Instead of translate Turkish
17,228 parallel translation
"Shopping for groceries" is what I say instead of, "Do you want to pay me for sex?"
"Seks için para öder misin" yerine "bakkal alışverişi yapıyor musun?" diye soruyorum.
So you picked up my dry cleaning instead of my cousin from the airport?
Yani kuzenimi havaalanından almak yerine kuru temizlemeciye gidip mayolarımı mı aldın?
Okay, so, I can excise Maya's tumors, but instead of the traditional titanium reconstruction, I can 3-D print a new sternum and ribs.
Maya'nın tümörlü kemiklerini alacağım ama geleneksel titanyum yenileme yerine üç boyutlu sternum ve göğüs kafesi kopyalayacağım.
So instead of blaming me, take a look in the mirror,'cause all you have to do is admit what you did, and all of this goes away.
Beni suçlamak yerine aynaya bak çünkü tek yapman gereken itiraf etmek sonra tüm bunlar kaybolur gider.
And this is all your fault, so get the hell out of my office instead of trying to figure out a way to cover your goddamn ass!
Bunların da hepsi senin suçun, bu yüzden kıçını nasıl kurtaracağını düşünmek yerine çık git ofisimden!
I'm releasing my emotions so that I can persevere instead of denying them and losing my mind. - You're crying.
- Ağlıyorsun.
Maybe instead of getting mad at Rachel, it is time for us to figure out how to go after Gibbs.
Belki de Rachel'a kızmak yerine Gibbs'e nasıl saldıracağımızı bulmalıyız.
Now, instead of telling me not to testify against you, why don't you think about testifying against Harvey?
Peki, neden sana karşı ifade vermemden ziyade Harvey'e karşı ifade vermeyi düşünmüyorsun?
- Why the hell do you think I cut so many deals instead of going to trial?
Ben neden duruşmaya gitmek yerine birçok anlaşma imzalıyorum sanıyorsun?
Instead of going to trial and winding up with a five year sentence, I'll let you cop to three and a half right here.
Duruşmaya gidip beş yıl cezaya mahkum olacağınıza size üç buçuk yıl teklif ediyorum.
Then maybe you should be getting a mistrial legally instead of having me do what you're asking.
Bana söylediğini yaptırmak yerine kanunen davayı geçersiz kılmalısın.
I still wish you would have let me take the hit instead of you, but yeah, I can.
Hala suçu benim üstlenmeme izin vermiş olsaydın diyorum ama evet rahatlayabilirim.
So maybe the next time you have a chance to put away murderers, you'll do it instead of saving it up for a chit down the road.
Bu sebeple, katilleri kodese tıkma şansın varken yap bir çocuğu gelen kamyonun altından kurtarmak için değil.
I want to start pulling people up instead of holding them down.
İnsanlara köstek olmaktansa yardım etmeye başlamak istiyorum.
That you can feel something instead of seeing something.
Görmek yerine bir şeyleri hissetmek.
FYI, this is why I went to Joan for help instead of you.
Bilgin olsun, işte bu yüzden senin yerine Joan'dan yardım istedim.
Hmm. Instead of... of "hellfire of crap," I think you meant,
"Cehennem yaşatırlar" yerine şöyle desek...
Where instead of people actually telling their stories, you got a bunch of millionaire metrosexuals who've never done a hard day's work in their life, but they figured out the words and the phrases they can use
İnsanların başlarından geçenleri anlatması yerine hayatlarının bir günü bile zor bir iş yapmamış milyoner bir grup metroseksüel söz konusu.
Oh, and... the next time you want to interact with my men, make sure it's to thank them for their tireless work... instead of threatening them.
Ve bir daha adamlarımla görüşmek istediğinizde onları tehdit etmek yerine yorulmadan çalıştıkları için teşekkür etmelisiniz.
We even drank bourbon instead of beer.
Bira yerine viski içtik, o derece.
Oh! Oh, the one whose eye goes left instead of right?
Şehla bakışlı olan mı?
Or like it was some tragic accident instead of cold-blooded murder.
Ya da soğukkanlı bir cinayet yerine trajik bir kazaymış gibi.
He was using brawn instead of brain, and that is not a tactic MCC can stand by.
Gardiyan, beyin yerine kas gücü kullanmış, MCC'nin asla desteklemediği bir taktik.
" Brawn instead of brain.
