English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Find you

Find you translate Turkish

102,143 parallel translation
Girls, you have not lived until you find yourself in a lip lock with a farm boy who spent his afternoon watching his daddy's cows hump.
Kızlar, bütün bir gününü babasının inek pisliği temizlemesini izleyerek geçirmiş bir çiftçi çocukla öpüşmeden kendinizi asla tanıyamazsınız.
Hey! I'm gonna find you!
- Sizi bulacağım!
You do an autopsy on the deal, you'll find yourself a Pulitzer in the carcass.
Bu anlaşmanın derinine in, orada seni bir Pulitzer bekliyor.
If you find yourself bored, please write and share with me why you chose to leave.
Canınız sıkılırsa lütfen bana yazıp neden gitmeyi tercih ettiğinizi benimle paylaşın.
Don't worry, whoever you are, we'll find you.
Merak etme. Her kimsen, seni bulacağız.
I gave up a piece of my soul to find you.
Seni bulmak için ruhumun bir parçasından vazgeçtim.
That's where you'll find them.
Orada bulabilirsin onları.
You want to find a way to see her without the book.
Kitap olmadan onunla konuşmanın bir yolunu bulmak istiyorsun.
You want to find a spot and I'll fix us a snack?
Sen bir yer ayarla, ben de o sırada atıştırmalık bir şeyler hazırlarım.
Why don't you come a little closer... and we'll find it together.
Neden biraz yakına gelmiyorsun? - Onları birlikte buluruz.
All right, check again, and when you do find her, you keep your distance and call me.
Tekrar kontrol edin ve onu bulduğunuzda mesafenizi koruyup beni arayın.
You'll find another girl.
Başka kız bulursun.
Now, do you want to fight me, or do you want to find a way to end this?
Şimdi benimle kavga etmek mi yoksa bu işi bitirmenin yolunu bulmak mı istersin?
Yes, I'll be in the pendant, but the rest of you can find him, cure him, and bring him home.
Evet ben kolyede olurum. Ama kalanınız onu bulup iyileştirip eve getirebilirsiniz.
But how are you gonna find him?
Ama nasıl bulacaksın?
You Mikaelsons, you always find a way to get right back on top, don't you?
Siz Mikaelson'lar, her zaman üste çıkmanın yolunu buluyorsunuz, değil mi?
For instance, don't you find it odd that the Mikaelsons are hosting a party with Marcel, yet no one's seen him in over 24 hours?
Örneğin, Mikaelson'ların Marcel ile parti düzenlemesine rağmen, 24 saatten fazladır onu kimsenin görmemesi garip değil mi?
You will find Marcel, or I will reconsider allowing you to live.
Sen de Marcel'i bulursun ya da yaşamana izin vermeyi tekrar düşünürüm.
You kill me, you'll never find Marcel.
Beni öldürürsen Marcel'i asla bulamazsın.
But even if you do find him, it'll take you an eternity to break the spells that bind him, and that's assuming you don't die by my family's hand first.
Ama bulsan bile onu bağlayan büyüleri bozman sonsuz zamanını alır. Bu da ancak ailemin ellerinde ölmediğin varsayımında.
As you will soon find out, we came here tonight for one thing.
Yakında öğreneceğin gibi bu gece buraya tek şey için geldik.
That might be a lead to help you find the rest of the remains.
Diğer kalıntıları bulmanda ipucu olabilir.
But in here, I use three spices that you can find in any kitchen.
Ama burada her mutfakta bulabileceğiniz üç baharat kullanıyorum. - Tarçın kimyon ve Sazón Goya. - Peki.
For this house, I want you to find one as nice as possible, but as cheap as possible.
Hem güzel hem de ucuz bir ev bulmanı istiyorum.
At which point he's gonna find someone with your last name and start removing their skin until he locates the rest of you.
Akabinde ailenizin herhangi bir ferdini bulur ve geri kalanınızı bulana dek o kişinin derisini yüzer.
The jawbone was Hanson Sr.'s... but I guarantee you, if the rest of that ooze could take shape... you'd find Bruce Liddell in there, too.
Bulduğumuz çene kemiği Hanson Sr.'a ait ama geri kalan tortudan bir şemail çıkarabilsek eminim Bruce Liddell'i o karışımda bulabiliriz.
That's where they're gonna find me and then I want you to e-mail Del and I want you to do it immediately, okay?
Cesedimi orada bulacaklar, hemen ardından Del'e e-posta at, olur mu?
You have to stay until we find something.
Bir şey bulana kadar kalmak zorundasın.
Do you think they'll find him?
- Sence onu bulurlar mı?
Think you'll find that we've got a fine selection of girls and a wide array of services.
Çok güzel kızlarımızın ve iyi bir servisimiz olduğunu göreceksiniz.
How did you find me?
Beni nasıl buldun?
You should find another house.
- Başka bir eve çıkmalısınız.
Where did you find them?
Nerede bulmuştun?
'You find the insects. You bring them into the house'because you want to show them to her.
Böcekleri bulup eve getirdin çünkü kızına onları göstermek istedin.
How did you find out their unique abilities?
Bu eşsiz yeteneklerini nasıl keşfettin?
'The music wakes them. They set to work, and in the morning,'you find her revitalised, just... slightly wooden.
Müzik onları uyandırıyor, işe koyuluyorlar ve sabahleyin kızının tekrar canlandığını görüyorsun.
Well, you don't have to go to outer space to find monsters.
Canavar bulmak için uzaya gitmeye gerek yok.
Do you know what I find extraordinary about you, Fritz Haber?
Sende neyi sıradışı buluyorum biliyor musun, Fritz Haber?
I'll... I'll find a formula to freeze time, you won't even know I'm gone.
Zamanı durdurabilmek bir formül bulacağım.
You really should find a man to carry all those books for you.
O kitapları sizin için taşıyacak bir erkek bulmalısınız.
Don't you find it fascinating that even though these tiny molecules of gas move at a near incomprehensible speed, that they travel hardly any distance at all.
Bu minik gaz molekülleri neredeyse akıl almaz bir hızla ilerlemesine rağmen neredeyse hiç mesafe kat etmemeleri sizce müthiş değil mi?
And if you find it worthy, that you might write to the administration on my behalf?
Değerli bulursanız benim adıma idareye yazabilirsiniz.
- How'd you find out?
- Nasıl öğrendin?
And you're the first person I wanted to tell as soon as I find out the news.
Bu haberi alır almaz ilk söylemek istediğim kişi sen oldun.
I think you'll find our terms quite generous.
Bence şartlarımızı epey cömert bulursunuz :
Then I suppose you'd better find a good astronomer.
O zaman iyi bir gök bilimci bulsan iyi olur.
Perhaps you'll find someone else.
Belki başkasını bulursun.
Once they find out you are the mistake, that is where they will put you.
Hatanın sen olduğunu anladıklarında seni oraya koyacaklar.
Keep me posted if you find anything.
Tamam. Bir şey bulursan haber ver.
Where did you find this?
Bunu nereden buldunuz?
He's as good a friend of your country as you'll find.
Ülkenin bulacağı en iyi dost.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]