English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In an hour

In an hour translate Turkish

8,920 parallel translation
I've gotta be in court in an hour, and you wouldn't believe it.
Bir saat içinde mahkemede olmam gerekiyor ve bu duruma inanamazsın.
- In an hour.
- Bir saate.
We'll meet back here in an hour.
- Bir saat içinde buluşuruz.
He'll be ready for us in an hour.
Bir saate kadar hazır olacak.
Back in an hour.
Bir saat içinde döneriz.
Call came in an hour ago.
Arama 1 saat önce geldi.
We can get a warrant and search your hard drive in an hour.
Bir saat içinde arama izni alıp sabit diskini didik didik edebiliriz.
I'll be back in an hour.
Bir saate kalmaz dönerim.
Brown's ringing in an hour.
Brown bir saat içinde arar.
I'm expected at Rita's in an hour.
Bir saat içinde Rita'nın evinde olmam gerek.
Second one in an hour.
Bir saat içinde ikinci kez.
We're due at the Hotel de Paris in an hour.
Bir saat içinde Hotel de Paris'de olmamız gerekiyor.
We pull out for the [inaudible] in an hour!
Bir saat içinde şehri boşaltıyoruz.
We'll arrive home in an hour, then I'll call a doctor.
Biraz sabredin. Bir saat sonra evdeyiz. O zaman doktor çağırırız.
Jake, Mrs. Wallace is coming over in an hour.
Jake, Bayan Wallace bir saate kadar geliyor.
Playtime, and we sit down for dinner in an hour.
Oyun zamanı, bir saate kadar yemeğe oturuyoruz.
The gala starts in an hour.
Gala 1 saate başlayacak.
We'll meet at the bluffs in an hour, then we move.
Bir saat içinde buluşup hareket ederiz.
Let's try again in an hour.
Bir saat içinde tekrar deneyelim.
Um, I'll be back in an hour or so.
Birkaç saate dönerim.
Back in an hour.
1 saat içinde dön.
I'm switching shifts in an hour. I'll pick you up.
- Bir saate kadar vardiyam bitmiş olacak.
Clay and Elena will be there in an hour.
Clay ve Elena bir saate orada olacak.
Jeremy and Nick will arrive in an hour.
Jeremy ve Nick 1 saate burada olur.
Be ready in an hour.
Bir saate hazır ol.
Guess Mac'll be home in around half an hour.
Mac, sanırım yarım saate evde olur.
I need a drone in the sky in less than an hour.
Bir saate kalmadan gökyüzünde bir insansız araç görmek istiyorum.
My commander arrives to relieve the watch in less than an hour.
Komutanım bir saate kalmadan nöbet değişimi için gelmiş olacak.
We were about an hour in and we started taking fire from our right flank.
Gireli 1 saat olmuştu ki cephenin sağ tarafından ateş açıldı.
So you spent an hour in a car without knowing where you were going?
Nereye gittiğini bilmeden bir arabanın içinde bir saat zaman geçirdin, öyle mi?
♪ In just an hour or two, our future's safe and sure ♪
Bu birkaç saat içinde geleceğimiz emin ve güvenli olacak
Yep, he came in about an hour ago while you were in with knife guy.
Sen bıçaklı kavgadayken, yaklaşık bir saat önce geldi.
Boarding begins in about an hour.
Yaklaşık bir saat içinde yolcuları almaya başlayacaklar.
He said he'll surrender in half an hour.
Bir buçuk saat içinde teslim olacağını da.
In half an hour...
Yarım saat içinde mi?
We can drive to the forest in about an hour and a half.
Ormana varmamız yaklaşık bir buçuk saat sürer.
Look, in less than an hour, I won't have any...
Bak, Bir saaten az sürede senden hiçbir şey almayacağım...
General assembly in half an hour, please.
Yarım saat içinde meclisi hazırlayın.
I need it back in about an hour or so.
Bir saat veya daha kısa sürede geri almam gerek.
I got a diaper shoved in my face for half an hour
Bezin tekini yarım saat yüzüme yapıştırdılar
Since his recapture, he's been under 24-hour lockdown in an undisclosed federal facility.
Tekrar yakalanmasından bu yana gizli bir federal tesiste 24 saat gözetim altında tutuluyor.
For an hour and a half today, Sunni rebels went at two military outposts in the town of Ramadi with everything they had.
Sünni isyancılar Ramadi şehrindeki iki ABD karakoluna saldırdı.
It pays $ 17 an hour, under the tables, but I can pay in advance right now with my... tax refund.
Akşama onun eşyalarını çıkartabilirim. Lillian. Bir oda arkadaşı almaya karar verdim.
But I can't right now. The PEN Awards are in, like, an hour.
PEN ödülleri 1 saat içinde.
You know, actually just an hour ago I spotted an error in my math.
Bir saat kadar önce yaptığım işlemlerde bir hata tespit ettim.
Yes, in about an hour.
Evet, bir saate gelirim.
But when we say this, we imagine that hour to be placed in an obscure and distant future. "
Ancak bunu söylerken, ölüm vaktinin belirsiz ve... "... uzak gelecekte olduğunu hayâl ediyoruz. "
But when we say this, we imagine that hour to be placed in an obscure and distant future.
Ancak bunu söylerken, ölüm vaktinin belirsiz ve... "... uzak gelecekte olduğunu hayâl ediyoruz. "
In half an hour.
Yarım saat sonra.
Back in half an hour.
Yarım saate dönerim.
622 miles an hour in a car that looked like a jet.
Jet gibi gidiyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]