Have a heart translate Turkish
2,850 parallel translation
Let's have a heart to heart talk.
Yüreğimizdekileri ortaya dökelim.
Well, I have a heart exam twice a year.
Yılda iki kez kalp kontrolü yaptırıyorum.
- Morgan. I tried to have a heart-to-heart with him about his...
- Onunla oturup konuşmak istedim...
Well, the good news is if you have a heart attack, I'm a doctor.
İyi haber şu ki eğer bir kalp krizi geçirirseniz, ben doktorum.
I thought I'd knock this time so you didn't have a heart attack.
Bu sefer, kapıyı çalarsam kalbine indirmem diye düşündüm.
You really think you don't have a heart?
Gerçekten bir kalbinin olmadığını mı düşünüyorsun?
You have a heart.
Senin bir kalbin var.
Yeah, I do have a heart.
Evet, bir kalbim var.
- He thinks you have a heart of gold.
- Altın kalpli olduğunu sanıyor.
Because I do not have a heart.
Çünkü bir kalbim yok.
I do not have a heart.
Benim bir kalbim yok.
I don't want you to get a big head about this, but perhaps you were right that my friends don't have quite my best interests at heart.
Bundan gaza gelmeni istemiyorum fakat sanırım haklıydın, Arkadaşlarım benim kalbim hakkında o kadar ilgilenmiyor olabilir.
No, not really, but I have a big heart, so I fall easily.
Hayir, tam öyle degil ama gönlüm genistir, kendimi kolay kaptiririm.
I have stolen jewels from all over the world, but it is you who is a thief, for you have stolen my heart.
Dünya'nın her köşesinde hırsızlık... yapmış olabilirim ancak... asıl hırsız sizsiniz. Kalbimi çaldınız.
You have a wall around your heart.
Kalbine bir duvar örmüşsün.
No. I mean, of course, I'm not happy that she died- - poor thing, bless her heart- - but it does mean that her house is available, and I have wanted to live in that house since I was a tiny girl.
Hayır, yani elbette ki öldüğü için sevinmiyorum zavallı şey, kalbi çok temizdi.
You have a good heart, but it's not enough to protect you from your true nature.
İyi bir kalbin var ama bu seni doğandan korumaya yeterli değil.
It doesn't take much cocaine to affect the heart's function - a couple of lines can have a massive impact.
Kalp fonksiyonlarını etkilemesi için çok alınması gerekmez. Birkaç çizgi bile büyük bir etkiye neden olabilir.
- NOT ONLY ARE YOU GOING TO DESTROY HIS EGO, BUT YOU ARE GOING TO BREAK THE HEART OF A MAN WHO TRULY THINKS YOU HAVE A FUTURE TOGETHER.
Egosunu parçalamakla kalmayacak... ayrıca beraber bir geleceğiniz olduğunu... düşünen bir adamın kalbini kıracaksın.
The people who need heart transplants and lately, you know, you have a pig's heart inserted into your body and, you know, with certain drugs to prevent the organs being rejected you could live a full and viable life.
Kalp nakli ihtiyacı olan insanlara ve Son zamanlarda, bilirsiniz, bir domuz kalbi var vücudunuzun içine yerleştirilir ve, bilirsin, organları önlemek için bazı ilaçların yapabildin reddediliyor tam ve kalıcı bir hayat yaşamak.
I have a broken heart.
Kalbim kırıldı.
Why, if it isn't Porcelain's dad, who may or may not have a baboon heart.
Bunu porselenin babası yapmadıysa, kimde bir maymunun kalbi olur ki?
He might have had a heart transplant. And he might have got it from a baboon.
Ve bir şebeğin kalbi nakledilmiş olabilir.
I have a human heart, and I approve this mes...
Ve size temin ederim ki- -
I'll always have a special place in my heart for you, but... I've moved on.
Kalbimde senin için her zaman özel bir yer olacak ama ben yoluma devam ettim.
I have a special place in my heart'cause I had my first kiss down here.
İlk öpücüğüm burada olduğu için kalbimdeki yeri ayrıdır.
