Got a gun translate Turkish
2,230 parallel translation
He's got a gun!
Silahi var!
I got a gun of my own!
Bende de bir tane var!
You got a gun locker?
Silah saklama dolabınız var mı?
He's got a gun.
Silahı var.
Be careful. He's got a gun.
Dikkat et, adamın silahı var.
I got a gun in that car.
Silâhım o arabada.
You've got a gun?
Silahın mı var? !
When Ronny found out about Chevy, he got a gun, and he forced me to lure Chevy to SSB.
Anthony, bana aşık olduğunu söylemişti. Daha önce kimse bana böyle bir şey söylememişti.
When Ronny found out about Chevy, he got a gun, and he forced me to lure Chevy to SSB.
Ronny, Chevy mevzusunu öğrendiğinde bir silah aldı ve Chevy'nin SSB'ye gelmesi için beni yem olmaya zorladı.
He's got a gun.
- Silahı var.
The little shits have got a gun.
Bu serserilerin ellerinde silah vardı.
All right, it's the kind of fear... That you get when someone's got a gun to your head.
Birinin başınıza silah dayadığı zamanki korku gibi.
- i'm the man who's gonna put a bullet between your eyes! - hey, he's got a gun!
Alnının çatına kurşunu sıkacak olan adamım!
# And if Cupid's got a gun
# Aşk Tanrısı'nın silahı varsa
You got a gun?
Silahın var mı?
Have you got a gun?
Silahın var mı?
I've got a gun!
Silahım var!
I've got a gun and I'll use it.
Silahım var ve kullanacağım.
What the fuck, you got a gun?
O da ne, silahın mı var?
He's got a gun.
Silahı var!
You got a gun?
Silahın mı var?
I am going to say something that is gonna get you so angry that if you've got a gun on you, you're gonna pull it out and shoot me in the head.
Şimdi seni kızdıracak şeyler söyleyeceğim. Eğer yanında silah taşıyorsan, tetiği çekip... -... kafama sıkacaksın.
Look, I ain't got a gun.
Bak, silahsızım.
He's got a gun!
Silahı var!
I won't go in there by myself, not while he's got a gun in his hand.
Tek başıma girmem oraya. Hele de elinde silah varken. - Gerek yok zaten.
He got a gun.
Silahı varmış.
Cocksucker, I got a gun.
Aşağılık herif, silahım var.
You got a gun upstairs or something?
Yukarıda silahın mı var?
- He's got a gun!
- Tanrım, silah!
He's got a gun!
Tabancası var!
- You know, he's got a gun...
- Silahı filan vardır diyorsun.
I got a guy named ray who claims to be a gun dealer handcuffed to a chair, got an armenian sociopath threatening to slit my throat I don't get him 50 grand by tomorrow, and I got a pregnant stripper named asia, who's mexican, by the way, shaking me down for child support!
Elimde Ray adında sandalyeye kelepçelenmiş sözde bir silah kaçakçısı var bir Ermeni sosyopat var yarına kadar 50 bin götürmezsem boğazımı kesmekle tehdit ediyor ve Asya adında hamile bir striptizci var ki Meksika'lı aslında nafaka için yapışmış durumda.
- Hey, we have a problem. BFS got a print off the gun that killed McTeer.
McTeer'i öldüren silahta parmak izi bulundu.
I've just got my prints all over a gun.
Biraz önce bir silahın her yerine parmak izimi bıraktım.
Has she got a spray gun?
- Bir püskürtme tabancası var mı?
This guy's got anger, endless targets, and a gun, and he's just getting started.
Bu adamın öfkesi, sonsuz hedefi ve silahı var. Ve daha yeni başlıyor.
And if I wasn't such a coward, I'd have stuck a gun in my mouth Day I got home from the hospital.
Eğer korkağın biri olmasaydım, hastaneden eve döndüğüm gün kafama silahı dayardım.
The contact... white male, 20's, about 5'10 "... got nervous, pulled a gun, started shooting.
Bağlantı... Beyaz bir erkek, 20 yaşlarında, yaklaşık 1,80 boylarında... Gergindi silahını çekti, ateş etmeye başladı.
As I stated before, Agent Fuller's contact got nervous, pulled a gun, and started shooting.
Daha önce belirttiğim gibi Ajan Fuller'ın bağlantısı gergindi, silahını çekti ve ateş etmeye başladı.
Eurepo says that his gun clip was full, so he never even got off a shot.
Raporda şarjörün dolu olduğu yazıyor yani hiç ateş etmemiş.
Said you had no idea where Luke got the pistol? I learned in the war, no good comes from a gun. I taught Luke the same.
Luke'a bunu öğretmiştim.
Let's see, I had a gun and a hostage before you got here.
Sen gelmeden önce, silahım ve bir de rehinem vardı.
You got the big office, you got a staple gun - you're living the dream, man!
Kocaman bir ofisin var, zımba silahın var resmen bir rüyayı yaşıyorsun!
You insert these into the lower receiver of a semi-auto rifle, and you've got yourself a fully automatic machine gun.
Bunu yarı otomatik bir silaha taktığında tam otomatik hale getirirsin.
We got a report that he had a gun on school grounds.
Okul sınırları içerisinde silah bulundurduğuyla ilgili ihbar aldık.
I took a gun with me, but I didn't have to use it,'cause when I got there, his apartment was
Silahlıydım ama kullanmama gerek kalmadı çünkü gittiğimde apartmanı tertemizdi.
Cho In got shot by a gun in the desert.
Cho In, çölde silahla başından vurulmuş.
[gun blasts] Murray, we've got a name, an address.
Murray, ismi ve adresi aldık.
- He's got a gun!
- Silahı var!
I've got a flare gun and a couple of flares.
Bende fişek silahı ve biraz cephane var.
I've got a reel-gun.
Benim de makara-silahım.
got a sec 45
got any 17
got a girlfriend 17
got a pen 27
got a problem 61
got a secret 29
got a match 36
got a smoke 21
got a 73
got any money 37
got any 17
got a girlfriend 17
got a pen 27
got a problem 61
got a secret 29
got a match 36
got a smoke 21
got a 73
got any money 37
got anything 42
got a minute 191
got an address 30
got a light 111
got a hit 26
got a problem with that 18
got away 26
got a cigarette 66
got any ideas 31
got a better idea 23
got a minute 191
got an address 30
got a light 111
got a hit 26
got a problem with that 18
got away 26
got a cigarette 66
got any ideas 31
got a better idea 23
got an i 29
got a date 26
got another one 25
got an idea 17
got a name 45
got a job 23
got a warrant 16
got a second 42
got about 16
got a date 26
got another one 25
got an idea 17
got a name 45
got a job 23
got a warrant 16
got a second 42
got about 16