English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I believed you

I believed you translate Turkish

1,651 parallel translation
Look even if I believed you
Bakın size inansam bile
I believed you'd come, but you never did.
Geleceğine inanıyordum. Ama hiç gelmedin.
- If we had died together... - But you didn't die together, because I believed you killed her.
Ama beraber ölmediniz, Bay Stacey.
I believed you about your aunt.
Teyzen rahatsızlığına inanmıştım.
I believed you had done more for me than anyone, and I rewarded you accordingly.
Sana herkesten daha çok güvendim, inandım ve bunu hep ödüllendirdim.
And what really makes me angry is that I believed you!
Ve beni asıl kızdıran, sana inanmış olmam.
Even if I believed you, I don't know where he is.
Size inansam bile nerede olduğunu bilmiyorum.
I believed you.
Sana inanmıştım.
For a while, I believed you were against the inspector's re-instatement.
Bir an dedektifin görevine dönmesine karşı olduğunuza inandım.
As if I believed you.
Sanki sana inandım da.
You can tell everyone I believed you.
Herkese sana inandığımı söyleyebilirsin.
I believed you, I trusted you, and you made me look a complete fool.
sana inandım, sana güvendim, ve beni tam bir aptal yerine koydun.
I believed you would die.
Öleceğini düşündüm.
I chose you to do this because I believed you could pull it off.
Sizi seçtim çünkü başarabileceğinize inandım.
Everyone laughs at my back, I swore... There was a moment when I believed you.
Herkes arkamdan gülüyor, onların hayatları üzerine yemin ettin... bir daha olmayacak diye.
And I believed you.
Ben de sana inanmıştım.
I mean, I've the world by the tail, but I'm absolutely no smarter than I was when I believed you the first time.
Yani herkes elime bakıyor ama ben sana ilk inandığım o halimden daha akıllı değilim.
I believed in you
İnanmıştım!
Well, you know I've always believed in leaving personal feelings out of politics but Saddam, this can't stand.
Şey, biliyorsun her zaman kişisel duygularımı politikadan ayrı tuttum ama Saddam, bu bekleyemez.
I do believe you, Chuck. And maybe I should have believed you at Stanford.
Sana inanıyorum, Chuck belki Stanford'ta da inanmalıydım.
Risked my life for you because i believed we were friends. Partners.
Arkadaş olduğumuzu düşündüğüm için hayatımı uğrunda tehlikeye attım.
I always believed in you, kid!
Sana hep inandım, evlat.
I didn't match up, and now you're telling me you never believed it was me?
Tutmayınca da, hiç inanmadığını mı söylüyorsun?
You're alive, so i didn't see your ghost, But i-i still believed that it was your spirit.
Yaşıyorsun, bu yüzden hayaletini göremedim, fakat hala inanıyorum ki o senin ruhundu.
Because I have believed in you.
Çünkü ben sana inanmıştım.
If you like, I can read it ñ but I wouldnít trust anyone who believed any more, or any less than Larkin does, when he goes to a wayside Gothic church in the English countryside, who felt ñ I donít say believed
Aslında yanımda ; isterseniz okuyabilirim. İngiltere kırsalındaki, gotik bir kilisenin etrafındayken Larkin'in olduğundan daha fazla ya da daha az inançlı hisseden birine güvenmezdim. İnançlı gibi demiyorum, inançlı diyemem...
Would you have believed I was Cole Pfeiffer a stellar salesman a talented speaker?
Yıldız satıcı, yetenekli konuşmacı Cole Pfeiffer olduğuma inanır mıydın?
I trusted you, believed in you...
Sana güvendim, inandım.
I actually believed you had fixed me.
Gerçekten de beni tedavi ettiğini sanmıştım.
Since I heard that the attacker might have something to do with law enforcement, I thought I'd be in a better position to keep the case from being covered up. So you believed her statement?
Saldırganın kolluk kuvvetlerinden biri olduğunu duyunca böyle bir durumda olayın örtbas edileceğini düşündüm.
So... I should have believed you when you told me about the earthquake.
Bana depremden bahsettiğinde sana inanmalıydım.
I truly believed that we were no threat to you.
Gerçekten size karşı bir tehdit olmadığımıza inandım.
He's the only one that believed I wasn't trying to poison you guys
Sizi zehirlemeye çalışmadığıma inanan tek kişi oydu.
When everybody started to dance And i told you afterwards that jim had made that happen And you said you believed it?
Hani herkes dans etmeye başlamıştı ve sonrasında sana o olay Jim sayesinde oldu dediğimde bana inandığını söylemiştin.
I believed in you, and I was right.
Sana inandım ve haklı çıktım!
I can believed you just showed up like this.
Böyle birden ortaya çıkmana inanamıyorum.
And I've lived with it because I want to learn and I believed that someday you would promote me.
Ve bunlara katlandım, çünkü bir şeyler öğrenmek ve bir gün beni terfi ettireceğine inanmak istedim.
I don't mean to say I told you so, but I never believed anyone would come looking for us.
Öyle demek istememiştim. Fakat birinin bize aramaya geleceğine hiç inanmadım.
Had I come to you two months ago, saying, "You're a son of the sun. Your soul will be freed during the solar eclipse. Watch your ass!" Would you have believed me?
İki ay önce sana gelip, "Sen Güneşin Oğlu'sun tam güneş tutulması sırasında, ruhun özgür kalacak götü kolla!" deseydim inanır mıydın bana?
You believed in me, and I believe in you.
Bana güvenirsen ben de sana güvenirim.
You were lucky I had money to pay and that they recognized'the boy from TV'and believed you.
Ödeyecek param olduğu.. ve seni "TV programındaki çocuk".. olarak hatırladığım için şanslısın.
- I thought you believed him too.
- Senin de ona inandığını sanıyordum.
If I still believed, that is God Almighty I would pray for you.
Eğer hâlâ Tanrı'nın yüceliğine inanıyorsak sizin için dua edeceğim.
You could say whatever you want about me, but I believed in your idea.
Benim hakkımda dilediğini söyle. Ama senin fikirlerine ve sana inandım.
I should've believed you, Thomas.
Sana inanmalıydım Thomas.
In truth, I am a genius, you will not be believed the money that I have gotten to win.
Ne kadar para kazandığıma inanamazsın.
It is quite important for me, or that believed until I knew you.
Benim için epey önemliydi. Seninle tanışana kadar öyle düşünüyordum.
I've been the only one who believed in you!
Sana inanan tek kişi bendim!
I should've believed you.
Sana inanmalıydım.
I almost believed you, you son of a bitch.
Neredeyse sana inanacaktım, orospu çocuğu.
I didn't think you believed in such nonsense.
Bu saçma şeylere inandığını sanmıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]