Funny thing translate Turkish
1,922 parallel translation
It's a funny thing, I never was very good at marriage, and somehow it seems like I'm even worse at divorce.
Garip bir durum. Evlilik işini iyi yürütemedim, boşanma işinde ise daha da fenayım.
Funny thing, you know, they always wear these intimidating gloves so that you're supposed to "fess up" before they start looking up your ass.
Komik aslında Herzaman şu koruyucu eldivenlerden giyiyorlar İtiraf etmelisin ki onlar götünü aramaya başlamasınlar ama aslında götüne bakmazlar
Funny thing about the law, it can be quite flexible.
Hukukun en zevkli yanı, oldukça esnek oluşudur.
You know, the funny thing is?
Garip olan ne biliyor musun?
Funny thing.
Olaya bak.
And the funny thing, in the future? The place is a concentration camp.
Komik olan şey, gelecekte orası bir toplama kampı.
Funny thing about Christmas tree lights, actually.
Noel ağacı ışıkları hakkında ilginç bir şey söyleyeyim.
Well, it's a funny thing.
Aslında, komik bir şey.
We have seats for A Funny Thing Happened.
A Funny Thing Happened'a yerimiz var da.
I got tickets for A Funny Thing Happened.
"Çok Komik Bir Şey Oldu" ya bilet aldım.
Funny thing aboutchain saws, though.
Elektrikli testereler hakkında komik birşey var..
That's the funny thing.
Çok komik bir şey.
Funny thing is that it's secrecy or misunderstandings, things never spoken that usually land people in therapy in the first place.
Komik olan şu ki bu gizlilik ya da yanlış anlaşılmalar genellikle terapiye gelen kişilerle konuşulmaz.
Funny thing, the subconscious.
Tuhaf olan, bu bilinçaltı.
Funny thing Poppy once said.
İşin ilginci babacık bir keresinde bir şey demişti.
The funny thing is, knowing Kyle, he'd make the situation a lot better if he were just allowed to talk to her.
Komik olan şey, Kyle onunla konuşabilseydi durumu kolaylaştırabilirdi.
I want to be able to call you at the end of a bad day and tell you about some funny thing that Morgan did and not find out that I can't because you're off... somewhere in Paraguay,
Kötü bir günün sonunda seni arayıp dertleşmek, Morgan'ın yaptığı komik bir şeyi anlatmak... Aradığımda seni Paraguay'da bir görevde bir darbeyi bastırırken bulmak istemiyorum.
Funny thing is when I looked at your birth certificate...
İşin komiği nüfus kaydına baktığımda...
A funny thing happens when you mix Mentos with Diet Coke.
Mentos'la diyet kolayı karıştırdığın zaman garip birşey olur.
Funny thing is if you asked me who Marie Antoinette was about three months ago, I would've probably said that french foreign exchange student with the acne.
Komik olan şu ki üç ay önce Marie Antoinette'in kim olduğunu sorsan muhtemelen okuldaki Fransız öğrenci olduğunu söylerdim.
The funny thing is, I never told a soul about our darling Suzie.
Komik olan, bizim sevgili Suzie hakkında ona birşey söylemedim.
Funny thing, though.
Komik bir şey daha..
Funny thing is, seems to be happening a lot.
Garip olansa, daha fazlası var gibi.
Funny thing is, this means you've always known how I was going to die.
Komik olansa, her zaman nasıl öleceğimi biliyor olmandı.
Well, funny thing, Mr Lux. I don't wanna see everyone in this room dead because some idiot thinks his pride is more important.
Bay Lux, garip olan şu ki bazı gerzekler, gururun daha önemli olduğunu düşündüğü için bu odadaki herkesin öldüğünü görmek istemiyorum.
A funny thing happens when you die.
Öldüğünüzde tuhaf bir şey gerçekleşir.
Right. So a funny thing happened...
Evet, komik bir şey oldu...
That's the funny thing about life. It's not always calm, you know?
Sonunda o denklemleri çözmek derslerden daha önemli bir hal aldı.
True, but I was also teaching you that festival buzz is, like my movie Coffee and Cigarettes, a funny thing.
Doğru, fakat aynı zamanda festival söylentilerinin filmim "Coffee and Cigarettes" gibi, ne kadar komik olduğunu öğretiyordum.
You know, memory is a funny thing.
İnsan hafızası çok ilginç bir şey.
You know what the funny thing is?
Komik olanı söyleyeyim mi?
Funny thing is 20 years around nuclear reactors, I haven't been crapped up, not once.
İşin komik yanı ise, 20 yıldır nükleer reaktörlerin çevresindeyim ve bir kez bile ayvayı yemedim.
You know funny thing is...
Komik olan ne biliyor musunuz?
a funny thing happens when the man you look up to your whole life breaks his own rules and cries.
İşin garip tarafı.. .. ömrünüz boyunca size örnek olan biri, yeminini bozuk ağlıyor.
After Randy's speech, a funny thing happened.
Randy'nin konuşmasından sonra herşey değişti.
That's a funny thing to remember.
- Bunu hatırlaman garip. - Ben kazancıydım.
That's the funny thing about you.
Niyetim iyiydi. Tuhaf yönlerinden biri de bu.
Denial's a funny thing.
İnkar etmek zevkli bir iştir.
Funny thing about painkillers. Such a delicate balance.
Ağrı kesiciler hakkındaki en sakat şey dengesinin çok iyi ayarlanmasının gerektiğidir.
The funny thing was that everyone thought she was a heartbroken widow when in fact she had this liaison.
Komik olan şeyse herkesin onu kalbi kırık bir dul sanırken kadının.. bir yasak aşk yaşıyor olması.
The funny thing is she just drove off leaving him there.
İşin komik tarafı kız bunu orada sap gibi bırakmış gitmiş.
That's funny, because I've never actually met anybody that likes fruitcake, let alone devours the whole damn thing in one sitting.
Çok komik. Meyveli pasta seven birine bile rastlamayan ben, bir oturuşta koca pastayı yutan biriyle evliyim.
Life has a funny way of turning you into the one thing you don't wanna be.
Hayatın olmak istemediğin bir şeye seni dönüştürmek gibi garip bir tarzı vardır.
Um, one more thing. kinda funny, actually.
Son bir şey daha.. aslında bu komik..
That's funny, I was thinking the same thing.
Bu komik, çünkü bende aynı şeyi düşünüyordum.
Funny thing.
Komik birşey.
funny, i was about to say the same thing about you.
İşin eğlenceli kısmı, senin için de aynısı geçerli.
Well, it's funny, maybe it's a girl thing, but after we did it, when he would give me those coupons, I just felt good about myself.
Aslında bu eğlenceli oluyor. Belki de kadınlara özel bir şey, o işi bitirdikten sonra bana kuponları veriyor ve ben de kendimi iyi hissediyorum.
Anyway, I was giving it some thought, and there's no reason that two attractive, good looking, intelligent, funny, attractive people can't, you know, just sit down and work this whole Meredith thing out.
Neyse,... düşündüm de, senin ve benim gibi güzel görünen, zeki, eğlenceli çekici iki insanın, oturup bilirsin işte şu Meredith konusuna bir çözüm bulamaması çok saçma değil mi?
It was funny at first, but then it became a daily thing.
Önceleri komik gelmişti ama daha sonra günlük bir şeye döndü.
You're a funny little thing, aren't you?
- Sen tam bir komiklik abidesisin, değil mi?
funny thing is 77
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16