English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In her mind

In her mind translate Turkish

1,281 parallel translation
In her mind she loved me.
O da bana.
She has it in her mind to deny something, but, she doesn't know what to deny.
O o inkar bilmiyor, bir şey inkar aklında o var, ama.
- To me it indicates some reaction to stimuli, Some kind of physical response to images in her mind's eye.
- Sanırım, uyarıcılara tepki veriyor zihnindeki olaylara fiziksel bir tepki gösteriyor.
It was more like a constant image in her mind she learned to live with over time- - Up until three weeks ago.
Zamanla yaşamaya alıştığı aklındaki devamlı görüntüydü ta ki üç hafta öncesine kadar.
It's all in her mind.
Tümü kafasının içindeydi.
In her mind, we're all thoughtless jerks thanks to you guys.
Ve sizin şakalarınız yüzünden şimdi bu haldeyim. Herşey için saolun.
Naturally I'm disappointed Cosette has changed her mind. - But I too want to see her happy.
Doğal olarak Cosette'in fikir değiştirmesi beni hayal kırıklığına uğrattı ama ben de onu mutlu görmek isterim.
I guess because, uh, no girl in her right mind would have me.
Sanırım sorumluluk sahibi bir kız beni istemezdi.
A brilliant player can get a strong hand cracked, go on tilt... and lose his mind along with every single chip in front of him.
Akıllı bir oyuncu her zaman sağlam bir el tutmayı başarır ve önündeki her fişe baktıkça aklını kaybeder.
I have written her name so many times in my mind.
Adını, zihnime defalarca yazdım.
I've written her name so often in my mind.
Adını, zihnime defalarca yazdım.
If the growth agents we've been experimenting with keep working miracles at the same rate... he'll be ready for the kind of work General Ames has in mind by the time he's chronologically ten years old.
Şayet denediğimiz büyüme etkenleri... aynı oranda mucize göstermeye devam ederse... kronolojik olarak 10 yaşındayken... General Ames'in zihninde bulunan her tür vazifeye hazır olacak.
There's one thing that's paramount for every cook to keep in the back of their mind.
Şimdi size her aşçının aklında bulunması gereken bir tüyo vereceğim.
In my mind I loved her.
Ben ona âşık olduğumu düşünüyordum.
Actually, Finn's cousin is... oh, never mind.
- Aslında o Phill'in kuzeni değil, her neyse boş verin.
If you drag the swamp in the vicinity of the motel... To understand it as I understood it, hearing it from the "mother" that is, the mother-half of Norman's mind you have to go back ten years to the time when Norman murdered his mother and her lover.
Motelin çevresinde ki bataklığı kazarsanız bunu benim anladığım gibi anlayın, annesinden bir şeyler duyuyordu çünkü Norman'ın aklının yarısı annesiydi zaman da 10 yıl geriye gitmelisiniz Norman'ın annesini ve sevgilisini öldürdüğü zamana.
He can remember everything he's ever seen, heard, smelt or touched... from the moment he was born... and he can project those memories into someone else's mind... share a part of himself in the most intimate way imaginable.
Doğduğundan beri gördüğü, duyduğu, kokladığı ve dokunduğu her şeyi hatırlayabilir ve bu anıları başkalarının zihinlerine aktararak kendisini olabilecek en içten şekilde paylaşabilir.
Niles, Marie is a stunning woman with a body to die for, and you think all I'm interested in is her mind?
Niles. Marie, uğruna can verilecek bir vücuda sahip çekici bir kadın.
In an effort to get her mind off sex... Miranda had rented a five-hour Danish documentary... on the Nuremberg trial.
Aklından seksi çıkarmaya çalışan Miranda Nuremberg Mahkemeleri üzerine yazılmış Danimarka belgeleri kiralamıştı.
Why I didn't listen to the voice in the back of my mind telling me not to believe a word he said
Duyduğum her kelimenin yalan olduğunu bağıran kafamın içindeki o sesi neden dinlemedim
The billions of calculations each second... necessary to lead us through a black hole or a quasar... is the Navcom recreation of the mind of a single Pilgrim.
Bir kara deliğe yada bir göktaşına doğru gidebilmemiz için... her saniyede milyonlarca hesaplama yapmak gereklidir... Navcom ise yalnız bir Pilgrim'in aklındaki bir oyundur.
But in all that time, Mike, did you ever get off a plane, walk into a room... and find that a source for a story changed his mind?
Fakat her seferinde, Mike, hiç uçaktan inip, odaya girip... hikayenin kaynağının fikrini değiştirdiğini gördük mü?
Nor none in my mind, now you give her o'er.
Bunu ben bilemem. Hermia'ya hakkını vermelisin.
The blonde, Marcie Fox, a legend in her own little mind.
Sarışın olan, Marcie Fox, kendi küçük beynine göre efsaneydi.
She asked me early in the morning, so it's probably been on her mind all night.
Erkenden gelip sordu, demek ki bütün gece bunu düşünmüş.
Every time I look upon your face... my heart stops... I lose my breath... my mind goes mental... because I think you're the most beautiful girl... in the whole world.
