English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Is there a difference

Is there a difference translate Turkish

493 parallel translation
Is there a difference between eroticism and love?
Sizce erotizmle aşk arasında bir fark var mı?
- Is there a difference?
- Farkı var mı ki?
I don't know. Is there a difference between crows and blackbirds?
Bilmiyorum. kargalar ile kuzgunlar arasında fark var mı?
Whisper to me, Gordon Pasha... is there a difference?
Fısılda bana, Gordon Paşa. Bir fark var mı?
- Is there a difference?
Arada bir fark var mı?
- Is there a difference?
- Hayır, sadece bu ikisi.
- Is there a difference?
- Bir fark var mı?
Is there a difference?
İkisinin farkı ne?
There is a certain difference in our walks of life, sir, which makes it impossible for me to sit at the same table with yourself, sir.
Sosyal sınıflarımız arasında... sizinle aynı masaya oturmamı imkansız kılan belirgin farklar var, efendim.
If he keeps quiet, it would mean an Italian is equal to a German, and there's no difference between the blood of an inferior and a superior race.
Eğer konuşmazsa... Bir İtalyan, bir Alman'a denk demektir ki... Bu da üstün ırkın kanı ile adi ırkın kanı arasında, bir fark yok demektir.
Maybe there is a difference, but it's a little difference.
Belki fark vardır, ama küçük bir farktır.
There is a difference between apples and men.
İnsanlar ve elmalar arasında bir fark var.
There is a difference, you know.
- Fark var, anlıyor musun?
Both Carol and I are subject to the same atmospheric disturbances that may have affected other observers but there is a qualitative difference when you're a scientist.
Diğer gözlemcileri etkileyebilecek atmosferik değişimleri hissettik ama bilim adamları için nitel bir fark vardır.
There's a great difference between knowing a thing is so and knowing how to use that knowledge for the good of mankind.
Bir şeyin öyle olduğunu bilmekle... bunu insanlığın yararı için kullanmak arasında çok fark var.
There is a difference, of course. A jazz festival has more violence. The basic requirements for a television mystery program seem to be an alto saxophone, a piano, bass drums and, if the budget allows, a detective.
Bir televizyon sır programı için temel gereksinimler bir alto saksofon, bir piyano, bass davullar ve eğer bütçe elveriyorsa, bir de detektiften ibaret.
It doesn't make any difference because the old saying happens to be true - beautyis in the eye of the beholder, in this year or a hundred years hence, on this planet or wherever there is human life,
Cevaplarını mı istiyorsunuz? Cevap şu. Hiçbir fark yaratmıyor.
- There is very definitely a difference.
- Kesinlikle bir fark var.
However, to the Roman there is a vast difference between dictator and master.
Ama diktatörle efendi arasında çok büyük fark var.
But there is a difference.
Ama bir fark var.
There is a difference in methods used to penetrate that market.
Pazara girmek için kullanılan iki strateji arasındaki farklar özellikle dikkat çekici.
There seems to be a difference of opinion as to who is the guest and who the host here.
Galiba kimin ev sahibi kimin misafir olduğuna dair bir fikir ayrılığı var.
- There is a difference, senora.
- Farkeder bayan. - Sizi temin ederim ki farketmez, aynı şey.
There is a big difference.
Bu çok farklı.
If there is a difference... and most of us believe there is...
Aralarında bir fark varsa ki çoğumuz fark olduğuna inanırız...
There is just a slight difference which...
Çok küçük bir farklılık var ki...
There is a major difference between being happy and being aware of it, and we were aware of it and my fear changed... became more specific.
Mutlu olmakla mutluluğun farkında olmak arasından büyük bir fark vardır ve biz mutluluğumuzun bilincindeydik ve korkum değişti daha spesifik bir hal aldı.
But there is a tragic difference between what you want and what he wants.
Ama istediğin şeyle onun istediği şey arasında büyük bir fark var.
There is a distinct difference in color between your ring and your husband's, which leads me to believe that the cause of death was not drowning.
Yüzüklerinizin renkleri arasında belirgin bir farklılık var, bu da beni, ölüm nedeninin boğulma olmadığı sonucuna vardırıyor.
But you see, Cervantes, there is a difference... between reality and illusion... and a difference between these prisoners... and your men of lunacy.
Fakat görüyorsun, değil mi, Cervantes? Gerçek ile hayal arasındaki farkı. Ve de bu tutuklularla kaçık adamın arasındaki farkı.
You know there is a difference.
Arada bir fark olduğunu biliyorsun.
Look, there's not much of a difference anyway, is there?
Aslında arada fazla bir fark yok, var mı?
Is there any difference between this... and a contract which says...
Bununla, şöyle yazan bir sözleşme... arasında bir fark varm?
But between us there is a difference.
Fakat aramızda bir fark var.
I guess there is a difference.
Bir fark mı var?
There is a difference, you know?
Arada fark var, biliyorsun.
'Boulder Belly is fat. There's a big difference.'
İkisi arasında büyük fark var.
Use your eyes. Didn't your mother ever tell you, as far as servants are concerned, there is a vast difference between amiable eccentricity and downright rudeness?
Annen seni hizmetçilik için yetiştirirken kabalık ve incelik arasındaki farktan hiç bahsetmedi mi?
There is a world of a difference between what is accepted in London and here.
Sizin Londra'da kabul ettiğiniz şeylerle, bizim burada uygun bulduklarımız arasında çok büyük fark var.
But there is a world of difference.
Ama arada çok fark var.
But there is a difference between dreaming and doing.
Ama yapmak ve düşlemek arasında fark vardır.
There is a very big difference.
Arada büyük bir fark var.
I'm tellin'ya- - this is a bitch- - there is no difference... except subtle shit you can pull on white women you can't pull on black women.
Söylüyorum işte, sürtüklerin birbirinden farkı yok. Ama beyaz kadına yutturabildiğiniz bazı ince şeyleri siyahlara yutturamazsınız.
Haven't you realised there is a difference between the Coach's ffire de coeur and your animal cravings?
Koç'un duygularıyla senin hayvani isteklerinin arasında fark olduğunu anlamadın mı?
There is a difference.
Bir farkla.
He mentions it because there is a difference, owing to the class structure within the ghetto, in vulnerability to starvation.
Aydınlar sınıfından neden özel olarak bahsediyor? Bahsediyor çünkü gettodaki sınıf yapısına binaen açlığa karşı savunmasızlık konusunda aralarında fark var.
Hastings, last thing I want is to hurt your feelings, but you have to understand that there is a considerable difference between military intelligence and normal intelligence.
Benim en son istediğim şey, Hastings, senin duygularını incitmek. Er ya da geç anlaman gerekiyor ki, askeri zeka ile normal zeka arasında önemli bir fark var.
There is a distinct difference between an android and a robot.
Bu da Atılgan'daki tüm güç sistemlerinin araştırılması demek.
Uh, are you saying there is a difference where a cow stands?
İneğin durduğu yer farklı mı diyorsunuz?
There is a difference between a Vega and a Mercury Comet.
Bir Vega ile bir Mercury Comet arasında farklılıklar vardır.
There is not... as between French peace and French war, a difference of essence but only of degree.
Fransiz barisi ve savasi arasinda... oldugu kadar bir esans farki yok, sadece aralarinda derece farki var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]