English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I believe him

I believe him translate Turkish

2,776 parallel translation
Why do I believe him when he says it'll get better?
Her şey iyi olacak dediğinde niye Jax'e inanıyorum?
I believe him.
Ona inanıyorum.
So do I believe in him now?
Şimdi ona inanmalı mıyım? Hayır.
And this man, you believe him? I do.
Peki bu adama inandın mı?
But I'm pretty sure Nate won't believe me when I tell him that.
Ama eminim Nate bunu ona söylediğimde, Bana inanmayacaktır.
That's just what I told him to make him believe I was Ivy.
Bunlar ona Ivy olduğumu inandırmak için söylediğim şeylerdi.
I cannot believe you haven't told him yet.
Hala ona söylemediğine inananamıyorum.
I led him to the palace, the kind of place he'd believe I'd hide it,
Ben de onu saraya yönlendirdim. Tam da gizlememi bekleyeceği bir yere.
In fact, Mahesh said something but I didn't believe him.
Aslında, Mahesh birşeyler söyledi ama ben ona inanmadım.
I cannot believe you invited him over here, Roxy.
Onu buraya çağırdığına inanamıyorum, Roxy.
I wanted to believe him.
Ona inanmak istedim.
Yes, he did, but I don't believe him.
Evet, etti ama ona inanmıyorum.
Well, I'm old-fashioned enough to believe that if they can't prove him guilty, then he's not.
Ben eski kafalı bir kadınım ve şuna inanırım : Eğer suçluluğunu ispatlayamıyorlarsa, o zaman suçlu değildir.
I believe the maid, Anna Smith, asked him how the meeting had gone.
- Sanırım hizmetçi Anna Smith ona görüşmenin nasıl gittiğini sormuş.
I cannot believe I dated him.
Onunla bir zamanlar çıktığıma inanamıyorum.
This'll be the one, I promise. I can't believe your partner got him out.
Ortağının onu dışarı çıkarabildiğine inanamıyorum.
I see a man who's worked hard to get the fans to love him, his teammates to believe in him, a woman to care about him.
Çok çalışmış, taraftarların onu sevmesini, takım arkadaşlarının kendisine inanmasını, bir kadının kendisi aşık olmasını sağlamış bir adam görüyorum.
I'm trying to believe him when he says he's not cheating.
Beni aldatmadığını söylediği zaman, ona inanmaya çalışıyorum.
I can't believe you let him go chasing ghosts with Castle.
Gidip Castle'la hayalet kovalamalarına izin verdiğine inanamıyorum. Evet.
I can't believe I'm actually gonna say this, but I agree with him.
Bunu söyleyeceğime gerçekten inanamıyorum, ama onunla aynı fikirdeyim.
I can't believe I didn't see him do it.
Bunu yaparken görmediğime inanamıyorum.
- I don't believe him.
- İnanmıyorum ona.
Actually, I don't care if you believe in him or not, because I do.
Aslında ona inanıp inanmaman umrumda değil, çünkü ben inanıyorum.
Hold on... i can't believe that i have to actually convince you to meet him!
Zaten onunla buluştuğuma inanamıyorum.
He told me, and I didn't believe him.
Bana söyledi ve ben ona inanmadım.
I can't believe ridiculous people like him end up in office.
Onun gibi boş beleş adamların devlet dairesinde çalıştığına inanamıyorum.
I can't believe you'd invite him over here without asking me.
Bana sormadan onu buraya çağırdığına inanamıyorum.
I told him, "you have to believe me."
Bunun için zamanım yoktu.
- I can't believe him.
- Ona inanamıyorum.
I believe that you really want that to be true, but I don't think Seth is ever gonna change the way that you are hoping that he will or expecting him to.
İnanıyorum ki bunun doğru olmasını istiyorsun. Ama Seth hiç bir zaman senin umduğun gibi değişmeyecek.
Shit, I can't believe him.
Kahretsin, inanamıyorum.
No, I don't believe you will. Nor will that child if you take him back into that house.
O eve götürürseniz o çocuğun başına da bir şey gelecek.
And I believe that the house drove him to it.
Bunu yapmasına, evin sebep olduğuna inanıyorum.
I can't believe it wasn't with him.
Yanında olmaması çok garip.
You best believe I wanted to kill him.
Onu öldürmeyi ne kadar çok istediğimi bilemezsiniz.
I shook him after I made him believe you were in Seattle.
Onu senin Seattle'da olduğuna inandırdıktan sonra başımdan savdım.
Now I'm supposed to believe that Nikita seduced him into smuggling a neurotoxin into the CIA and he helped her kill three agents?
Şimdiyse birden Nikita'nın onu nerotoksin kaçakçılığı için ikna ettiğini ve üç ajanı öldürmesinde yardım ettiğine inanmam mı gerekiyor?
House has to believe that I have authority over him.
House'ın onun üzerinde yetki sahibi olduğumu bilmesi gerek.
I look at my son, and I want to right in advance every wrong that could ever come down and fall on him in his entire life. And I can imagine that that's what you think you're doing, because I believe that you love your son.
Oğluma bakıyorum ve yapacağı tüm yanlışları önceden görüp bunlara engel olmak istiyorum, sanırım siz de bunu istiyorsunuz.
I couldn't believe it, because I was never anywhere near him.
İnanamadım çünkü benden çok uzaktaydı
I mean, the way he looks at me, it's like... he can't believe how kind I'm being to him.
Bana baktığında sanki... Ona karşı bu kadar nazik olmama inanamıyor gibiydi.
So no matter what I say, they're gonna believe him over an ex-junkie.
Ben ne söylersem söyleyeyim, eski bir bağımlı yerine ona inanacaklardır.
Because of him, I never even got the chance to believe in Santa Claus.
Onun yüzünden Noel Baba'ya inanma şansım bile olmadı.
I can't believe you're marrying him.
- Ben de bununla evleneceğine.
I mean, I couldn't believe someone would do that to him.
Yani bunu biri nasıl yapabilir inanamadım.
Daddy said you were laughing, but I didn't believe him.
Baban güldüğünü söylemişti ama ben inanmamıştım.
I believe Tan's death is connected to him.
Tan'ın ölümünün onunla bağıntılı olduğuna inanıyorum.
I can't believe I'm about to put him through that.
Onu bu konuma düşürdüğüme inanamıyorum.
No, I don't believe him.
Hayır inanmıyorum.
I had no reason to think or believe that he was on drugs until my children came to me one time and they said it, and I said, "Well, I've never seen him in that shape."
Uyuşturucu kullandığını düşünmem için bir sebep yoktu. Çocuklarım gelip bana söylediğinde, "Onu hiç o halde görmedim" dedim.
- I can't believe this. - I'm not telling him.
Ona söylemeyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]