Yüzüne her baktığımda... kalbim duruyor... nefesim kesiliyor... aklım karışıyor... çünkü bence sen... dünyanın en güzel kızısın.
So before he plays a note, I already have it in mind
Onun çaldığı her notayı hemen aklıma yazarım.
All right, the way you tell is... A little voice pops up in the back of your mind to say that this guy who's sitting before me, or she, is lying through his teeth and telling me stories.
Pekala, farkı anlamanın yolu... o ses bana, karşımdaki adam veya kadının söylediği her şeyin yalan olduğunu ve bana maval okuduğunu söyler.
Although I told Rika that nothing is eternal, I too yearn for eternity somewhere in my mind.
Her ne kadar Rika'ya, hiç bir şeyin baki olmadığını söylesem de, aklımda bir yer ölümsüzlük için yanıp tutuşuyordu.
When it blossoms in your mind and connects to everything.
Aklınızda gelişir ve her şeyle bağlantı kurar.
Considering what Salis had in mind for her, I can't be surprised.
Salis'in ona yapacaklarını düşününce, buna hiç şaşırmadım.
Even though I decided against being in a serious relationship... my unconscious mind just wouldn't cooperate.
Her ne kadar ciddi bir ilişki içinde olmamaya karar vermiş olsam da şuursuz beynim işbirliği yapmıyor.
Consider it a friendly gesture of good will in the hopes that Seven will change her mind.
Bu arkadaşça jestimizin, Seven'in fikrini değiştireceğini umuyorum.
She's not in her right mind.
Şu an kendinde değil.
The views we achieved of those planets exceeded expectations, but it was a ghostly feeling of having already been there, flying that mission in my mind in the 1960s.
Uzaktaki her bir gezegende başardığımız görüntülemeler beklentilerin çok ötesine geçti ama 1960'larda o yolculuğa zihnimde çıkmış olmak, orada daha önce bulunmuş olmak her şeyiyle ruhani bir histi.
As if everything that went on in my mind was a part of some sort of strange cycle that my subconscious was slowly revealing to me.
Sanki aklımdan geçen her şey, tuhaf bir tür döngünün parçasıymışçasına, bilinçaltım yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
I did everything that J.T. Marlin taught me to do... and I made up his mind for him.
J.T. Marlin'in bana yapmamı söylediği her şeyi yaptım. Bunu yapması için onu zorladım.
I had a picture of her, in my mind.
Sonra kafamda bir resim oluşmaya başladı.
With my condition it's really tough. I can't keep it all in mind at once.
Bu durumdayken, her şeyi hatırlayamıyorum.
Can't you see her, Kimmy, in your mind's eye?
Onu göremiyormusun, Kimmy, hani şu zihin gözünde?
I know every dark thought in your tiny little mind.
Senin küçük beynindeki her türlü karalık düşünceleri biliyorum.
We know that Lord Edgware changed his mind on the subject of divorce and that he wrote to his wife to acquaint her of that.
Lord Edgware'in boşanma konusunda fikrini değiştirdiğini ve bunu bildirmek üzere karısına bir mektup yazdığını biliyoruz.
Trust I seek and I find in you Every day for us something new Open mind for a different view
güveni sende arıyor ve buluyorum her gün bizim için yeni bir şey farklı görüşe açık bir zihin ve başka hiçbir şey önemli değil ne dediklerini hiç umursamadım oynadıkları oyunları hiç umursamadım ne yaptıklarını hiç umursamadım ne bildiklerini hiç umursamadım ve biliyorum...
He wants you weak, so he opened her mind to all those in pain and need.
Zayıf olmanı istiyor. Bu yüzünden acı ve yoksulluk içindeki tüm çığlıklara karşı onun aklını açtı.
This is really cool of you guys. Jen won't mind if I take her sleeping bag? No, no.
Gerçekten çok iyisiniz, Jen'in onun uyku tulumunu almama bozulmayacağından emin misin?
And as much as I would love to erase that image from my mind, it's burned in there irrevocably.
Her ne kadar o görüntüyü kafamdan silmek istesem de sonsuza dek beynime kazındı.
Although Professor Boyden doesn't mind answering a few questions at the end of lecture you should save most of them for in here, in section and I'll do my best to answer them.
Her ne kadar Profesör Boyden dersin sonunda birkaç soruya cevap verse de bence sorularınızın çoğunu burada sorun cevap vermek için elimden geleni yaparım.
You see, I've been lying there, going over the whole thing in my mind, how I screwed up my life and everything, and then it just hit me.
Burada yatmış, olan her şeyi düşünüyordum. Hayatımı nasıl ettiğimi falan. Sonra bir anda aklıma geldi.
Maybe in time, she'll change her mind.
Belki zamanla fikrini değiştirir.
Killing her would have been kind compared to what I had in mind for her.
Onu öldürmek, planladığım şeye kıyasla hafif kalırdı.
In any case, it might be best if Evan had other things to distract his mind.
Her koşulda Evan'ın kafasını başka şeylerle dağıtması en iyisi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]