English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Just so

Just so translate Turkish

73,001 parallel translation
Just so you know, the home said she has dementia, so... It may be a waste of time.
Bunadığını söylediler, yani vakit kaybı olabilir.
It's just so... me. Mmm.
Tam bana göre.
I like my study, with all my things just so.
Çalışma odamı, her şeyimi olduğu gibi seviyorum.
Just so you know.
Bil diye söyledim.
Just so that we don't get off on the wrong foot, I want to introduce myself.
En baştan, seni kızdırmamak için, kendimi tanıtmak istiyorum.
But just so you know, the man locked away on that thing, he's a monster.
Ama sadece bil diye söylüyorum o şeyin içine kilitlediğin adam var ya o bir canavar.
Just so we're clear.
Açık olayım dedim.
Well, I know you're only a... a dishwasher, but just so we're clear here, um... people have certain expectations when they come to a place like this, okay?
Bak, bulaşıkçı olduğunu biliyorum ama şunu bir netleştirelim buraya gelen insanların belli başlı beklentileri oluyor.
It's just so good to be outside the city, you know.
- Dert değil. şehir ortamından kaçmak çok iyi geliyor.
Just so you know.
Haberin olsun.
Just so you can sleep.
Uyumana yardımcı olur.
Not to, like, you know, give you rules and shit, but... more just so nothing can ever split us apart.
Size kurallar koyacağımdan değil daha ziyade bir daha asla ayrılmamamız için.
So, anyway, this Sunday, I'm just about to put my strawberry jam on my toast...
Her neyse, o pazar günü tostuma çilek reçeli sürmek üzereydim.
If I may be so bold, Custer just took out six Samson operatives...
Haddimi aşmak istemem ama Custer altı tane Samson personelini yok etti.
So the police just gave these to us?
Yani polis bize bunları öylece verdi mi?
Look, I've just been buzzed by SO15.
Bak, SO-15 sinyalimi yakaladı.
So do you want to sit at the top table, make a difference in the world, or do you just want to make speeches, like the last two leaders of your party?
Büyük masada oturup dünyayı mı değiştireceksin? Yoksa sadece vaaz mı vereceksin? Partinin son iki lideri gibi?
So maybe you should just be honest with me for once.
Bana karşı bir kez dürüst ol.
So you just tell me what happened that night.
O gece neler olduğunu anlat.
So you should just go free because you've got good intentions?
İyi niyetli olduğun için serbest mi kalacaksın?
- So you're just dropping it?
- Peşini bırakıyor musunuz yani?
Now, the will, as I'm sure you'll agree, is no longer valid, so if you'd just sign that...
Şimdi, vasiyete gelirsek kabul edeceğinize eminim ki bu artık geçerli değil. Dolayısıyla imzalarsanız...
Just a heads up. He ordered double brains last week, so he might be on vacation.
Geçen hafta iki beyin sipariş etti tatile çıkmış olabilir.
Um, so just take your book, replace it with another.
Kitabınızı alın, yenisiyle değiştirin.
So if I just take a shit in a can and I label it "chili," you gonna eat that?
Şişeye sıçıp üstüne acı biber yazsam yer miydin?
So why don't you just go out there and rescue your people like a big, hairless hero, and then just leave us to lick our wounds.
O yüzden git, kocaman, tüysüz bir kahraman gibi arkadaşlarını kurtar, bizi de bırak, yaralarımızı saralım.
But after a while, she'd just fake like he got her so that she wouldn't hurt his feelings.
Bir süre sonra kalbi kırılmasın diye ninem tekmelenmiş gibi yapmaya başladı.
Let's get him down into the pool so we have room to work, just in case.
Havuza koyalım, çalışacak alanımız olsun. Her ihtimale karşı.
So, again, we're all just totally fine with the fact that we're inside of an empty pool right now, right?
Bu arada, hepimiz şu anda boş bir havuzda olduğumuzu kabullenmiş durumdayız.
So you remember how I promised to show you something that'd just take your breath away?
Sana nefesini kesecek bir şey göstereceğimi söylemiştim ya?
Thing is, if this UNSUB is preferential, if he's choosing these couples specifically, just having a night of fun, then how in the world does he know that they'll end up in a location that suits him so perfectly?
Ama şüphelinin tercihleri varsa ve bu çiftleri eğlenmek için özelikle seçiyorsa kendine bu kadar uygun bir yerde olacaklarını nasıl biliyor?
I just wanna say thank you so much for bringing me in for this.
Beni bu rol için çağırdığınız için teşekkürler.
So you're just speaking the truth?
Yani sen sadece gerçekleri söylüyorsun?
Even so, what makes you think she wouldn't just take the money and let the bombs explode anyway?
Parayı aldıktan sonra bombaları patlatmayacağını nereden biliyorsun?
So, we're breaking the law, just to be clear.
Yasaları çiğniyoruz, ifade edeyim dedim.
So you just broke into his house?
Yani evine girip çaldın mı?
They need another van to help expedite the work, so I'm just gonna leave them mine.
İşi daha çabuk bitirmeleri için minibüs lazımmış. Benimkini vereceğim.
Uh, well, listen, we gotta recarpet the rooms, and I've already placed the order, so I'm just waiting to hear if we can, uh, take delivery next week.
Odalara yeniden halı döşememiz lazım. Siparişi verdim bile. Gelecek hafta teslim edebilirler mi, onun cevabını bekliyorum.
We've got three open suites, so I was just gonna rotate guests as they come, and we'll do the regular rooms first, then we'll do the cabins afterwards.
- Üç tane boş süitimiz var. Gelen konukları sırayla odalara yerleştirecektim. Önce standart odaları, sonra kulübeleri yenileriz.
And so, just like anyone, they wanted to talk to a reliable reference.
Her normal insan gibi, güvenilir bir referans almak istediler.
Off-season just started, so we have this influx of good properties.
Sezon yeni bitti, o yüzden birçok iyi emlak, alıcı bekliyor.
Listen, I hate to see someone with so much potential just...
Senin kadar potansiyeli olan birini böyle görmek çok kötü.
God, I'd feel the... just this clean fabric underneath my... my arms and my legs, and, oh, my God, it was just... it was so comfortable.
O temiz kumaş kol ve bacaklarımın altından vücuduma değerdi. Tanrım, o kadar... O kadar rahattı ki.
- So, I just...
- Şey için geldim...
Okay, so just give me my fucking money.
Tamam, rica etsem siktiğimin parasını verir misin?
Yeah, we had an accident on the dock a couple nights ago, and two men died, so I'm just a little upset.
İki gece önce iskelede bir kaza yaşandı ve iki adam öldü, o yüzden biraz gerginim.
Yeah, so, then I hit him, and he goes down, and then I just dropped the fucking statue.
Sonra ona vurdum, yere yığıldı sonra da elimdeki heykeli yere bıraktım.
It's just gonna be me on the other end, so, you know, no one's gonna hear it.
Hattın öbür ucunda ben olacağım, yani başka kimse duymayacak.
So, I think we should just really wait for him.
O yüzden, bence o gelene kadar beklemeliyiz.
So, just pick somebody.
- Seç işte birini.
So, just stand still. All right?
O yüzden, kıpırdamadan dur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]