" Beyin gücü yerine kas gücü.
So, I guess when my father left me, instead of having me go to Ed, he had Ed move in.
Yani, babam beni terk ettiğinde, beni Ed'e bıraktı ve Ed eve taşındı.
Instead of prison, the FBI offered him a deal.
Hapishane yerine FBI ona bir anlaşma teklif etti.
I bet right now in, like, Utah, there's a family doing this exact same thing, but instead of a lethal dose of sleeping pills, it's, um... it's a pile of beads, and they're making charm bracelets.
Eminim şu an Utah'da bir aile de buna benzer bir şeyi yapıyordur ama öldürücü dozda uyku hapları yerine bir boncuk yığını vardır ve boyun bileziği yapıyorlardır.
He could have set it for 12 months away instead of six.
6 ay yerine 12 ay sonraya ayarlayabilirdi.
I need to feel some beginnings instead of just endings.
Sadece sonlar değil, başlangıçlar da hissetmeye ihtiyacım var.
And, instead of facing it like a man, he just panicked and tried to turn you against us.
Bir erkek gibi bununla yüzleşmek yerine panikledi ve seni bize karşı çevirmeye çalıştı.
1885 instead of 1985.
1985 yerine 1885 yazıyor.
Instead of trying to bury yourself in your work and forget about David, why don't you take the night to celebrate him?
David'i unutmak ve kendini işe gömmekten ziyade neden onu anmak için bir gece geçirmiyorsun?
And we would have had a two-second phone call instead of an adventure.
Bir macera yerin iki saniyelik telefon görüşmesi yapmış olurduk.
Instead of bringing people to justice, I covered up their mistakes and my own and kept getting promoted for it?
İnsanları adalete teslim etmek yerine onların ve kendi hatalarımı örtbas edip durdum.
He wanted something else instead of gold.
- Altından başka bir şey istedi.
Why isn't he here instead of me?
Neden benim yerime o burada değil?
Instead of smoke.
Duman yerine.
But instead of stepping on it, he... put it in the blender.
Ancak üzerine basmak yerine miksere koydu.
Instead of focusing the temporal stream, it dispersed it.
Böylece makine zaman akışına odaklanmak yerine her şeyi birbirine kattı.
Instead of being... murdered or enslaved, I've found a way for us to co-exist.
Öldürülmek ya da katledilmek yerine bir çıkış yolu buldum bizim için.
Hope instead of fear.
Korkmak yerine umut et.
I want to be the hero instead of the one the heroes rescue.
Kahramanların kurtardıkları kişi değil, kahramanın kendisi olmak istiyorum.
I'll have an Americano with steamed milk instead of water.
- Bir Americano, su yerine sütle yapın.
But instead of that, you bought a chain?
Onun yerine zincir mi aldın?
No one who believes in them, but instead, all I've done as a lawyer is work night and day to put money into the hands of rich people.
Ama bunun yerine avukat olarak tek yaptığım gece gündüz zengin insanların eline daha çok para vermek oldu.
So what if Linda Edwards didn't die but instead stole the hospital records and the identity of someone who did?
Peki, ya Linda Edwards ölmediyse? ama bunun yerine hastane kayıtlarında olan birinin kimliğini çaldıysan?
Take a bottle of the Margaux instead, Carter prefers it.
Onun yerine yanına bir şişe Margaux al. Carter onu sever.
Instead, it was a steady stream of... of good-byes.
Onun yerine yavaş yavaş herkese veda ettik.
So it leaves us with the question still of what to do with you instead.
O yüzden hâlâ, sana ne yapacağımızı sorguluyoruz.
But now I think I'm going to start counting the number of Earths I conquer instead.
Fethettiğim Dünya'ları saymaya başlayacağım artık.
When Jay captured me, he said that he used to measure his success by counting the number of victims he had, but now he was gonna measure it by counting the number of Earths he conquered instead.
- Jay beni kaçırdığında başarısını her zaman kurbanlarının sayısına bağladığını ama artık fethettiği Dünya'ları saymaya başlayacağını söylemişti.
instead of me 24
instead of you 17
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
of course not 6388
officer 2766
offensive 29
official 47
instead of you 17
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
of course not 6388
officer 2766
offensive 29
official 47
offense 31
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officially 347
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officially 347
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
of course you can 486
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
off you go 630
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
off you go 630
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199