English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ K ] / Knock it down

Knock it down translate Turkish

295 parallel translation
40 years of memories, and he was going to knock it down like it was nothing.
40 yılın anısı ve hiç değeri yokmuşçasına o hepsini yıkıyordu.
They can knock it down and turn it on its head ― it always gets back on its feet.
Devirseler de, baş aşağı çevirseler de hep ayakları üzerine geri döner.
But with a good lawyer, you could knock it down to three.
Ama iyi bir avukatla, bu süreyi üçe indirebilirsin.
It means that if there's a wall to knock down, we knock it down, no? !
Eğer yıkılacak bir duvar varsa, biz bunu yıkarız anlamına geliyor, değil mi?
Our guys had to use axes to knock it down.
Arkadaşlarımız onu indirmek için balta kullanmak zorunda kaldılar.
Knock it down.
Kırın.
I mean, the sooner they knock it down and build something decent, the better.
Demek istiyorum ki, er ya da geç, binayı yıkıp, daha yeni, daha nezih bir bina dikeceklerdir.
Open the door, or we'll knock it down.
Kapıyı açın yoksa kırmak zorundayız.
Come on! Knock it down!
Hadi indir onu!
Let's knock it down.
Hadi düşürelim.
Go on, knock it down!
Haydi, şunu da yıksana!
Why do they knock it down?
Neden yıkıyorlar, biliyor musun?
knocking the price down? Oh, here we go now, knock it down!
İşte başlıyoruz, fiyatı indir diyor!
Can we knock it down to two hundred?
200'e indirebilir miyiz?
Knock it down.
Basketi yaptı.
But we'd have to knock it down!
Ama o zaman yıkmamız gerekecek!
Knock it down.
Kırın!
You cannot knock it down and you cannot keep me from doing anything with the tree.
Onu sökemezsin ve ağaçtan beni uzak tutamazsın.
If it's in your way, knock it down.
Eğer senin yolundan gitmiyorsa, vur indir.
I mean, if they close down the pit, knock it down... fill it up, Iike they've done with all t'bloody rest, no trace.
Yani, madeni kapatsalar, yıksalar içini doldursalar, diğerlerine yaptıkları gibi.
Am I supposed to knock it down?
Onu yere mi yatırsaydım? - Çok iyi idare ettiniz efendim.
Jeremy, you better open this door, or... I'll knock it down.
Jeremy, kapıyı açsan iyi edersin yoksa... onu yere sererim.
I thought you said "knock it down."
"İmha" dediğini sandım.
That's right. The new owners have decided to knock it down.
Yeni sahipleri imha edecekmiş.
Knock down the steel cage and box it to go.
Çelik kafesi yanımıza almak için hazırla.
It's up to the woman to knock him down, hog-tie him... and drag him in front of two witnesses immediately, if not sooner.
Erkeği bayıltıp elini kolunu bağlamak ve onu iki tane şahidin önüne sürüklemek tamamen kadına bağlıdır.
It'll knock the bottom out of everything, down to the primary producers.
Bu her şeyi temelinden sarsıp, ana üreticileri mahveder.
If somebody wanted to knock off Gramps why tear down half the building to do it?
Gramps'i öldürmek istese neden binanın yarısını yıksın?
Why didn't you knock her down and kick her teeth in while you were at it?
Başlamışken yumruk atıp dişlerini dökseydin.
I don't know about his violin playing... but he had a right hand, he could knock down a wall with it.
Keman çalışını bilmem... ama öyle bir sağ yumruğu vardı ki, duvarı bile yıkabilirdi.
I'll creep down one night and knock it off.
Bir gece gelip çalacağım.
It has to fell trees, knock down walls.
Ağaçları parçalaması, duvarları indirmesi gerekiyor.
This thing with magnum load... has enough power to knock down... a rhinoceros, if it's coming at you
Magnum kurşunun özelliği... size saldıran bir gergedanı bile... yere serme gücüne sahip olmasıdır
What does it feel like to knock somebody down?
Birini nakavt etmek nasıl bir duygu?
It's a sign of insecurity, like when you knock down trees.
Ağaçların kesilmesi gibi.
If you want to knock down a house, you can't do it with your bare hands.
Bir evi yerle bir etmek istiyorsanız, çıplak elle bir şey yapamazsınız.
Well, I've just got this bulldozer to lie in front of, or it'll knock my house down, but otherwise... no, not especially.
Önünde yatmam gereken bu dozer var, yoksa evimi yıkacak. Bunun dışında pek meşgul sayılmam. Niye sordun?
It's gonna be a knock-down, drag-out, go-for-the-throat kind of fight.
Kıran kırana bir mücadele olacak.
I hit one with an M-16, all it did was knock him down.
M-16'yla birini vurdum, ama sadece yere devrildi.
It's not hard to knock'em down, it's getting them to stay down that's the trick.
Onları yere yıkmak zor değil, önemli olan onları yerde tutmak.
they'll knock your damn door down, but it takes time and paying your dues and maybe even a little trust.
Senin lanet kapını çalacaklar, Ama zaman alacak ve vergilerin ödenecek ve belki birazda güven.
Can you knock on someone's door and tell them to keep it down?
Kapılarını çalıp sessiz olmalarını mı söylersiniz?
If she doesn't, we knock down the door, grab her, hold her down, I tickle her knee, and her mouth will open. I force the potion in, get her to swallow it.
Onu tutup yere yatiracagiz, ben dizini gidiklayacagim ve agzi açilacak. iksiri zorla döküp yutmasini saglayacagim.
These babies'll knock down a wall, if you need it.
Bu oyuncaklar duvarı bile deler.
- Watch it. Get down now or we'll knock you flat.
Aşağı in, yoksa yeri boylarsın, evlat!
You can knock these walls down, make it an eight-room luxury suite.
Bu duvarları yıkıp, sekiz odalı konforlu bir süit yapabilirsin.
- Knock it down!
- Onları tutamıyorum!
It's easier to knock down people's houses than it is to fill in a hole.
Çukuru doldurmaktansa insanların evlerini yıkmak kolayınıza geliyor.
Now, who here thinks they got what it takes to knock me down?
Şimdi, aranızda beni yere indirebileceğini düşünen var mı?
His daughter? It was somebody big enough and strong enough to knock me down.
- Yeterince iri ve beni yere serebilecek kadar güçlü birini.
It's a high-dose approach to knock your system down..... so that we can attempt a gene therapy on P-53.
Uygulanacak yüksek bir dozaj bütün sistemini iflas ettirir p-53 geni üzerinde bir gen terapisi uygulayabiliriz sanırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]