English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your hat

Your hat translate Turkish

11,591 parallel translation
Could you remove your hat?
Şapkanı çıkarır mısın?
If she weren't so bloodless, you'd really have to take your hat off to her.
Bu kadar duygusuz olmasaydı, ona şapka çıkarmak gerekirdi.
I like your hat.
Şapkanı beğendim.
I'd keep all that under your hat, if possible.
- Mümkünse bunu kimseye söylemezdim.
See what your body remembers.
Vücudunuzun neleri hatırlayacağına bakın.
She saved your life, and she triggered her first memory.
Hayatını kurtarmış ve ilk anısını hatırlamış.
For Consort JANG's sake, I'll let you keep your neck, so sit back and rest.
Zevce Jang'ın hatırına canını bağışlıyorum. Arkana yaslan ve dinlen.
For your sake.
Senin hatırına.
Hey, your inside, so don't wear a hat.
Bak, şimdi içeridesin. Yani bir şapka takmana gerek yok.
Try to remember what happened to your mother.
Annenin başına gelenleri hatırlamaya çalış.
No, but you should still remember he's your brother.
Hayır ama yine de kardeşin olduğunu hatırlamalısın.
Usually that's a sign of your memories returning.
Genelde bu bir şeyleri hatırlamaya başlayacağının göstergesidir.
Remind me again what happened to your old lair, or the one before that.
Eski sığınağına ne olmuştu hatırlatır mısın? Veya ondan öncesine?
Look, as you emerge, as your memories come back to you, so will other things.
Ortaya çıktığında bazı şeyleri hatırlamaya başlayacaksın, diğer şeylerle birlikte.
I think if you replay our conversation in your mind, our bargain was only at best implied.
Konuşmamızı hatırlatayım, anlaşmamız üstü örtülü bir anlaşmaydı.
I do not need to remind you that quartering is your wartime duty, not to mention the law.
Size asker bakmanın savaş dönemi göreviniz olduğunu hatırlatmama gerek yok yasalardan hiç bahsetmiyorum bile.
In the new year, you will return to your captain, and he will welcome you with open arms, and, detective, you will remember today as your darkest day.
Yeni yılda, baş komiserine geri döneceksin o da seni kollarını açıp karşılayacak ve dedektif bugünü en karanlık günün olarak hatırlayacaksın.
I remember full well the extent of your jealousies, but what surprises me is that they extend to the, uh... The lowly therapist.
Kıskançlığının boyutlarını çok iyi hatırlıyorum ama beni şaşırtan bunun ezik terapiste kadar ulaşması
Why don't you run along to your little friends and remind them that any attack on me is a really bad idea.
Neden o küçük arkadaşlarına koşup onlara bana saldırmalarının kötü bir fikir olduğunu hatırlatmıyorsun?
I will gladly end you for what you did to Camille, but first, I'm gonna make you suffer in ways your spoiled, little mind cannot possibly imagine, and when it's over, when your sweet recollections have been rendered obsolete, you will associate my name with fear and pain and perhaps the dull realization - that you...
Camille'e yaptığın şey için senin memnuniyetle öldürürüm ama önce sana o küçük şımarık aklının hayal bile edemeyeceği şekilde acı çektireceğim ve işim bittiğinde tatlı hatıralarının modası geçtiğinde, adımı korkuyla acıyla ve de benim için hiçbir şey ifade etmediğinin can sıkıcı farkındalığıyla ilişkilendirileceksin.
Do I need to remind you that because of your beloved hero, Tristan is free, Rebekah is lost.
Sevgili kahramanınız sayesinde Tristan'ın serbest, Rebekah'ın da hala kayıp olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
Oh, well, where's your chef hat?
Peki, ama aşçı şapkalarınız nerede?
Or do you not recall excoriating me for not stocking your favorite tea?
Yoksa beni en sevdiğiniz çayı stoklamamakla suçladığınızı hatırlamıyor musunuz?
Remember when I used your drone to heal Nolan and Irisa?
Nolan'la Irisa'yı iyileştirmek için dron'unu kullandığım zamanı hatırlıyor musun?
You know the name you found on your grandmother's Soviet I.D.?
Anneannenin Sovyet kimliğinde gördüğün ismi hatırlıyor musun?
