English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Look outside

Look outside translate Turkish

922 parallel translation
- I'll take a look outside.
- Dışarı bakacağım.
I've just been taking a look outside, sir.
Tam da, dışarıya bakıyordum, efendim.
We will look outside.
Dışarı bakalım.
Am I allowed to look outside?
Dışarıya bakmama izin var mı?
Look outside.
Dışarı bak.
Take a look outside, Molly.
Dışarıya bir göz at Molly.
Go look outside. See if he's coming.
Dışarıya bak, gelip gelmediğini kontrol et.
Because it will teach you to look outside yourself.
Çünkü bu sana kendi dışına bakmayı öğretir.
Look outside. You know?
Dışarıya bak.
Just gives me the cold shivers to look outside.
Dışarı bakmaya korkuyorum resmen.
Look outside, Father The trees are all bare of leaves
# Dışarı bak, Peder Ağaçlarda tek bir yaprak bile kalmamış
Don't look in here. Look outside.
İçeride bakma, dışarıda bak.
Take a look outside, my boy.
Dışarı bir bak, oğlum.
Take the guards. Look outside.
Korumaları al, dışarı bak.
- I'll look outside for Belden.
- Dışarıda Belden'ı arayacağım.
The ugliest are to march on the outside... so the noble gentlemen will have a pretty sight to look at.
En çirkinler dış tarafta yürüyecek böylece soylu beylerin gözlerine ziyafet çekeceğiz.
Outside he may look like a gentleman, but inside he may have the hankerin'for murder.
Dışarıdan bir beyefendi gibi görünebilir, ama içinde bir katil var!
I'll take a look around outside the house.
Ben çıkıp evin etrafını kolaçan edeyim.
The only guy who really got a good look at this supposed Dietrichson... is sitting right outside my office.
Dietrichson'a gerçekten iyice bakan tek adam şuan kapımın önünde oturuyor.
- Now, look outside, will you?
- Seni düş kırıklığına uğratmayacağın. - 2 : 15.
We'll look around outside.
Bizde dışarıyı araştıracağız.
Look, this earth is new, they brought it from outside, its new.
Bak, bu toprak yeni, dışarıdan getirdiler, yeni.
Go outside and take a look.
Dışarı çık ve bir göz at.
You look hard enough on the outside, but that don't say what you've got on the inside.
Dışarıda yeterince sert görünüyorsun ama içerideki durumun için bir şey söylenemez.
Take a look around outside.
Dışarıyı bir kolaçan edelim.
- Yancy, take a look around outside.
- Yancy, dışarı bir bak bakalım.
Look, pigeon, I need you on the outside.
Bak, enayi, sana buranın dışındada ihtiyacım var.
What people ought to do is get outside their own house and look in for a change.
İnsanlar asıl dışarı çıkıp oradan kendi evlerine bakmalılar.
If you look at it from the outside, it's really rather funny.
Dışarıdan bakarsanız komik bile.
A crematorium from the outside can look like a picture postcard.
Bir krematorium - dışardan bir posta kartı gibi görünüyordu.
OUTSIDE AT THE STAGECOACH. IT WAS THE LOOK YOU HAD IN CHEYENNE
Yüzün ilk defa Cheyenne'de bu ifadeyi almıştı.
Would the nice man let us wait outside so we could look at the airplanes?
Bu iyi adam uçakları izlememiz için dışarıda beklememize izin verir mi?
Fact is, ma'am, you've had your last look at the outside... for a pretty long time.
Aslına bakarsanız, hanımefendi, uzunca bir süre dışarıya çıkamayacaksınız.
Now, look, I'm gonna do a fast turn outside... you know, just show my bushy tai l... and then lose them and double back here.
Şimdi bakın. hızla aşağı inip kendimi onlara göstereceğim.. .. sonra izimi kaybettirip, buraya döneceğim. Bir yere ayrılmayın.
You're saying that someone made it look as if it had been forced from the outside?
Yani demek istediğiniz, birinin camı dışarıdan içeriye doğru kırılmış gibi göstermeye çalıştığı mı?
Look, I've got that same old jalopy parked outside. Shall we, uh, use it?
Aynı külüstürü dışarıya park ettim.
I may look like a scholar on the outside... but inside I'm still an idiot.
Dışarıdan akademisyen gibi görünebilirim... ama ben hala bir ahmağım.
Look Mabel I don't wanna argue with you, just get me an outside line or I will put a tuppence in your moral little slot next time I'm passing.
Bak Mabel, seninle tartışmak istemiyorum. Şu dış hattı biran önce bağla yoksa gelecek sefere sana gösteririrm.
Look what's arriving outside.
Bak ne getiriyorlar!
I'm not as stupid as I look from the outside.
Elbette, göründüğüm kadar umursamaz değilim.
When a man got to go outside his house to look for peace.
Bir erkeğin huzur aramak için evinden dışarı çıkması.
I mean, you could go outside, look up, see Venus with the naked eye observe sunlight reflected from the clouds of Venus.
Yani, dışarı çıkıp Venüs'e çıplak gözle bakarak gezegenin bulutlarından yansıyan güneş ışığını inceleyebilirdiniz.
Well we must go outside and look.
Pekala dışarı çıkıp bakmalıyız o zaman. Sen dışarısı sessiz demiştin...
Well let's go outside and have a look.
Peki, dışarı çıkıp bir bakalım.
Look, why don't we just try and open the doors and see for ourselves what's outside?
Neden sadece kapıları açıp dışarıda ne olduğuna kendimiz bakmıyoruz?
We can of course, always travel through... solid matter... in flight... and all, again, we can, we can take off again quite easily, no I do think we ought to step outside and have a look.
Tabii ki seyahat halindeyken katı maddelerin içinden geçebiliriz ve kolaylıkla tekrardan havalanabiliriz. Hadi, dışarı çıkıp bir bakalım. Ben de geleceğim.
So I suggest we go outside and... take a look for ourselves. Hmm?
Yani dışarı çıkıp, bir bakalım.
Barbara, the Doctor and I are going outside to have a look around.
Barbara, Doktor ile ben dışarıya bir göz atmaya çıkıyoruz.
Look, Blakeley, wait outside.
Blakeley, dışarıya çık.
There's always something fragile in me, deep inside me, which makes me feel the need to look at myself from the outside.
İçimde hep kırılgan bir şeyler oldu, derinlerimde beni kendime dışardan bakmaya zorlayan.
- I'd better wait outside. Look.
- Belden'ı dışarıda beklesem iyi olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]