Last chance translate Turkish
3,806 parallel translation
So I want you to know that if I say yes, it's partly because, uh... life keeps taking things away from me, and I'm never sure when it's the last chance
Bu yüzden bilmeni istiyorum ki, evet dersem bile bu şartlı bir evet olur. Hayat bazı şeyleri elimden alıyor. Bu son şansım olabilir.
But this is our last chance.
Ama bu bizim son şansımız.
'But, maybe that was our last chance to end this story.'
'Ama, belki de bu hikayeyi sona erdirmek için son şansımız buydu.
Last chance to save yourself.
Kendini kurtarmak için son şansın.
All I can do is ask for one last chance.
Tek isteyebileceğim son bir şans.
This is the last chance for me and Peter to have a baby.
Petar'la benim bebeğimiz olması için bu son şansımız olabilir.
I'm giving you one last chance to call off your grudge match.
Bu garezini kesmen için sana son bir şans veriyorum.
- This is your last chance.
- Bu son şansın.
♪ It was probably her very last chance ♪ ♪ And though she was 22 ♪ Though she was 22
* Söyledi muhtemelen onun son şansı olacağını * * 22 yaşında olmasına rağmen *
Then does that mean Granfather himself, gave up his last chance of survival,
Öyleyse bu, dedemin hayatta kalmak için son şansını bizzat teptiği anlamına mı geliyor?
For me, well, for Kushemski you're his last chance, his only chance
Bence, Kushemski'nin bakış açısından, sen belki de onun tek ve son şansısın.
It's your last chance to play the truth game.
Bu, doğruluk oyununu oynamak için son şansın.
This is your last chance, Elliot!
Bu son şansın, Elliot!
Give me one last chance.
Sadece son bir şans istiyorum.
This is your last chance.
Bu son şansın.
I'm not gonna let you take away my last chance to have a martini.
Martini içebilmek için son şansımı elimden almana izin vermeyeceğim.
This is the last chance to catch them and...
Onları yakalamam için son şans.
Do you really think she would've forged those forms if it wasn't her last chance at getting pregnant?
Hamile kalmakta son şansı olmasaydı, gerçektende o formların taklitini yapacağını mı düşünüyorsun?
Given the support you have from your family, from the school and the community, the court would like to give you one last chance to turn your life around.
Ailenizden, okuldan, halktan aldığınız desteğe bakılırsa, mahkeme hayatınıza düzen vermeniz için size son bir şans vermek istiyor.
Last chance to change your mind.
Fikrini değiştirmek için son şans.
You got one last chance here.
Son bir şansın var.
Okay. Last chance.
Tamam, son şans.
Last chance to look away.
Başka yere bakmak için son şansın.
Last chance.
Son şansın.
Last chance, folks!
Son şansınız millet!
This is your last last chance.
Bu son ama son şansın.
- You got one last chance. - Is he still alive?
- Sana son bir şans veriyorum.
This is your last chance to come with me!
Bu benimle gelmen için son şansın!
Last chance, Nate.
Son şansın, Nate.
It's my last chance.
Bu benim son şansım.
I feel like I'm finally ready to get my life back on track. Last chance.
Hayatımı tekrar yoluna koyabilirmişim gibi geliyor.
Last chance before I go.
Gitmeden önce son şansın bu.
No, it's the last chance to put in your business card to win a luxury weekend vacation.
Hayır. Lüks bir hafta sonu tatili kazanmak istiyorsanız bu, kartvizitinizi atmanız için son şansınız.
Last chance.
Son şans.
Last chance, citizen!
Son şansın, yurttaş!
It's your last chance.
Son şansın.
Your honor, this is the last chance to know the facts... to know the truth.
Sayın Yargıç, gerçekleri ortaya çıkarmak için bu son şansımız.
Lucky for you, you've earned enough good will with me to give you one last chance, a chance to choose the right side... the side of good.
Neyse ki şanslısın. Sana karşı doğru tarafı, iyi olan tarafı seçmen için son bir şans verecek kadar iyi niyet besliyorum.
Now I'm gonna give you one last chance.
Sana son bir şans tanıyacağım.
Might be our last chance.
Son şansımız olabilir bu.
This is your last chance.
Bu senin için son şans.
This is your last chance to come clean with me, Beth.
Bu, benimle gelip adını temize çıkarman için son şansın Beth.
Come on, last chance.
Hadi son şansın! Çık oradan!
Any chance you listened in on the last call?
Son konuşmayı dinlemiş olabilir misin?
I gave you a chance, Timothy, but you've just pissed it away! I'm done with you. And with your sweet nun, I'm about to devour the last morsel of her soul.
Sana bir şans vermiştim Timothy, ama sen onu elinin tersiyle ittin seninle işim bitti ve senin tatlı rahibenle de.
I sensed it last night when I first arrived, but I hope that will change and you'll give me another chance.
Dün akşam geldiğim anda bunu hissettim. Ama umarım bu değişir ve bana bir şans daha verirsin.
Just say we met by chance.
Tamam mı? - Tesadüfen karşılaştık diyelim sadece.
We'll pretend to meet by chance. We'll pretend to meet by chance.
Tesadüfen karşılaştık gibi davranacağız.
Last chance to go with me.
Gelmek için son şansın.
Is there any chance you also gave tickets to those boys from the stag party last night?
Geçen geceki bekarlığa veda eden gençlere de bilet vermiş miydin?
All right, so Crest is our last meeting, and it's our only chance.
Tamam, son toplantımız Crest'le ve bu tek şansımız.
chance 308
chances 21
chancellor 172
chances are 105
last tuesday 30
last night 2619
last summer 85
last stop 43
last call 86
last year 868
chances 21
chancellor 172
chances are 105
last tuesday 30
last night 2619
last summer 85
last stop 43
last call 86
last year 868
last weekend 41
last night was fun 21
last christmas 29
last name 76
last time i saw you 136
last but not least 41
last week 809
last month 210
last time 380
last warning 37
last night was fun 21
last christmas 29
last name 76
last time i saw you 136
last but not least 41
last week 809
last month 210
last time 380
last warning 37