English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I saw that

I saw that translate Turkish

11,713 parallel translation
- No need, I saw that too.
- Gerek yok, ikisinide gördüm.
Anyway, I wanted to tell you that I was reading the Sunday Styles, and I saw that Audra Levine just got married... and to a hedge fund manager.
Her neyse, Sunday Style okuyordum ve Audra Levine'nin evlendiğini gördüm, üstelik bir serbest fon yöneticisiyle. Onu söylemek istemiştim.
I saw that he always got better things in life than me.
Hep benden daha iyi şeylere sahip olduğunu gördüm.
Oh, Karen. I saw that flyer last week.
Geçen haftaki el ilanını gördüm.
As I told you, I stopped by the warehouse to pick up my Santa suit, and I saw that woman about to shoot your partner.
Size söylediğim gibi depoya Noel Baba kostümümü almak için gittim ve ortağınızın o kadın tarafından öldürülmek üzere olduğunu gördüm.
I saw that. Spill, sister.
Dökül bakalım.
Last week, when I came out of the shower, I saw that my phone had been turned on.
Geçen hafta duştan çıktığımda telefonumun açılmış olduğunu gördüm.
I saw that car.
O arabayı görmüştüm ben.
But I saw that you had a recommendation letter from Dr. Branum at Princeton.
- Ama Princeton'daki Dr. Branum'dan tavsiye mektubunuz olduğunu gördüm.
- Yes. I saw that.
- Evet, gördüm.
- I saw that quite a bit.
Ben biraz gördüm.
That's where I saw that weird sparking thing. What was it?
- O tuhaf kıvılcım şeyini burada görmüştüm.
Yeah, I saw that.
Evet, gördüm.
Um, so, I saw that photo on your desk.
Um, o halde, o fotoğrafı masanda gördüm.
I saw that!
Bunu gördüm!
I saw that.
Bunu gördüm.
♪ I saw a movie like that on Lifetime ♪
Lifetime'da öyle bir film izlemiştim
When I first saw him lying on the pavement, I assumed he'd been shot, but this graze wound was the only shot that hit him.
Onu ilk gördüğümde kaldırımda yatıyordu, vurulduğunu sanmıştım ama vücudunda sadece bu sıyrık yaraları var.
I knew if you had to dispose of the body you'd shove it in the first barrel, closet or trash chute that you saw.
Eğer cesetten kurtulmak zorunda kalsaydın onu gördüğün ilk fıçı, klozet... -... veya çöp bacasına atacağını biliyordum.
Anyway, I saw one there that would look so great on you.
Sana çok yakışacağını düşünüyorum.
I saw through that phony work permit right away.
O sahte çalışma iznini gördüğüm an anladım.
I got witnesses that will swear they saw me somewhere else when Marley got what was coming to him.
Marley'e olanlar sırasında beni başka yerde gördüklerine yemin edecek şahitlerim var.
I saw a black storm trooper in that trailer so anything's possible.
O fragmanda siyah Storm Trooper gördüm, yani her şey olabilir.
When I saw it was a Gerwin-Strauss employee's testimony that put him there.
... Gerwin-Strauss'tan bir işçinin masörün hapse girmesini sağlayan ifadesini gördüm.
Yep, that's what I thought I saw.
Evet, ben de öyle gördüğümü sanmıştım.
You do this for me, and I will just forget that I ever saw your daughter.
Benim için bunu yap ben de kızın.. .. hakkındakileri unutayım.
Okay, when a girl says, "I had a fun time. We should do it again," does that mean that she had a fun time and she wants to do it again, or does that mean that she had an average time and really couldn't care less if she ever saw your face again?
Tekrar yapmalıyız " derse bunun anlamı güzel zaman geçirip yeniden buluşmak istemesi midir yoksa ortalama bir zaman geçirdim ve yüzünü yeniden görmesem de olur demek mi?
I saw it on the video. And is that when you started experiencing these symptoms... the symptoms that kept you from work... right around the time you saw this video?