Out of respect for the late king, Alfred wishes no harm to be done to a hair of your ugly head.
Rahmetli kralın hatırına Alfred çirkin kafandaki tek saç teline bile zarar verilsin istemiyor.
Now sheath your sword and remember where you stand.
Şimdi kılıcını kınına sok ve ayak bastığın yeri hatırla.
Don't recall the king seeking your advice.
Kralın tavsiyeni istediğini hatırlamıyorum.
You remember your father?
- Babanı hatırlıyor musun?
You were too young to remember, but after he died, I tried to bring you and your mother here.
Sen hatırlayamayacak kadar küçüktün ama o öldükten sonra seni ve anneni buraya getirmeye çalıştım.
And the way you said it got me thinking about how you like making your plans on this thing.
Ve böyle söylemen bana, bu şeyle plân yapmayı ne kadar çok sevdiğini hatırlattı.
Before we go in, let me remind you that you may have your powers back, but I've also got mine.
İçeri girmeden önce şunu hatırlatayım, güçlerini geri kazanmış olabilirsin ama benim de güçlerim var.
Remember what your first teachers told you.
İlk öğretmenlerinizin size ne söylediğini hatırlayın.
But... if you could find it in your heart to let my little girl have the wedding that she's always wanted, I am telling you, she'll remember it for the rest of her life.
Ama... Eğer küçük kızımın her zaman istediği düğünü yapmasına izin verirsen sana söylüyorum, hayatının sonuna kadar bunu hatırlayacak.
Maybe your muscles might remember something your mind can't.
Belki zihninin hatırlayamadığı bir şeyi kasların hatırlar.
Your job, If I remember correctly, is to keep the hounds from my door.
Eğer doğru hatırlıyorsam senin işin köpekleri benim kapımdan uzak tutmak.
And if you could remember that there's an abandoned track next to the L stop in Union Square, then the dumbest stunt you ever pull... might just turn out to be... the smartest moment of your life.
Bir de Union Meydanındaki bölge durağının yakınlarında terk edilmiş bir tren yolu olduğunu hatırlarsan aklına gelen en aptalca hareket belki de hayatının en zekice anına dönüşebilir.
Can you remember what it's like to be inside your mother's womb?
Annenin rahminde olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlayabiliyor musun?
And when that day comes, I want you to remember which of the two is trying to keep you alive. And which one wants to eat your brains.
O gün geldiğinde senden bu ikisinden hangisinin seni hayatta tutmaya çalıştığını ve hangisinin beynini yemek istediğini hatırlamanı istiyorum.
There will always be a patient who will break your heart, who will remind you of a friend or a sweetheart.
Her zaman kalbini kıracak hastaların olacak. Bir arkadaşını ya da sevgilini hatırlatacaklar.
I'm saying that maybe you're remembering this story to tell yourself that your decision with Forstman isn't about laying down.
Ne demeye çalışıyorsun? Diyorum ki bu hikayeyi hatırladın çünkü belki de Forstman ile ilgili kararın yere düşmek ile ilgili değil.
Remind me to never attend your motivational seminars.
Bana asla katılmamasını hatırlat Motivasyon seminerleriniz.
Remember your place, human.
Yerini hatırla, insanım.
But... But when Winn mentioned Opal City, I remembered how when I sent out your Christmas cards,
Ama Winn Opal City'den bahsettiği zaman oraya gönderdiğiniz Noel kartlarını hatırladım Opal City'de A. Foster'da diye bir yoktu.
You remember me from your mom's office?
Beni annenin ofisinden hatırlıyor musun?
Remember your first honest buck?
Kazandığın ilk dürüst parayı hatırlıyor musun?
They have managed to elude me, so I'm calling upon your special talents.
Elimden kaçmayı başardılar.. .. bu yüzden özel yeteneklerini hatırlatayım dedim.
Do you still remember those people who played an important role in your life?
Hayatınızda önemli rolü olan o insanları hala hatırlıyor musunuz?
That reminds me, it is time for your herbs.
Bu bana ilaç vaktinin geldiğini hatırlattı.
For the sake of your grandson, please stop the threats, the rat.
Torununun hatırı için lütfen sıçanla tehdit etmeyi bırak.
Dad, can I just say that's your third plate?
Babacığım, bu üçüncü tabağınız. Hatırlatırım size.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]