English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hunting things

Hunting things translate Turkish

77 parallel translation
All right, but I don't understand... why we have to do treasure-hunting things... when I've got $ 30 million.
Tamam, ama benim 30 milyon dolarım varken neden define avına çıktığımızı anlamıyorum. Kit.
I think he wants us to pick up where he left off saving people, hunting things.
Sanırım bıraktığı yerden bizim devralmamızı istiyor insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak.
You know, saving people, hunting things, family business.
Biliyorsun, ava çıkmak, insanları kurtarmak aile mesleği.
Saving people, hunting things.
O şeyleri avlamak, insanları kurtarmak.
You know, saving people, hunting things...
Biliyorsun insanları kurtarmak, yaratıkları avlamak...
I think Dad wants us to pick up where he left off. You know, saving people, hunting things.
Sanırım babam kaldığı yerden devam etmemizi istiyor- - insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak.
You know, saving people, hunting things.
Biliyorsun insanları kurtarmak,
You know, saving people. Hunting things.
Biliyorsun, yaratıkları avlamak, insanları kurtarmak.
You know, saving people, hunting things...
Biliyorsun, insanları kurtarmak, bir şeyler avlamak...
Saving people. Hunting things.
Biliyorsun, insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak
You know, saving people.Hunting things.
Biliyorsun, insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak
You'll find'em with the hunting things.
- Yerini biliyorum.
You know, saving people, hunting things.
Biliyorsun, insanları kurtarmak, o şeyleri avlamak
Saving people, hunting things, the family business.
İnsanları kurtarmak, yaratıkları avlamak. Aile işi.
Hunting things.
Yaratıkları avlamak.
Saving people, hunting things...
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak.
Saving people, hunting things. Family business.
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak.
he wants us to pick up where he left off - - saving people, hunting things.
Bıraktığı yerden devam etmemizi istiyor. İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak.
Saving people, hunting things.
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak.
Dad wants us to pick up where he left off, saving people hunting things, the family business.
Babam, bıraktığı yerden devam etmemizi istiyor. İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak.
Saving people, hunting things, the family business.
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak. Aile mesleğimiz.
Saving people, hunting things.
İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak. Aile mesleğimiz.
Saving people, hunting things, the family business.
Aile mesleğimiz. ÖNCE
Dad wants us to pick up where he left off - - Saving people, hunting things, the family business.
Babam biraktigi yerden devam etmemizi istiyor... insanlari kurtarmak, yaratik avlamak, aile meslegimiz.
Dad wants us to pick up where he left off Saving people, hunting things, the family business.
Babam biraktigi yerden devam etmemizi istiyor - - insanlari kurtarmak, yaratik avlamak, aile meslegimiz.
dad wants us to pick up where he left off saving people, hunting things, the family business.
Babam, bıraktığı yerden devam etmemizi istiyor. İnsanları kurtarmak, yaratık avlamak. Aile mesleğimiz.
I thought I'd leave the hunting things for you.
Av malzemelerini sana bırakabileceğimi düşündüm.
You should stick to hunting things that don't fight back.
Karşılık vermeden avcılık kurallarına bağlı kalmalısın.
Fewer things in life give a man more pleasure than hunting.
Hayatta çok az şey insana avlanmaktan daha çok zevk verir.
I've spent the afternoon hunting for things.
Bir şeylere ulaşabilmek için tüm öğleden sonramı harcadım.
I'll ride a wild torga and go hunting and only come to the settlement to trade furs for the things I need.
Ben vahşi bir torga binerek ava çıkacam, sadece gereken şeyleri almak ve kürk ticareti için yerleşime geleceğim.
One of the things you learn after years of dealing with drug people... is that you can turn your back on a person... but never turn your back on a drug... especially when it's waving a razor-sharp hunting knife in your eye.
Uyuşturucu kullananlarla yıllarca çalıştıktan sonra... özellikle elinde bir bıçak sallayan... uyuşturucu almış birine... asla arkamı dönmemem gerektiğini öğrenmiştim.
Things like literature and science and history just pour out of you like you're this Good Will Hunting impersonator, and.... ls there anything that you're not an authority on?
Edebiyat, fen ve tarih konularını "Can Dostum" daki çocuk gibi anlatıyorsun. Bilmediğin bir konu var mı?
Hunting the New Power for years has made me realize that there are some awful things in this world.
Yıldır beni fark yaptı Yeni Güç Avcılık Bu dünyada bazı korkunç şeyler var.
The obvious explanations, like the paintings having been created to represent things in the world, or for hunting, would never unlock the puzzle of these images,
Açıkça görünen o ki, dünyalarını yada avlarını anlattıkları teorisi, resimlerin sırrını tam olarak açıklamıyordu,
There are many things Dayindi hasn't seen before... and there is much for him to learn on this hunting.
Dayindi'nin hayatında görmediği çok şey vardır ve bu avda kendisi için öğreneceği çok şey vardır.
Those things are what we've been hunting!
Peşinde olduğumuz düşmanlar onlar!
You get things hunting in through there. You could have snakes there.
Yılanlar olabilir.
The last time I went hunting for these things you want me to hunt, 20 other people died.
En son ava çıktığımda şu benden istediğiniz şeylerden avlamaya 20 kişi öldü.
But with Master Mold still out there hunting us, things are sure to get a whole lot worse.
Her şey daha da kötüye gidebilir.
- How long you been hunting these things?
- Bu şeyleri ne zamandır avlıyorsun?
Oh, there are so many things out there more exciting than ghost hunting, Toby.
Etrafta hayalet avcılığından çok daha heyecanlı bir sürü şey var Toby.
They were hunting large herbivores like bison or reindeer and things like that.
Beslenme sekilleri insandan ziyade kurt gibi bir avciya daha çok benziyordu.
These big, heavy spears with their, you know, their weight, their relatively short range, it's like hunting with a pistol, whereas using these things is like hunting with a semiautomatic rifle.
Bu büyük ve agir mizraklar agirliklari yüzünden görece kisa mesafede etkilidir ve tabancayla avlanmak gibidir. Bunlari kullanmak ise yari otomatik tüfekle avlanmak gibidir.
Filming most hunting sequences... involves a great deal of waiting and a slice of luck, but here things were a little different.
Çoğu avlanma sahnesini çekmek için uzun süre beklemek ve biraz da şans gerekir. Fakat burada işler biraz daha farklıydı.
You know, there are a lot of things grieving coworkers do... but hunting with guns for someone on docks, not one of'em.
Yas tutan ortakların yaptığı birçok şey vardır, ama rıhtımda insan avlamak bunlardan biri değil.
He's hunting it because it kills things, Shawn.
Onun izini sürüyor çünkü bir şeyleri öldürüyor, Shawn.
Julie doted on me... included little things, uh, tying my tie... helping me put on my hunting jacket.
Julie bana çok tutkundu en küçük şeylerde bile kravatımı bağlamak avcı ceketimi giydirmek gibi.
Go hunting on your own next time, and get some delicious things for everyone to eat.
Bir daha ki sefer avlanmaya kendi başına git ve herkese lezzetli yiyecekler getir.
Hunting me will only make things more difficult for you.
Beni avlamak işleri senin için sadece daha zorlaştırır.
If we went hunting with you tomorrow and these things made it through, would that impress you?
Sizinle yarın avlanmaya gidersek... ve bu şeyler işini düzgün yaparsa, bundan etkilenir miydiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]