Good thing translate Turkish
12,459 parallel translation
Good thing she didn't have to poop, huh?
Üzerine sıçmadıklarına dua et ha?
It's okay. It's just a little bit, which is a good thing, right?
Sadece birazcık, ki bu iyi bir şey değil mi?
Today that's a good thing.
Daha fazla kaçmama gerek yok mu? Bugün için iyi bir şey aslında.
Good thing we're friends or we'd be fucking you in the ass right now.
İyi ki arkadaşız, yoksa şu anda sizi götünüzden sikiyor olurduk.
And that's a good thing?
Ve bu iyi bir şey mi?
Well, it's a good thing I'm coming with you.
O zaman seninle geliyor olmam iyi bir şey desene.
It's a good thing I took care of them.
İyi ki icaplarına bakmışım.
Good thing they don't eat much, dancers.
- İyi ki çok yemiyorlar, dansçılar.
But it is a good thing I did not take my life, eh?
Hayatımı sona erdirmemem iyi bir şey, değil mi?
Good thing we only have to go 200 meters.
- Neyse ki 200 metre gitmemiz gerekiyor.
It's a good thing you're here.
Geldiğin iyi oldu.
The only good thing is, now this whole trio doesn't have to work together anymore.
Olayın tek güzel yanı artık bu üçlü birlikte çalışmak zorunda değil.
Boy, good thing the train was late.
Oğlum, trenin geç kalkması iyi bir şeymiş.
Good thing we are going from here.
- Çok şükür buradan gidiyoruz.
Good thing we met.
İyi ki karşılaşmışız.
I guess ifs a good thing that came through, or we'd be in a lot of trouble.
Sanırım bunun gelmesi iyi birşey. ya da biz çok sıkıntıya düşecektik
Did a good thing tonight, Mac.
Bu gece iyi şeyler yaptın Mac.
Real good thing.
Gerçekten iyi şeyler.
Maybe it's a good thing, you know?
Belki bu iyi bir şeydir, değil mi?
Yes, he died, but when he came back, that was a good thing.
Evet, o öldü ama geri gelmesi iyi bir şeydi.
You know, it's a good thing they found you when they did.
Seni bulmuş olmaları iyi bir şey.
It's a good thing you weren't killed.
Öldürülmemiş olmanız güzel.
Good thing he didn't go for my shooter hand, though.
İyi ki silah tutan elime saldırmadı ama.
They know when they're onto a good thing, I'll say that for them!
İyi bir şey bulunca anlıyorlar, bunu söyleyebilirim.
Um... I hope that's a good thing.
Umarım bu iyi bir şeydir.
Good thing you got us all together.
İyi ki hepimizi toplamışsın.
It's a good thing we saw you.
Çok kibarsınız. Seni gördüğümüz iyi oldu.
It's a good thing that yours was.
Seninkinin böyle olması iyi bir şey.
Did a good thing.
İyi iş çıkardın.
"Hope... "... is the good thing that makes you be able to stand all the bad things. "
Umut ; kötü şeylerin üstesinden gelebilmeni sağlayan, iyi bir şeydir. "
You did a good thing.
İyi bir şey yaptın.
We had a good thing going.
Aramızda güzel kimya vardı.
That's a good thing.
Bu iyi bir şey.
Do you know, in many ways, what happened between us, it was a good thing.
Biliyor musun, birçok yoldan aramızda olanlar iyi bir şeydi.
Sometimes fear is a good thing, George.
Bazen korku iyi bir şeydir George.
Stealing's the one thing us Samuels are good at.
Biz Samuels'lerin iyi olduğu bir şey varsa, o da çalmaktır.
The crazy thing, I thought we were good.
Acayip olansa, ben aramızın iyi olduğunu düşünmüştüm.
Yeah, well, that's all very good for your sinuses, but for a sore throat, the best thing is actually snail mucus.
Bunların hepsi sinüslerin için iyi, ama boğaz ağrısı için, en iyisi aslında salyangoz mukusudur.
Good, that's- - that's a fine thing.
Bayağı iyi. Çok iyi oldu.
I'm not really awfully good at coping with peasants and farms and all that country life sort of thing.
Ben köylülerle, çiftliklerle ve kırsal yaşam gibi şeylere ayak uydurmakta pek iyi değilimdir.
The only thing she was absolutely sure of is that I seem like a very nice boy, which is not relevant to the case, but did make me feel very good.
Kesinlikle emin olduğu tek şey çok iyi bir çocuk gibi göründüğüm ki bunun davayla hiç alakası yok ama benim çok iyi hissetmemi sağladı.
The roof thing sounds pretty good.
- Aralarından beğendiğin var mı? - Çatılı olan iyiymiş.
Good, one less thing to figure out.
İşimiz biraz azaldı o zaman.
If the church is good at one thing, it's retaining power.
Kiliselerin iyi olduğu bir konu varsa o da gücü alıkoymaktır.
Good. Well, same kind of thing is what happened at Sandpiper Crossing.
İşte, buna benzer bir şey de Sandpiper Crossing'de oldu.
Way I see it, we're doing a bad thing, but for a good reason.
Gördüğüm kadarıyla kötü bir şey yapıyoruz ama iyi bir sebep için.
At the end of every great achievement that has ever been, I imagine one looks back and is reminded of the one moment when good fortune reached out and gave the thing its blessing.
Hani bütün büyük başarıların sonunda insan şöyle bir arkasında doğru bakıp, şansın ona uzanıp, kutsadığı anı hatırlar ya.
Isn't that the main thing, to distinguish good from evil?
Kötüyle iyiyi ayırt etmek için asıl olan bu değil mi?
If this thing looks like what people say it looks like, I'm gonna get a good picture of it.
Bu şey gerçekten insanların tarif ettiği gibi görünüyorsa güzel bir fotoğrafını çekeceğim.
Yeah, but it's also good to be doing my own thing.
Özlüyorum ama kendi şeyimi yapmak da güzel.
It's a good thing.
İyi oldu.
good things 43
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
things could be worse 16
things to do 42
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are different 35
things are changing 33
things like this 16
things are good 60
things could be worse 16
things to do 42
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are different 35
things are changing 33
things like this 16
things are good 60