- Peki, bu semptomları deneyimlemeye başladığınızda mı oldu... işten sakladığınız semptomlar bu videoyu gördükten hemen sonra başlayan?
It's only tiny, but I saw it and I thought, "That is for the bride"
Biraz ufak ama gördüğümde "Bu, gelin için." dedim ve aldım getirdim.
I think Steven was a representative in that case of the entire Avery family and how the Sheriff's Department saw them as kind of a problem and definitely, uh, undesirable members of the community, for lack of a better term.
Bana göre Steven burada tüm Avery ailesini temsil ediyordu. Şerif Departmanı ise onları bir sorun,... nasıl desem, toplumda istenmeyen bireyler olarak görüyordu.
And I never ever saw that before or since.
Hiç böyle bir şey görmemiştim.
It was the only time in 20 years of criminal defense practice that I ever saw a sheriff that involved in a case from day one.
20 yıllık avukatlık mesleğim boyunca daha ilk günden bir Şerifin olaya böyle müdahil olduğunu sadece o zaman gördüm.
When I saw the Justice Department report, it was like, they kind of said, " Well, yeah, they did these things that were wrong.
Adalet Bakanlığının raporunu okuduğumda sanki şöyle der gibiydiler... " Yani, evet. Yanlış işler yapmışlar.
That was why I came for, but then I saw the game, it got good, and I got conflicted.
O yüzden buraya geldim, ama oyun iyi gidiyordu ve kafam karıştı.
I saw Dassey as a young man in trouble... that I think there could be a certain amount of sympathy for.
Dassey'yi, bir nebze de olsa hâlinden anlayabileceğim sorunlu bir genç olarak gördüm.
[Fassbender] If I have to pick a place to start, the person who last saw that person alive
Başlamak için bir seçim yapmam gerekiyorsa o kişiyi en son canlı görenden başlamak...
We saw things that I think have never been seen before in a court of law.
Sanırım daha önce hiçbir mahkeme salonunda görülmemiş şeylere şahit olduk.
I would hope that the people who watched the trial and saw really what kind of evidence the State did and didn't have, I would hope that those people don't give up on Steven Avery. Um...
Umarım mahkemeyi izleyen ve savcılığın aslında ne tür deliller sunduğunu ve sunmadığını gören insanlar Steven Avery'den ümitlerini kesmezler.
I saw the light on the night that I passed by her window
# Penceresinin önünden geçtiğim gecede ışığı gördüm
I saw one of them heading over to that old hangar that's next door.
Onlardan birini eski hangarın olduğu yerde devir yaparken gördüm.
I mean, no one here would dispute that you believed what you saw, but, uh...
Yani burada kimse tartışma götürmez Gördüğüne inandığını söyledi, ama...
That's the dude I saw! I'm telling you, that's him!
Gördüğüm herif buydu işte!
But after I saw the video, I got to thinking about that girl.
Ama videoyu gördükten sonra o kızı düşünmeye başladım.
The moment that I saw you, I knew that you were someone to take seriously.
Seni gördüğüm an ciddiye alınması gereken biri olduğunu anlamıştım.
That doesn't explain what I saw. So go home, doctor.
Bu gördüğüm şeyi açıklamaz, o nedenle, eve git, doktor.
He had that... "It" quality, that undefinable essence that nobody else saw, but I sure as hyannis port did.
Onda o kalite vardı. Kimsenin görmediği o tarifsiz özü ben Hyannis Port'un gördüğüne eminim.
I knew I hit him hard, but to see him on his ass like that... I saw myself as the heavyweight champion of the world.
Gerçekten sert de asılmıştım, ama onu göt üstü yerde öyle görmek bir an için kendimi Dünya ağır sıklet boks şampiyonu olarak görüyordum.
Last that I saw him...
Hayır, o iyi. Onu son gördüğümde...
That was the last time I saw him.
Bu onu son görüşümdü.
That was the last time I saw him alive.
Bu onu son görüşüm oldu...
In that light, I saw a beautiful young man with white wings.
O ışığın içinde, beyaz kanatları olan çok güzel genç bir adam gördüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]