English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll wait

I'll wait translate Turkish

7,078 parallel translation
You have been such a wonderful audience. I can't wait to see you all next week, when I shall be lecturing naked wearing a sombrero It'll be so wonderful!
O kadar harikulade dinleyicilerdiniz ki haftaya yalnızca fötr şapkayla anlatacağım derste görüşmek için sabırsızlanıyorum.
I think I'll just sit here and wait.
sanırım burada oturup bekleyeceğim.
Now, go wait for me in the room - - I'll be with you in a minute.
Şimdi git odada beni bekle. Birazdan geliyorum.
Well, if you wait, you'll see I got a whole family of muskrats crossing the lake.
Beklersen, gölün karsisinda kocaman bir misk siçani ailesi görürsün.
Wait, I'll talk to my husband again.
Bekleyin de kocamla bir daha konuşayım.
- I'll wait.
- Beklerim seni.
Wait right... I'll be back, baby.
Bekle hemen dönerim bebeğim.
Wait there... then I'll come get you.
Orada bekle... seni almaya geleceğim.
I'll wait down there.
- Aşağıda beklerim. - Tamamdır.
I'll wait as long as I have to, then I'll kill you.
"Ne kadar gerekirse bekleyeceğim. Sonra da seni geberteceğim."
I don't think I'll have to wait too long.
Aslında çok bekleyeceğimi düşünmüyorum.
Well, I need someone to hold me, but I'll wait for something more
Bana sarılacak birine ihtiyacım var Ama daha fazlası için bekleyeceğim
♪ Think I'll wait till half past eight to dress myself divine ♪
# Sanırım saat 8 buçuğa kadar bekleyeceğim # # Harika giyinmek için #
Just wait one minute, and I'll walk you down.
Beraber çıkarız.
Yeah, I'll wait.
Tamam, beklerim.
I'll just go back up the beanstalk. Wait!
- Gidip hemen getiririm.
I'll wait with you. We'll, just...
Seninle birlikte beklerim.
I'll wait with you.
Yanında dururum.
- I'll wait.
- Beklerim.
Wait, I'll walk you guys out.
- Durun, sizi geçireyim.
Wait a second, I'll take you there.
Bekle, seni götürürüm.
- No! Wait! I'll tell you!
- Hayır, bekle tamam söyleyeceğim.
wait, i'll show you.
bekle, gösterceğim ben sana.
You wait, I'll be back.
Siz bekleyin, ben döneceğim.
Okay, I'll wait for you.
Tamam, seni bekleyeceğim.
Thanks, I'll just wait.
Teşekkürler, ben sadece bekleyeceğim.
So, you wait here. I'll get out this motherfucker.
Bu yüzden siz ikiniz burada durun, ben de su pustu getireyim.
Well, I'll wait here then?
Peki, burada bekliyorum o zaman?
Just wait and I'll...
Sadece bekle, ben...
I'll wait here.
Burada bekleyeceğim.
I'll Wait.
Seni bekleyeceğim.
- Dad, wait for me, I'll be right there.
- Baba bekle beni, geliyorum.
Okay, so I think it's smarter if I wait in the car.
Pekala sanırım arabada beklemek daha akıllıca olacak.
- Kalgoorlie. Look, if it's a job, I'll have to wait till the heat's off.
Bak, eğer bu söylediğin bir iş ise ortalık yatışana kadar beklemem gerek.
If you'll wait outside I'll join you after the showing.
Eğer dışarıda beklerseniz bu tanıtımdan sonra size katıIırım.
Wait, I'll call my mobile,
Bekle, cep telefonumu arıyorum.
I'll wait for your release
Çikmani bekleyecegim.
I'll wait for you
Seni bekleyecegim.
Yes, I understand, sir, but it shouldn't be too much longer, so you'll just have to wait here, okay?
Anlıyorum efendim ama fazla uzun sürmeyecek. Sadece biraz daha beklemeniz gerekiyor.
I'll have to wait the whole day to go for a party.
Partiye gidecek olursam bütün gün beklemem gerekir.
Okay, just wait here. I'll go deal with her.
Tamam, burada bekle, ben alırım.
Wait, I'll pay you. Okay, how much?
Bekle, sana para veririm.
♪ But I'll wait for it ♪
Christina Britanya İmparatorluğu Vietnam dostluk nişanı aldı.
♪ Then I'll wait for you, yeah ♪
Doris Day'i çok seviyor.
Just wait here. I'll go and get her.
Sen burada bekle, ben gidip kızı getireyim.
- I'll pick you up after school, okay? - Just wait for me, alright?
- Okuldan eve gelebilecek kadar büyüdüm artık- -
If you'll step to the side and wait until I help everyone in line here...
Pekâlâ, ben sıradaki herkese yardımcı olana kadar kenara çekilip beklerseniz...
I'll wait outside.
Dışarıda bekleyeceğim.
I'll wait for your decision.
Kararınızı bekleyeceğim.
'I'll wait here.'
Burada bekleyeceğim.
I'll wait for you outside. This place, eh...
Burası...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]