English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Look forward

Look forward translate Turkish

3,212 parallel translation
Tae Mu, the reason I called you over was that I want you to forget about the recent unfortunate events, and just focus on your work and look forward.
Tae Moo bugün buraya gelmeni istedim çünkü sorunlarımızı geçmişte bırakıp işimize bakalım istiyorum.
Amy Miller's got a lot to look forward to.
Amy Miller'ın dört gözle bekleyeceği çok şey var.
So what can I look forward to?
Bu sefer ne olacak?
I so look forward to you resuming your wifely duties, dear. Oh, well, if that threat has any merit,
Karım olarak görevlerini yerine getirmen için sabırsızlanıyorum, canım.
Well, I look forward to the challenge.
Tamam, ben de onları dört gözle bekliyorum.
Well, I-I look forward to meeting her, sir.
Tanışmayı iple çekiyorum efendim.
I look forward to discovering exactly what each of you has to offer Zarina that I do not.
Zarina ya benim veremediğim ne verdiğinizi keşfetmek için sizi incelyeceğim.
Look forward to that then.
Bunun için sabırsızlanıyorum.
Put out a statement saying we'd look forward to working with Hawley.
Hawley'yle birlikte çalışmayı sabırsızlıkla beklediğimizi söyle.
I just wanna look forward...
Sadece önüme bakmak istiyorum...
I look forward to that day.
O günü dört gözle bekliyorum.
I look forward to that.
Bunu iple çekiyorum.
I look forward to meeting her.
Onunla tanışmayı dört gözle bekliyorum.
But I look forward to working with you.
Ama seninle çalışmayı bekleyeceğim.
Look forward!
Önüne bak!
Now Victoria and I are honored to have you at our home, and I look forward to allaying any concerns you may have.
Victoria ve ben sizleri evimizde ağırlamaktan onur duyuyoruz ve var olan endişelerinizi gidermek için sabırsızlanıyorum. Çok teşekkür ederim.
I really look forward to this opportunity and that I'm extremely motivated... I won't disappoint.
Bu fırsat için gerçekten sabırsızlanıyorum ve inanılmaz motiveyim- - Hayal kırıklığına uğratmayacağım.
I really look forward to seeing my daughter.
Kızımı göreceğim anı iple çekiyorum.
And I'm saying we need to be bold, look forward, make a statement with lasting impact.
Benden söylemesi. Ben de cesur olmalıyız, diyorum. Geleceğe bakalım ve etkisi uzun süre sürecek bir açıklama yapalım.
- Well, I look forward to getting to work. Great.
- Sizinle çalışmayı dört gözle bekliyorum.
I look forward to hearing about it.
Duymak için sabırsızlanıyorum.
I look forward to seeing more of you while you're here.
Tekrar görüşürüz diye umuyorum.
I look forward to it all year and I put all of my energy into making sure it's fun and festive for everyone!
Bütün yıl bu günü bekliyorum. Bütün enerjimi Cadılar Bayramının herkes için eğlenceli ve neşeli geçmesi için harcıyorum..
It's hard to look forward to a white Christmas.
Ne yazık ki beyaz bir Noel görmek zor olacak.
doesn't it? so you have something to look forward to. it will start to affect your physical body.
değil mi? Acını kademeli olarak attıracağım o yüzden eğlenmene baksan iyi edersin. seviye üçün altında gerçek bedenine etki etmeye başlayacak.
I look forward to it!
Heyecanla bekliyorum!
I will look forward to my sister-in-law's marriage.
Görümcemin görüşmesiyle lütfen en iyi şekilde ilgilenin.
I will look forward to it.
Bekleyeceğim.
You must look forward and run.
Önünüze bakarak kaçmalısınız.
Ah, well, I look forward to reading it.
Okumak için sabırsızlanıyorum.
If the present holds any promise of the years ahead, the United States can look forward to many generations of executives unable to spell their names correctly.
Eğer ileri sürülsen sözler yılk sonuna kadar tutulmazsa Birleşik Devletler'in idari kadrodaki nesilleri isimlerini bile zor heceleyebilecekler.
So, when I'm asked how it is to live in this country, I say, "I look forward to the next 20 years."
"Bu ülkede yaşamak nasıldır?" diye bana sorulduğunda cevabım "Önümüzdeki 20 yılı iple çekiyorum." olur.
We always look forward to coming every year, Count.
Her yıI buraya gelmeyi dört gözle bekliyoruz Kont'um
We look forward to seeing you at The Show.
Sizi The Show da görmeyi dört gözle bekliyoruz.
I look forward to the tournament.
Turnuvayı iple çekiyorum.
I look forward to having you back in class.
Seni sınıfımda tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
Hey, at least we have a three hour car ride home to look forward to.
En azından bekleyebiliriz, üç saatlik mesafede yaşıyoruz.
Oh, this is what I have to look forward to.
Aslında benim yaşayacağım da bu.
They could look forward to life.
Artık hayata dönebileceklerdi.
I look forward to being served.
Hizmetlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.
I look forward to working with you, too, Agent Rhodes.
Ben de sizinle çalışmayı dört gözle bekliyorum Ajan Rhodes.
I tried to, you know... just look forward.
Önüme bakmaya çalıştım.
Gives me something to look forward to.
Bana bekleyecek bir şeyler çıkmış oluyor.
As we look forward...
Sabırsızlıkla beklememize rağmen..
And I would look forward to the times when they faulted so I could whip them.
Ve onların hatalarını yakalamayı sabırsızlıkla beklerdim ki... onları kırbaçlayabileyim.
I look forward to it.
Sabırsızlıkla bekliyorum.
I look forward to it.
- Dört gözle bekliyorum.
Those who couldn't bear what they done to stay alive or what horrors they had to look forward to, until they die, asked for help.
Daha fazla yaşamaya veya ölene dek onları bekleyen korkulara dayanamayanlar yardım çığlıkları atarlar.
Oh, I look forward to it.
- Sabırsızlanıyorum.
Don't look back, only forward, all right?
Geçmişe bakmayın. Hep ileri, oldu mu?
Look who made the front page of the "Forward."
Forward'ın ön sayfasında kimin olduğuna bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]