
With all that's happening, You need to take a couple hours just for you, don't you think?
Bütün bu olanlara rağmen, kendine birkaç saat ayırmayı düşünmüyor musun?
You've been unconscious for a couple hours.
Eğer bilinçsiz oldum Bir kaç saat.
You good for a couple hours?
Birkaç saat bakabilir misin ona?
Still got a couple hours of light left.
Hala birkaç aydınlık saatimiz var. Hadi gidelim.
Ride on a bus couple hours, see the sun?
- Güneşin altında birkaç saatlik otobüs yolculuğu...
Couple hours before she died.
- Ölmeden birkaç saat önce.
Think about it, a couple hours ago, you were convinced I was a murderer.
Düşün ki, bir kaç saat önce, benim bir katil olduğuma ikna olmuştun.
The truth is that I haven't thought about my earring the last couple hours.
Gerçek şu ki.. Son birkaç saattir küpelerimi hiç düşünmedim.
No more than you've been getting your rocks off disrespecting me... sitting in that chair, lying to my face for the last couple hours!
Senin şu sandalyede oturarak taşlarını dökerek bana saygısızlık ettiğin kadar değil. Son iki saattir yüzüme bakarak yalan söylemek
I don't think I can work for at least a couple hours.
Bir kaç saat daha çalışabileceğimi pek sanmıyorum.
In a couple hours.
Birkaç saat içinde.
Transient found her a couple hours ago.
Birkaç saat önce buraya uğrayan biri bulmuş.
You can't give us a couple hours of your time?
Bize bir kaç saat olsun veremez misin?
I have a couple hours before my next patient.
Bir sonraki hastamın gelmesine birkaç saat var.
Let me catch up with you in a couple hours.
Birkaç saat sonra sizi ararım olur mu?
- A couple hours?
- Birkaç saat sonra mı?
Couple hours ago.
- Birkaç saat önce.
A couple hours ago.
Birkaç saat önce.
A couple of hours ago.
Birkaç saat önce.
She reported him missing the next day, a couple of hours after she turned her phone back on.
Kayıp ihbarını ertesi gün telefonunu açtıktan birkaç saat sonra yapmış.
It's just a couple of hours down there.
Sadece bir kaç saat uzakta.
Couple of hours tops.
En fazla birkaç saat sürer.
Even if for only a couple of hours.
Bir kaç saat için olsa bile.
I say in a couple of hours, Mr Colleano.
Birkaç saat içinde isteyeceğim, Bay Colleano.
I need to borrow your car just for a couple of hours.
Bir iki saatliğine araban lazım.
The pain team will be back on in a couple of hours.
Ağrı grubu birkaç saat içinde dönecek.
A couple of hours?
- Birkaç saat mi?
Like, a couple weeks ago, we were walking down Madison Avenue, and this guy on a motorcycle pulled up, and Vivian pulled me into Barney's, and she wouldn't let us leave for, like, two hours.
Mesela birkaç hafta önce... Madison Avenue'nun aşağısında yürüyorduk ve motosikletli bir adam, motosikletini kenara çekti ve Vivian beni Barney'nin yerine soktu. İki saat kadar da bir yere ayrılmamıza müsade etmedi.
Maybe a couple of hours.
- Birkaç saat önce olabilir.
-... for a couple more hours?
-... daha alabilir misin?
You still have a couple of hours to get to dialysis.
Hala bir çift arasında var diyalize almak için saat.
A couple of hours ago, she threatened to have me beaten senseless.
İki saat önce beni bayıltana kadar dövmekle tehdit etmişti.
Dumped within the last couple of hours, I'd say.
Son iki saat içinde bırakılmış diyebilirim.
You don't have to be in court for another couple of hours.
Bir kaç saat daha mahkemede olmak zorunda değilsin.
Couple of hours, I'm sure we can come up with something to do to entertain ourselves.
Eminim birkaç saatliğine yapacak keyifli bir şeyler bulabiliriz.
We know Nykvist called you a couple of hours ago.
Nykvist'in birkaç saat önce sizi aradığını biliyoruz. Sizi güzel hazırlamış.
- Already? I waited a couple of hours to tell you in case he, you know, keeled over, but so far, so good.
Durumunun kötüleşme ihtimaline karşı birkaç saat bekledim ; ama şimdilik iyi görünüyor.
Your dad said he would be here in a couple of hours.
Babanız, birkaç saat içinde burada olacağını söyledi.
She was rehearsing for a couple of hours onstage.
Birkaç saat önce sahnede prova yapıyormuş.
Correct. You said you found a couple of thousand hours of footage?
Binlerce saatlik kamera kaydı bulduğunu mu söylüyorsun?
Hey, just a reminder that I have an appointment in a little while, but I will be back in a couple of hours.
Sadece hatırlatıyorum, bir randevum var. Ama bir kaç saat içinde geri döneceğim.
Come back in a couple of hours.
Bir kaç saat sonra gel.
Where's that indestructible kid I was arguing with a couple of hours ago?
Birkaç saat önce tartıştığım yıkılmaz çocuğa ne oldu?
Give him a vial of blood every couple of hours so he doesn't desiccate.
Ona, her birkaç saatte bir küçük şişe kan ver böylece kanı kurumaz.
hours 6338
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours away 26
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hours away 26
hours now 24
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
couple 44
couples 38
couple of hours 34
couple of days 59
couple days 23
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hours or so 21
couple 44
couples 38
couple of hours 34
couple of days 59
couple days 23