English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fix what

Fix what translate Turkish

958 parallel translation
You're gonna fix what?
Neyi tamir edeceksin?
Fix what up?
Ne onarması?
Fix what?
- Neyi tamir edeyim?
Not good for fix what is not broken.
Bozuk olmayan bir şeyi tamir etmeye gerek yok.
See what a fix you've put me in.
Beni nasıl bir çıkmaza soktuğunu gör.
Maybe you'd like to come up here and fix it yourselves and that's just what you'll be doing if you don't shut up!
Belki buraya çıkıp kendiniz ayarlamak istersiniz. Çenenizi kapatmazsanız olacağı da bu zaten!
- I told her what I told you, and offered to fix it up for her on the quiet if she wanted to see you.
- Bana ne söylediysen söyledim. Seninle görüşmek isterse uygun bir ortam ayarlayacağımı söyledim
Oh, shut up. I don't know what you're doing in Yankee territory but naturally I know you be in a fix if you get caught. Speaks plain, don't he?
kapa ceneni yankee bölgesinde ne yaptığını bilmiyorum ama doğal olarak yakalanırsan zor durumda kalacaksın plain konuşuyor değilmi?
I don't like what you say anyway. Now fix it.
Söylediklerinde hoşlanmıyorum.
- What can I fix you to eat?
- Yiyecek ne getireyim?
You know what I was hoping was that you and your old man between you might be able to fix me up with a job.
Ne düşünüyordum biliyor musun? Sen ve baban şirketinizde bana bir iş ayarlayabilirsiniz belki.
But what happens when he fights a guy you can't fix?
Maçını satmayan biri çıkarsa ne olacak?
What if I fix it so that there can be no possible suspicion?
Hiç kuşku duyulamayacak şekilde her şeyi ayarlarsam, ne dersin?
I wanna rush home and fix supper for some big, handsome man... and put kids in a bathtub and broil steak and crank ice cream... and... think about what the night's gonna bring.
Hemen eve gitmek ve büyük yakışıklı bir adama yemek yapmak istiyorum ve çocukları küvete koymak, biftek pişirmek, dondurma yapmak ve gecenin ne getireceğini düşünmek istiyorum.
Do what you can to fix up that wound.
Yarasının iyileşmesi için ne gerekiyorsa yap.
- What call has he got to fix the house?
- Ne diye evi onarmaya çalışıyor ki?
Trouble's what I came here to fix up.
Dert, buraya düzeltmek için geldiğim şey.
I'll fix that boy, you'll see. What boy? What witch?
Torununu kendi ellerimle yetiştireceğim.
What a fix!
- Ne zor bir durum!
Hey, what'll I fix for dinner?
Yemekte ne yapmamı istersin?
What time was it when you went out to fix the sign?
Tabelayı düzeltmek için dışarı çıktığında saat kaçtı?
What I fix, runs.
Ayarladığım herşey hareket eder!
I DON'T HAVE THE MEANS OR TOOLS TO FIX THIS, SO I'D LIKE TO KNOW WHAT I CAN DO. "
Bunu yetkililere tam yedi kez bildirdim.
'I'd make the third fix be the second and forget what was bad.'
'Üçüncü doz ile ikinciyi ve kötü denemeyi unutmak istiyordum.'
What we want is a location fix on 007.
İstediğimiz 007'nin yerini saptamak.
You know what? Have another drink, and I'll fix you up a bed.
Bak ne diyeceğim, sen bir içki daha iç, ben de sana yatak yapayım.
What can I fix you?
Ne içersin?
Yes, sir. Oh. What can I fix you, Mr. Duncan?
Size ne hazırlayabilirim, Bay Duncan?
If I am, what are you going to charge me to fix it?
Eğer öyleyse, düzeltmek için beni neyle suçlayacaksınız?
Now the Association's got a restoration committee to try and fix up what was ruined, so we have to be very careful.
Şimdi Dernek orayı düzelttirmek için bir restorasyon heyeti tuttu. O yüzden dikkatli olmamız lazım.
There's just about nothing we can't fix if we know what's wrong.
Neyin yanlış olduğunu bilirsek, iyileştiremeyeceğimiz bir şey yok.
- What are you using as a fix?
- Yönünü saptamak için ne kullanıyorsun?
What a fix!
Şu işe bak!
To fix this? Millions. And for what?
- Bunu tamir etmek milyonlar tutar, ne için?
What I want is so simple, to have my own house, and fix it up my own way.
İstediğim şey çok basit kendi evime sahip olup kendi bildiğim gibi düzenlemek.
What if you fix it up and he comes back and does it again?
Ya sen tamir ettikten sonra gelip tekrar yaparsa?
What'd you do, fix the umpire?
Ne yaptın, hakeme para mı yedirdin?
- Fix your tie. - What?
Papyonunu düzelt.
Hostages are what got us into this fix.
Bu duruma rehineler yüzünden geldik.
How she accessed their computer and what the fix on that guidance system was.
Bilgisayarlarına nasıl girdiğini ve kılavuz sistemin nasıl düzeltileceğini.
What's that gonna fix?
Bu neyi değiştirir?
I can't fix it if I don't know what's broken.
Neyin arızalı olduğunu bilmezsem tamir edemem.
Now there, Mr. cook, tell me... [Blows nose] Exactly what are you going to fix for Christmas dinner?
Bay Aşçı, şimdi söyleyin bana Noel yemeği olarak ne pişirmeye karar verdiniz?
I tell you, we fix up the neighborhood, we clean up the buildings and what do we get, burglars problem.
Sana söylüyorum, komşuları düzeltiriz binaları temizleriz ama hırsız problemini ne yaparız?
Well, don't worry. That's why we're here. Now we know what to fix.
Merak etmeyin bu yüzden buradayız neyi düzelteceğimizi biliyoruz.
I'll fix us something. What would you like?
Keşke masaj yapacak birileri olsa.
I'll fix it up, know what I mean?
Düzelteceğim, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Do what you said, fix my guidance system and let me go.
Dediğiniz gibi yapıp, yön bulma sistemimi onarın ve gitmeme izin verin.
What do you mean, he can fix anything?
O her şeyi tamir edebilir mi demek istiyorsun?
What am I supposed to fix, Allan?
Neyi düzeltmem gerekiyor, Allan?
I know. What can I fix you?
Sana ne vereyim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]