You are going to break the heart of a man who truly believed that you have a future together. Ha ha ha! I think we're getting into a weird area here.
Beraber bir geleceğiniz olacağını... düşünen bir erkeğin kalbini kıracaksın.
Not only are you going to destroy his ego, but you are going to break the heart of a man who truly believes you have a future together!
Sadece egosunu yıkmakla kalmayacak, Seninle bir geleceği olabileceğini düşünen... bir adamın da kalbini kırmış olacaksın!
In case you have a change of heart.
Fikrini değiştirirsen diye.
I mean, Ruth has a heart condition, and we have to monitor her anyway.
Ruth'un kalp rahatsızlığı var ve onu her şekilde izlememiz gerekecek.
I don't think I have enough hate in my heart to be a good Christian.
Kalbimin yeterince iyi bir Hristiyan olmamı sağlayacak kadar nefretle dolu olduğunu sanmıyorum.
Yes, it is, and it was you they decided to care about, and I know why because you are a sweet lady, and you have a smart heart on your holders.
Evet öyle ve onlara bunu yaptıran sendin, çünkü sen tatlı bir bayansın ve, içinde çok zeki bir yüreğin var.
And the reason you have so much hatred in your heart is because you're trying to fill a hole where your kid was supposed to go.
Kalbinde bu kadar nefret olmasının sebebi de oğlunun olması gereken yerdeki boşluğu doldurmaya çalışman.
You have a good heart, Nikita.
İyi bir kalbin var, Nikita.
I hope that you'll have a change of heart after reading it
Umarım bunu okuduktan sonra fikrin değişir.
But you would have had a heart attack by then.
Ama sen o zamana kadar kalp krizi geçirmiş olacaksın.
- I do, yeah. - I have a big heart.
evet, adayabilirim Büyük bir kalbim var.
I have a new heart, you know.
Yeni bir kalbim var, bilirsin.
I thought I was gonna have a heart attack.
Çığlını duymalıydın.
You have a good heart.
İyi bir yüreğin var.
Someone... Who will have no qualms carving a heart out and bringing it back for my collection.
Bir kalbi söküp koleksiyonuma katmam için bana getirmekte tereddüt etmeyecek birine...
I wanted a heart, and a heart I shall have.
Ben bir kalp istemiştim o kalbi de alacağım.
Just a few more minutes, and my guy down at U.C.L.A. Will have the heart he's been waiting on for over a year.
Birkaç dakika sonra UCLA'deki hastam bir yıldan uzun süredir beklediği kalbe kavuşacak.
He has a heart problem but not one that could have caused his T.I.A.
Bir kalp sorunu var ama geçici iskemik atağa sebep olabilecek bir sorun değil.
I have struck a blow at the very heart of Old Camelot.
Eski Camelot'un kalbine bir yumruk indirdim.
The team have seized a rare opportunity to see into its molten heart, but now they must descend to safety.
Ekip nadir bulunan bir fırsatı değerlendirerek volkanın erimiş kalbini görüntüledi. Ama artık güvenli bölgeye dönmeliler.
Pop had a scare with his heart that seems to have kicked a hole in the wall.
Babamın kalbi konusunda bir sorun yaşadı. Bu da bir şeyleri değiştirdi.
We have breaking news for you tonight, the singer Michael Jackson is reported to have died from a heart attack.
Bu gece size flaş haberlerimiz var. Şarkıcı Michael Jackson'ın kalp krizi geçirerek öldüğü bildirildi.
You're committed, you have a good heart, you want to know how things work from the inside out, and I see the same things in Lacey... and myself.
İyi bir kalbin var ve her şeyin içten dışa nasıl çalıştığını bilmek istiyordun. Lacey'de de aynı şeyi gördüm. Kendimi.
You have a heavy heart, say.
Yüreğin kabarmış falan.
And I have a good heart, but when it was encased in a fat, sweaty body, nobody paid attention to me.
İyi bir kalbim var, fakat, yağla kaplı, terli bir vücutta olduğunda, kimse bana dikkat etmiyor.
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179