Good to hear translate Turkish
1,417 parallel translation
It is good to hear that you are much better now.
Daha iyi olduğunuzu gördüğüme sevindim.
Mmm. Good to hear.
Bunu duymak güzel.
That's good to hear, Control.
Kontrol, sesim iyi geliyor mu?
It's good to hear your voice.
Sesini duymak güzel.
Well, that's good to hear.
Bunu duymak güzel.
Well, that's good to hear, because most people on thisstreet couldn't keep a secret if their lives depended on it.
Bunu duyduğuma sevindim. Çünkü bu sokakta oturanlar ölseler sır tutamazlar.
Just feels good to hear you call me boyfriend.
Yok bir şey. Sadece... Bana erkek arkadaşım dediğini duymak iyi geldi, hepsi bu.
Hey, Sam, good to hear your voice.
- Sesini duyduğuma sevindim.
Good to hear from you Colonel, I take it the mission was a success.
Sizden haber almak güzel, Yarbay. Görev başarıldı sanıyorum.
That's good to hear.
Bunu duymak güzel.
Good to hear that.
Bunu duyduğuma sevindim.
Yeah, it's good to hear for you too.
Evet, senden de haber almak güzel.
Well, that's good to hear.
Şey, bunu duymak güzel.
- Good to hear it, Reggie.
- Bunu duymak güzel, Reggie.
- That's good to hear.
Bunu duyduğuma sevindim.
Well, that's good to hear, Special Agent Gibbs.
Bunu duyduğuma sevindim Özel Ajan Gibbs.
That's good to hear.
- Bunu duymak çok güzel.
Still, it's always good to hear the truth.
Yine de gerçeği duymak her zaman iyidir.
- Good to hear you.
- Sesini duyduğuma sevindim.
- That's good to hear.
- Hayır. Bunu duymak güzel.
- That's good to hear.
- Bunu duymak güzel.
Oh, it's good to hear from you, man.
Senden haber almak çok güzel, oğlum.
Sam, it's good to hear from you.
Sam, sesini duymak ne güzel.
It's good to hear that from you, thank you.
Bunu senden duymak güzel. Teşekkürler.
Okay, that's... good to hear.
İyi, bunu duyduğuma sevindim.
That is so good to hear.
Bunu duymak çok güzel.
- Good to hear it.
- Güzel.
Good to hear you say that.
Bunu duyduğuma sevindim.
I like to hear good about him.
Onunla ilgili iyi şeyler duymayı çok seviyorum.
That's good. I'm happy to hear it.
Güzel, buna sevindim.
If I hear y'all been up to no good at that mall, it's gonna be on, you understand?
Eğer suç işlediğinizi duyarsam çıranızı yakarım. Anlaşıldı mı?
♪ So good to be seen ♪ So good to be hear ♪
Ne güzel şey fark edilmek Ne güzel şey işitilmek
- Looks very good. Fucking thrilled to hear it. So, this sit-down, you must have felt it from them then, huh?
İyi görünüyor ve tamamen ona benziyor
- Would you like to hear some good news DJ suga? - Hi
İyi haberler ister misin tatlı DJ?
Good God I didn't need to hear about that!
Ulu Tanrım bunları duymama gerek yoktu!
I can't tell you how good it is to hear your voice.
Sesini duymak ne kadar güzel, anlatamam.
Greetings from L.A.- - what do you want to hear, the good, the bad, or the weird?
Los Angeles'tan selamlar. Neyi duymak istersin? İyi haberi mi kötüyü mü, tuhaf olanı mı?
Look, all I ever wanted was to hear you say that I was good.
Tüm istediğim... benim iyi olduğumu... duymaktı.
I know it's probably not in your repertoire, but I'm getting married and my fiancé wants to hire you guys as the band, but I can't sign off on it until I hear you play Good Feeling because that's our song, and what kind of wedding band would you be if you couldn't play our song, right? Right?
Biliyorum büyük ihtimalle sizin repertuarınızda yoktur, ama ben evleniyorum ve nişanlım sizi kiralamak istiyor, ama bunu sizin "Good Feeling" i çaldığınızı duymadan önce imzalayamam çünkü bu bizim şarkımız, ve eğer bizim şarkımızı çalamazsanız nasıl bir düğün grubu olursunuz değil mi?
You don't know how good it is to hear you say that.
Bunu söylediğini duymak ne güzel, bilemezsin.
To, like, love a song and feel good when you hear it?
Yani bir şarkıyı sevmekte? Onu duyduğun zaman kendini iyi hissetmekte?
The good ones that expand in your ear, so I won't be able to hear anything that might be going on out in the street at all hours of the night.
Hani şu kulağın içine girenlerden. Böylece bütün gece sokakta olan biteni duymayacağım. Teşekkür ederim anne.
A good reporter's got to hear both sides of a story.
İyi bir gazeteci, hikâyenin iki tarafını da dinlemeli.
Good. I'm glad to hear that.
Güzel, bunu duyduğuma sevindim.
- It's good to hear your voice too.
Sizin de sesinizi duymak güzel.
I'm thinking they'd like to hear the good news.
- Önce iyisini duymak isterler bence.
Maybe it would be good for you to hear the truth.
- Pekâlâ.
I think not wanting to hear your mom have sex with a narc is a good enough reason to stay out all night.
Annenin bir narkotik polisiyle seks yaptığını duymak istememen hep dışarıda olmak için yeterli sebep.
so if he has some good news, i want to hear about it.
İyi haberlerle gelirse, bilmek istiyorum. - Peki hanımefendi.
I'd like to hear about him, Aaron, the details, good or bad.
Aaron'la ilgili detayları öğrenmek isterim. Kötü ya da iyi olanları.
I'II be waiting to hear the good news.
Sizden iyi haberler bekliyorum.
good to hear from you 16
good to hear your voice 18
good to see you 2547
good to know 481
good to see you again 390
good to go 197
good to meet you 379
good to see you too 96
good to have you here 19
good to be back 59
good to hear your voice 18
good to see you 2547
good to know 481
good to see you again 390
good to go 197
good to meet you 379
good to see you too 96
good to have you here 19
good to be back 59
good to see you guys 26
good to be home 24
good to have you back 122
good to be here 29
good to see ya 52
heart 404
heartbeat 33
hear 1249
heartless 34
heartbreak 27
good to be home 24
good to have you back 122
good to be here 29
good to see ya 52
heart 404
heartbeat 33
hear 1249
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
heard 60
hearted 198
heartbreaker 20
hearing 52
heartburn 19
hearst 26
hear me roar 17
heart rate 87
heart beating 18
heard 60
hearted 198
heartbreaker 20
hearing 52
heartburn 19
hearst 26
hear me roar 17
heart rate 87
heart beating 18
heartbreaking 30
hearts and minds 20
heart attack 174
heart failure 23
heart surgery 35
hear me out 314
heartedly 17
heart disease 37
heartbroken 26
heart rate's 34
hearts and minds 20
heart attack 174
heart failure 23
heart surgery 35
hear me out 314
heartedly 17
heart disease 37
heartbroken 26
heart rate's 34